Bugün 9 Eylül. Yılmaz Güney, Erkan Yücel, Sırrı Atalay, Dinçer Sümer ve Tuğgeneral Sezgin Erdoğan'ın ölüm yıldönümleri.
BRT Yayın Grubu olarak bu değerlerimizi saygıyla, sevgiyle anıyoruz.
Yılmaz Güney kimdir?
Yönetmen, oyuncu, senarist ve öykü yazarı. Gerçek adı Yılmaz Pütün'dür. Türk sinemasında çığır açan yapımlara imza atmış, Yeşilçam'ın klişelerini sarsmış, siyası duruşu, mahkûmiyeti ve başarılı yönetmenliğiyle kilometre taşı olmuştur. Çirkin Kral lakaplı Güney, hapishane yıllarında kaleme aldığı Yol adlı filmin senaryosuyla Cannes film festivalinde Altın Palmiye ödülünü kazanmıştır. Umut, Arkadaş ve Sürü Güney'in önemli filmlerinden bazılarıdır.
1 Nisan 1937'de bir işçi ailesinin iki çocuğundan biri olarak Adana'nın Yenice köyünde dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini Adana'da tamamlayan Güney, çocukluk yıllarında pamuk işçiliğinden gazoz ve simit satıcılığına kadar çeşitli işlerde çalıştı. Güney, ilerleyen yıllarda And Film ve Kemal Film şirketlerinin bölge temsilciliklerinde film dağıtımcılığı yaptı. Edebiyatla ilgilenen ve öyküler yazan Güney, üniversite eğitimini almak üzere Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne kaydoldu. Bu süre içinde usta yönetmen Atıf Yılmaz'la tanışan Güney, rejisörün desteğiyle sinema dünyasına ilk adımını attı.
1959 yılında yönetmenliğini Atıf Yılmaz'ın yaptığı Bu Vatanın Çocukları ve Alageyik filmlerinin senaryolarını yazan ve oyuncu olarak da bu yapımlarda performans gösteren Yılmaz, Karacaoğlan'ın Karasevdası isimli filmde yönetmen yardımcılığı yaptı. Yeni Ufuklar ve On Üç gibi dergilere öyküler yazan Güney'in edebiyat ve kalemle ilişkisi de hep güçlü oldu. Ancak Onüç dergisinde yayımlanan "Üç Bilinmeyenli Eşitsizlik Sistemleri" adlı öyküsünde komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle yargılandı, 1961 yılında 18 ay hapis cezasına ve 8 ay Konya'ya sürgün cezasına mahkûm oldu.
1963 yılında mahkûmiyet sonrası yeni hayatına merhaba diyen Güney, tutkuyla bağlı olduğu sinemaya döndü. Küçük bütçeli ve sıradan macera filmlerinde rol almaya başlayan Güney, şiddet temalı bu filmlerde canlandırdığı ezilen ama yazgısını kabul etmeyen; kötülüğe karşı tek başına direnip mücadele eden dürüst Anadolu çocuğu karakteriyle popüler oldu. Anadolu izleyicisi Güney'in çizdiği bu profille kendini özdeşleştiriyordu ve aktör bu özellikleriyle kendine sağlam bir yer edindi.
Güney'in o dönemde izleyiciyle buluştuğu filmlerden biri de Çirkin Kral'dı. Bu filmden sonra Çirkin Kral olarak anılmaya başlayan aktör, senaryosunu kendisinin kaleme aldığı, Ömer Lütfü Akad'ın yönetmenliğini yaptığı Hudutların Kanunu filmindeki sade ve abartısız performansıyla Türk sinemasında yeni bir oyuncu tipi yarattı. Efsaneleşmeye doğru hızla giden aktör, Yeşilçam'daki iyi karakterlerin yakışıklı, kötü karakterlerinse çirkin oyuncular tarafından canlandırıldığı sistemi tersine çevirdi. Onunla birlikte sade ve doğal oyunculuk taçlandı.
Güney'in yönetmenlik süreci At Avrat Silah isimli filmle start aldı. 1968 yılındaysa filmografisinde ilk önemli filmi olan Seyyit Han'ı çeken Güney, filmde doğu topraklarındaki bir sevda öyküsünü anlatıyordu. Üslup ve anlatım açısından büyük övgü alan bu filminden sonra Aç Kurtlar ve Bir Çirkin Adam için yönetmen koltuğuna oturan Güney vatani görevini yapmak için askere gitti.
1970 yılında Türk sineması için önemli bir yere sahip olan Umut adlı filmi izleyiciyle buluşturdu. Umut, eski faytonu ve atıyla kalabalık ailesini geçindirmeye çalışan Cabbar'ın mücadele dolu hayatını anlatıyordu ve Güney'in yaşamıyla paralellikler içeriyordu. Anlatımının gerçekçiliğiyle dikkat çeken film, Adana Altın Koza Film Şenliği'nde en iyi film ödülünün sahibi oldu. Ancak sansür kurulu tarafından yasaklanmasının ardından Danıştay kararıyla yeniden izleyiciyle buluştu. Umut, yurt içinde olduğu kadar yurt dışında da büyük ilgiyle karşılandı ve Yılmaz Güney sinemasında bir dönemi kapayıp yepyeni bir dönemi açan bir film olarak Türk sinema tarihinin de başyapıtları arasında yerini aldı.
Güney'in 1971 yılında yönetmenliğini yaptığı Ağıt, Acı ve Umutsuzlar adlı filmlerinin üçünün de Adana Altın Koza Film Şenliği'nde dereceye girmesiyle festival tarihinde bir ilk gerçekleşiyordu. Aynı yıl, gözaltına alınan Güney bir hafta süreyle gözaltında tutulduktan sonra 3 aylığına Nevşehir'e sürgüne gönderildi.
12 Mart 1972'de gerçekleşen darbe sırasında adının siyasal olaylara karıştığı gerekçesiyle tutuklanan Güney 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Aynı yıl Boynu Bükükler adlı romanını Boynu Bükük Öldüler adıyla yayımladıktan sonra Orhan Kemal Roman Ödülü'nü kazanan yönetmenin mahkûmiyeti, Bülent Ecevit'in iktidar olduğu 1974 senesinde genel affın yürürlüğe girmesiyle sona erdi. Bu zorlu sürecin ardından filmografisi için oldukça önemi olan ve aynı adı taşıyan şarkısıyla da klasikler arasına giren Arkadaş'ı çeken Güney, filmde iki üniversite öğrencisinin, aralarındaki toplumsal uçurumların farkına varmalarını işliyordu. Ülkemizdeki kültür şokunun resmedildiği film büyük ilgiyle karşılandı. Yılmaz Güney, Endişe ismindeki filminin Adana'daki çekimleri sırasında karıştığı bir olay sırasında bir yargıcın hayatına son verdiği için 19 yıl hapis cezasına mahkûm oldu. Cezaevinde bulunduğu dönemde Güney adlı bir dergi çıkaran ve senaryo çalışmalarına devam eden rejisörün, o dönemde kaleme aldığı Sürü, yönetmen Zeki Ökten tarafından beyaz perdeye aktarıldı. Büyük ilgi gören filmden sonra Şerif Gören tarafından çekilen ve senaryosunu Güney'in yazdığı yol filmi Türk sinema tarihine adını altın harflerle yazdırdı.
1981'de Isparta yarı açık cezaevinden izinli olarak ayrılan ve sonrasında yurt dışına kaçan Güney, Yol'un kurgusunu tekrar yaptı ve Cannes Film Festivalinde en iyi senaryo ödülünün sahibi oldu. Güney yurda dönme çağrılarına uymaması sebebiyle 1983'te Türk vatandaşlığından çıkarıldı ve aynı yıl Fransa'da Duvar adlı filmin yönetmenliğini yaptı.
Yılmaz Güney'in fırtınalı yaşamı 9 Eylül 1984'te son yıllarını geçirdiği Paris'te mide kanseri sebebiyle sona erdi.
Erkan Yücel kimdir?
Doğum Tarihi - Yeri: 13 Mart 1944 - Ankara Vefat Tarihi - Yeri: 09 Eylül 1985 - İzmir, Selçuk Erkan Yücel, 13 Mart 1944 tarihinde Ankara’da doğdu. Liseyi yarıda bırakarak tiyatro sahnesinde çalışmaya başladı. 1963’de Meydan Sahnesi’nde profesyonel oldu. Erkan Yücel, Ankara Sanat Tiyatrosu’na girdi. Ayak Bacak Fabrikası (1964) ve Klimanjaroya Tek Başına Tırmanmak adlı oyunları ile dünya çapında tanındı. Sultan Gelin (1964), Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç (1965), Birinci Kurtuluştan (1970) gibi çeşitli tiyatro oyunlarında oynadı. 12 Mart'ta sergiledikleri Hitler Rejimi'nin Korku ve Sefaleti oyunu nedeniyle sıkıyönetim tarafından tutuklanarak yargılandı ve on beş yıl ağır hapis cezasına mahkûm edildi. İki yıl hapis yattıktan sonra çıktı. Endişe (1974) ve Bereketli Topraklar Üzerinde (1979) gibi filmlerde rol aldı. Endişe’deki performansıyla 12. Antalya Altın Portakal Film Festivali ve San Remo Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu ödüllerini kazandı. 9 Eylül 1985 tarihinde, film çekimi için İzmir’e giderken trafik kazasında vefat etti. Yazan: Feyza Yıldırım
Sırrı Atalay kimdir?
Sırrı Atalay 1919 yılında Pasinler’de doğdu. Ankara Hukuk Fakültesini bitirdikten sonra çeşitli yerlerde savcılık ve yargıçlık yaptı. 9. 10. ve 11. dönemlerde Kars Milletvekili seçildi. Temsilciler Meclisi üyeliğinde bulundu. 1961’de Kars senatörü seçilerek 1980’e kadar parlamentoda kaldı. 1963’de Adalet Bakanlığı da yaptı.
Deneyli bir parlamenter olarak pek çok parlamento kuruluşlarında çalıştı. Bir süre öğretmenlik de yapan Sırrı Atalay 1985 yılında vefat etti.
İngilizce bilen Atalay, evli ve 1 çocuk babasıydı. Aslen Ardahan-Göle’li olan Sırrı Atalay’ın adı İzmir’in Karabağlar ilçesindeki bir caddeye verilmiştir.
DİNÇER SÜMER KİMDİR?
Fotoğraf: DHA
19 Mart 1938 tarihinde İzmir‘de dünyaya gelen Dinçer Sümer, Ankara Devlet Konservatuarı Tiyatro Yüksek Bölümü’nden mezun oldu. Öğrenim yıllarında gazetecilik yaptı. Bu sırada tiyatrolarda çalıştı, sinema filmlerinde rol aldı. Şiir ve radyo oyunlarıyla edebiyata girdi. Tiyatro üzerine Polonya, Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri'nde araştırmalar yaptı.
1953 yılında şiir, roman ve oyun yazıları yazmaya başladı. İlk şiirleri 1955’te Varlık dergisinde yayımlandı. Birçok şiiri Yeditepe, Dost, Türk Dili gibi dergilerde okuyucuyla sunuldu.
1960 yılında Devlet Tiyatrosu’nda oyuncu ve yönetmen olarak çalışmaya başladı.
1961’de Ankara Devlet Konservatuvarı’nda Tiyatro bölümünü bitirdi.
Süleyman Demirel’in Cumhurbaşkanlığı döneminde, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Danışmanlığı yaptı.
Devlet Tiyatroları Edebi Kurulu’nda ve Tiyatro Yazarlar Derneği yönetiminde görev aldı. Anadolu Üniversitesi’nde Sahne Sanatları üzerine öğretim görevlisi olarak çalıştı.
TRT, TOBAV, Abdi İpekçi Barış ve Dostluk, Sanat Kurumu ödüllerini kazandı.
Devlet Tiyatroları’ndan emekli olan Sümer, 1998 yılında Kültür Bakanlığı tarafından “Devlet Sanatçısı” unvanına değer görüldü.
“Eski Fotoğraflar” adlı oyunu Necdet Uğurlu ve Jülide Övür’ün yönetmenliğinde 2008 yılında sinemaya aktarıldı.
Romanları:
“Bozuk Bir Şey”, 1977
“Bir Düşmüydü O İzmir”, 1992
Oyunları:
1994 “Toplu Oyunları 1, Eski Fotoğraflar / Gül Satardı Melek Hanım / Katip Çıkmazı / Maviydi Bisikletim”
1996 “Aklımda Kalan Masallar”
1996 “Bir Düş Müydü O İzmir”
1997 “Toplu Oyunları 2, Gecenin Kulları / Memuroğlu Memur”
2003 “Toplu Oyunları 3, Ali Ayşeyi Seviyo / Beni Dünya Kadar Sev”
2008 “Toplu Oyunları 4, Sandalım Kıyıya Bağlı / Marion İle Memet”
TUĞGENERAL SEZGİN ERDOĞAN KİMDİR?
Geçen yıl 9 Eylül'de İdlib harekat bölgesinde rahatsızlanarak şehit olan 47’nci Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Sezgin Erdoğan, meslek hayatının büyük bölümünü zorlu arazilerde, sarp dağlarda, terörle mücadele harekatlarında geçirdi.
1 Ocak 1969'da İstanbul’da doğan Erdoğan, 1987'de Işıklar Askeri Lisesi, 1991'de Kara Harp Okulu ve 1992'de Piyade Okulundan mezun oldu.
İlk görev yeri Bolu 2. Komando Tugay Komutanlığı olan Erdoğan, 1997-2001 tarihlerinde Isparta'da Dağ, Komando Okul ve Eğitim Merkezinde Komando Alay Komutanlığında görev yaptı.
Terörle mücadele operasyonlarında ön saflarda yer alan Erdoğan, Kars'ın Kağızman ilçesindeki 7'nci Mekanize Piyade Tugay Komutanlığında takım ve bölük komutanlığının ardından Dağ, Komando Okuluna geri döndü.
Sahadaki tecrübelerini burada "özel harp öğretmeni" olarak yeni komandolara aktaran Erdoğan, 2016-2019 arasında Kayseri'de Birinci Komando Tugayında tugay komutan yardımcılığı yaptı.
Dağ, Komando Okulu Komutanı olan Erdoğan, yine aynı yıl, Yüksek Askeri Şura'da alınan kararlar kapsamında tuğgeneralliğe terfi etti, 47'nci Komando Tugay Komutanlığına atandı.
Tugayının başında Suriye'deki harekat bölgelerinde önemli görevler yapan, bölgenin teröristlerden arındırılmasına yönelik harekatlarda üstün gayret gösteren Erdoğan, askerlik hayatı boyunca başarılarından dolayı 14 şerit rozetle ödüllendirildi.
Komando olarak askerlik hayatına başlayan Tuğgeneral Erdoğan, ülkesinin güvenliği için görevi başında fedakarca geçirdiği onca senenin ardından son nefesini çok sevdiği üniforması ve mavi beresi üzerindeyken, görevi başında verdi.
Erdoğan, İdlib'deki görevi sırasında geçirdiği rahatsızlığın ardından yapılan müdahaleye rağmen kurtarılamayarak şehit oldu.
Evli olan şehit Tuğgeneral Erdoğan'ın iki kızı bulunuyor.
Comments