Bugün 17 Kasım. Şair, yazar, tiyatro oyuncusu ve eleştirmen Suat Taşer'in 40., tiyatro sanatçısı, şair Ercüment Behzat Lav'ın 36. ve araştırmacı yazar Aytunç Altındal'ın 9. ölüm yıldönümü. 17 Kasım aynı zamanda Yıldız Kenter'in ve Jale Birsel'in de ölüm yıldönümü. Bugün Sezai Karakoç'un da 2. ölüm yıldönümü.
BRT Yayın Grubu olarak bu değerlerimizi saygıyla, sevgiyle anıyoruz.
Suat Taşer kimdir?
1919'da İstanbul'da doğdu, 17 Kasım 1982'de İzmir'de yaşamını yitirdi. Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü Yüksek Devresi'ni bitirdi. Ankara Devlet Tiyatrosu'nda oyunculuk, Ankara Radyosu'nda spikerlik yaptı. Ege Üniversitesi Tiyatro Bölümü'nde öğretim görevlisi olarak çalıştı, İzmir Devlet Tiyatrosu Müdürlüğü yaptı. Bu görevi sırasında konser, film gösterisi, edebiyat toplantısı, açıkoturum gibi etkinliklerle Devlet Tiyatrosu'nu bir kültür ve sanat merkezi haline getirdi.
İlk şiirleri 1938'de Servetifünun-Uyanış dergisinde çıktı. Adımlar, Ataç, Dost, Kaynak, Pınar, Yeditepe, Yürüyüş, Varlık gibi dergilerde şiirleri yayınlandı.
Yeryüzü dergisinde yayınlanan "Önce-Sonra" şiiri nedeniyle Türk Ceza Kanunu'nun 142. maddesine aykırı davranmaktan yargılandı ve aklandı.
1950'den sonra tiyatro incelemeleri ve eleştirileri de yazdı. Stanislavski'nin "Bir Aktör Hazırlanıyor" ve "Bir Karakter Yaratmak" eserlerini Türkçe'ye çevirdi.
1940 kuşağının toplumcu şairleri arasında yer aldı. İlk dönem yüksek sesli, söylevci tarzda şiirler yazdı. Zamanla toplumsal konulardan bireysel duygulara yöneldi. Humor ve sevgi öğelerinden yararlandı. Günlük dil ve kimi zaman argo kullanarak mizahi şiirler de yazdı.
Suat Taşer'in Eserleri:
Şiir:
Bir (1942)
1943 (1943, Fethi Giray'la birlikte)
Hürriyet (1945, Ömer Faruk Toprak'la birlikte)
Merhaba (1952)
Haraç Mezat (1954)
İkinci Kurtuluş (1960)
Hayret Bey'in Serüveni (1968)
Evrende Ellerimiz (1968)
Tiyatro:
Aşk ve Barış (1961)
Deli Dumrul (1962)
İnceleme:
Üç Duvarlı Dünya (1951)
Tiyatro Meseleleri (1953)
Bir Dünya ki (1956)
Konuşma Eğitimi (1978, 1987)
Ercüment Behzat Lav kimdir?
1903 yılında İstanbul'da doğdu, 17 Kasım 1984 tarihinde İstanbul'da öldü.
İstanbul Sultanisi'ni bitirdikten sonra Darülbedayi'de aktörlük yaptı.
Dört yıl süre ile Berlin'de Stern Müzik Konservatuvarı ve Reinhart Tiyatro Akademisi'nde öğrenim gördü.
Dadaizm, fütürizm, kübizm ve sürrealizmakımları etkilerini şiirine yansıtmış,Cumhuriyet dönemi şiirimizde serbest ölçünün ilk uygulayıcılarından öncü bir şairdir.
Ercüment Behzad Lav'ın Eserleri
S.O.S. (1931)
Kaos (1934)
Açıl Kilidim Açıl (1940)
Mau Mau (1962)
Üç Anadolu (1964)
Bütün Eserleri (1996)
Şiirlerinden Örnekler
BİR KAHRAMANIN MİDESİ
Vahşi hayvanlara yediriyorlar ölülerimizi Beyazlar bizimle savaşınca Bizse kendimiz yiyormuşuz Onları haklayınca
Böyle de olsa Daha şerefli bir mezar değil mi
Hayvan bağırsaklarından Bir kahramanın midesi?
MEKTUP'TAN
Sen bir asmasın, küpe salkımlarla asma bellim..
Elim değmesin, değmesin dilim sana, asma bellim..
Küpe salkımlarında, kütür kütür, buğulu üzüm başlar, asma bellim..
Niye kendini sevdiğin zamanlar; daha olmadan başkasınının, öper dudakların suda, dudaklarını,
Niye sana benziyor köpükler, güneşe sarılırken? Niye şu bulut, kaçırmıyor seni ve kaçmıyor senden balıklar?
Niye çarpınca mantılar sana kanat, niye ağzımda yüreğim, niye içerim göz göz, niye gözlerim pervane?
OYNUYOR AY
Oynuyor ay Mor salkımlı suda Oynuyor ay
Üşüyor kalp Şehvet durunca Üşüyor kalp
Düşüyor baş Kara taş yastığa Düşüyor baş
Çekiyor su Örümcek uykusu Çekiyor su
Geçiyor tren Hecin katarlı Cin düdüklü tren
RÛHÜL KUDÜS
Melih Cevdet'e
I. Avrupalı İsâ sırasına göre ihtilâlcidir İçlidir sofudur sırasına göre Affeder geldi mi işine Kin güder gelmedi mi de Zulmü sevmez çekinmez zulümden de
Dostluğu da düşmanlığı da açıktır Ara sıra haksızlığa başkaldırır Her şeyi bağlamaz oluruna Ama iş Afrika'ya geldi mi Hân-ı Yağma
II. Ne devrimcidir ne de ihtilâlci Amerikalı İsâ Makine insan tipi iş adamı Hasmını kündeden atmak günah mı?
Sandık başında oy pusulası, Birdir Yeni Dünya'nın Siyah'ıyla Beyaz'ı Bir yanıl da sandığa yaklaş Biter ensende Beyaz'ın sopası Yaşasın İnsan Hakları Beyannâmesi Sonsuz hürriyet içindeler Karası Kızılderilisi Melezi
III. Afrikalı İsâ tam İsâdır Kin gütmez affeder unutur Sabrı sonsuzdur
Hoş görmeli fenalığı Böyle buyurmuş Beyaz Tanrı Sefâlet onun cilvesi Lûtfu inâyeti hediyesi
Bu çilenin mükâfatını Kara Böcekler Ahrette görecekler Ruhlarının akıyla çıkarlarsa bu sınavdan Cennet bahçelerinden derecekler Dünyada erişemedikleri nimetleri Kara Böcekler
Hak taalâ Hazretleri Karaları sınamak için yarattı Beyaz Efendileri
Aytunç Altındal kimdir?
12 Ocak 1945'ke İstanbul'da doğan Aytunç Altındal, din, tarih ve politika alanlarında faaliyet göstermiş Çerkes asıllı Türk teolog, gazeteci, araştırmacı ve yazar. Dinler, felsefe, ezoterik ve gizli örgütler, ve benzeri konularda birçok makale ve kitap yazmıştır. 18 Kasım 2013'te İstanbul'da vefat etmiştir.
Aytunç Altındal tarih ve politika alanında faaliyet gösteren Çerkez asıllı gazeteci, yazar ve araştırmacı olarak bilindi. Dinler, felsefe, gizli örgütler ve sair konularda birçok makale ve kitap yazmıştı. Para ve Vatikan denildiğinde de akla ilk gelen isimdi. Ünlü Fizikçi Isaac Newton’un bugüne kadar hiç bilinmeyen bir kitabını da yayınlayan Altındal, Uğur Mumcu’nun‘Sakıncasız’ adlı eserinin de yapımcılığını üstlendi. Altındal 1964’ten başlayarak Haber, Akşam, Cumhuriyet, Yeni Halkçı, Ulus, Günaydın, Yenigün gibi gazetelerde yazılar yazdı. Ünlü araştırmacı ve gazeteci Aytunç Altındal aniden ortaya çıkan ve tüm vücudunu saran kanserle mücadele ediyordu. Derin araştırmaların adamı olarak bilinen Altındal bu savaşı 68 yaşında kaybetti.
Yıldız Kenter kimdir?
Yıldız Kenter 11 Ekim 1928 tarihinde İstanbul’da doğdu. Asıl adı Ayşe Yıldız’dır. Annesi İngiliz Olga Cynthia (Turkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını aldıktan sonra adı Nadide Kenter olarak değişmiştir) ve babası Türk diplomatı Ahmet Naci Kenter’dir. Ankara Devlet Konservatuarı Yüksek Bölümünü sınıf atlayarak bitirdi. On bir yıl Ankara Devlet Tiyatrosunda çalıştı. "Rockefeller" bursu kazanarak, American Theatre Wing, Neighbourhood Play House ve Actor’s Studio’da oyunculuk ve oyunculuk öğretiminde yeni teknikler üzerine çalışmalar yaptı. Ankara Devlet Konservatuvarı’na hoca olarak atandı. 1959’da Devlet Tiyatrosu’ndan ayrıldı. Muhsin Ertuğrul ile bir yıl çalıştı. Kardeşi Müşfik Kenter ve eşi Şükran Güngör ile Kent Oyuncuları Topluluğunu kurdu. Daha sonraki yıllarda sürekli olarak Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık’ta "Değişen Eğitim Metotları" ve "Oyunculuk Metotları" üzerine çalışmalar yaptı. 1962’de tiyatro hizmetlerinden ötürü Yılın Kadınıö seçildi. 1968’de İstanbul’da Kenter Tiyatrosunun binasının inşaatını tamamladı. Sinema oyuncusu olarak üç kez Altın Portakalö ödülüne layık görüldü. Sovyetler Birliği, Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Almanya, Hollanda, Danimarka, Kanada, Yugoslavya ve Kıbrıs’ta İngilizce ve Türkçe oyunlar sergiledi. 100’ün üstünde oyun oynadı. 100’e yakın oyun sergiledi. Shakespeare, Çehov, Brecht, Inoesco, Pinter, Albee, Tennessee Williams, Alan Ayckbourn, Arthur Miller, Brian Freil, Neil Simon, Athol Fugard, Sergey Kokovkin gibi pek çok yazarların yanı sıra Melih Cevdet Anday, Necati Cumalı, Güner Sümer, Adalet Ağaoğlu, Zeki Özturanlı, Güngör Dilmen, Muzaffer İzgü gibi pek çok Türk yazarının oyunlarını da sahneye koydu, oynadı. 1984’te Roma’daki İtalyan Kültür Birliğince Adalaide Ristoriö ödülüne layık görüldü. Profesör Yıldız Kenter, 37 yıldır sahne hocalığı yapmaktadır. 1989 yılında, Korsika - Bastia Film Festivalinde Hanımö filmindeki rolüyle En İyi Kadın Oyuncuö ödülünü aldı. 1991 yılında tiyatro sanatına hizmetlerinden ötürü Uluslararası Lions Kulübünün The Melvin Jonesö ile ödüllendirildi. İki kez Ulvi Uraz En İyi Kadın Oyuncuö, üç kez de aynı dalda Avni Dilligil ödülüne laik görüldü. 1994’te Konken Partisi" oyunundaki Fonsla rolü ile Olağanüstü Yorumö ödülünü aldı. Finlandiya Dünya Kadın Kuruluşu tarafından yüzyılın en başarılı yüz kadınından biri olarak onurlandırıldı. 1995’te Kültür Bakanlığınca, tiyatro sanatına katkılarından ötürü Onur" ödülüne layık gördü. Profesör Kenter’e aynı yıl tiyatro sanatına katkılarından dolayı Mevlana Kardeşlik ve Barış Ödülü" verildi. 1996’da Magazin Gazetecileri Derneği tarafından Ramiz ile Jülide’deki Jülide rolü için En İyi Kadın Oyuncu" ödülü verildi. 19 Mayıs 1997’de Uluslararası İstanbul Festivali tarafından ömür boyu Tiyatro Sanatına katkısından dolayı verilen onur ödülü Yıldız Kenter’e Dame Diana Rigg tarafından takdim edildi. 1998’de Ankara Sanat Kurumu Yılın Kadın Sanatçısıö ödülü, 1998 Muhsin Ertuğrul yaşam boyu tiyatro sanatına katkılarından dolayı onur ödülü, 1998 Cumhurbaşkanlığı Büyük Kültür ve Sanat Ödülü, Martıö adlı oyunda Madam Arcadina rolüyle 1999, Afife Tiyatro Ödülleri - En İyi Kadın Oyuncu ödülü. 1965 yılında Şükran Güngör ile evlenmiştir. Tiyatro ve sinema oyuncusu olan Şükran Güngör 2002 yılında hayatını kaybetmiştir. Leyla adında bir kızı vardır. Yıldız Kenter 17 Kasım 2019'da 91 yaşındayken yaşama veda etti. YILDIZ KENTER FİLMLERİ 1951 Vatan İçin Büyükanne 1964 Ağaçlar Ayakta Ölür 1965 İsyancılar 1966 Pembe Kadın Pembe 1967 Yaşlı Gözler Ümran 1971 Anneler ve Kızları Fatma 1971 Elmacı Kadın Fatma, Gündoğdu bacı 1972 Fatma Bacı 1973 Ablam 1974 Kartal Yuvası 1974 Kızım Ayşe Huriye Bacı 1974 Bir Ana Bir Kız Zeynep 1983 Zulüm Orhan’ın annesi Ayşe 1988 Hanım Olcay Hanım 1999 Güle Güle Zarife 2001 Büyük Adam Küçük Aşk Müzeyyen Hanım 2005 Sen Ne Dilersen Dadı Mimi 2007 Beyaz Melek Melek 2008 Mevlana Aşkı Dansı Seslendirme
Jale Birsel kimdir?
Tiyatronun duayenleri arasında yer alan Jale Birsel, 17 Kasım 2019 tarihinde yaşamını yitiren Yıldız Kenter'in de arkadaşlarından birisidir. Jale Birsel, 1949 yılında Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro yüksek bölümü başarıyla bitirir. Hemen ardından "Yalancı" adlı oyunundaki Beatrice rolüyle Devlet Tiyatrosunda yerini alır. 38 Yıl boyunca (emekli olana dek) Komedi - Dram, Genç - İhtiyar, Küçük - Büyük, Yerli - Yabancı demeden verilen her rolün üstesinden gelip seyircilerin, eleştirmenlerin bol bol alkışlarını ve beğenilerini kazanır. İşte canlandırdığı bu rollerden kalan gazete ve dergilerde çıkan yazılar ve de fotoğraflardan bazılarına bu sitede yer verdik. Jale Birsel'in Salah Birsel ile mutlu evliliği 38 yıl sürer, 1999'da sevgili eşi Salah Birsel 80 yaşında hayattan ayrılır. Jale Birsel Drahşan Uzman (Jale Birsel'in ilk eşi Umran Uzmanla) Kızları, Torunu Damla ile birlikte yazın Balıkesir / Ören'de yaşamaktaydı. 17 Kasım 2019'da vefat etti.
SEZAİ KARAKOÇ KİMDİR?
Karakoç, I. Dünya Savaşı'nda Kafkas cephesinde çarpışırken Ruslara esir düşen tüccar Yasin Bey ile Emine Hanım'ın oğlu olarak Diyarbakır Ergani'de 22 Ocak 1933'te dünyaya geldi. Çocukluğu Ergani, Maden ve Piran’da (Dicle) geçen usta edebiyatçı, 1944'te Ergani'de ilkokulu bitirdi. Aynı yıl parasız yatılı kaydolduğu Maraş Ortaokulunu 1947'de bitiren şair, 1950'de Gaziantep Lisesinden mezun oldu. İlkokulda Battal Gazi kitaplarını, Ahmediye ve Muhammediyeleri okuyarak, dinleyerek büyüyen Karakoç, ortaokulda ise Namık Kemal, Ziya Paşa, Tevfik Fikret ve Ziya Gökalp'in eserlerini okudu. Karakoç, okumaya olan ilgisi ve sevgisiyle lise yıllarındayken okuduğu eserler arasına Batı klasiklerini de ekledi. ÜNİVERSİTEYE BAŞLADIĞI YILLARDA DOĞU VE BATI KLASİKLERİNİ BİTİRMİŞTİ Üniversiteye başladığında Doğu ve Batı klasiklerini bitiren usta kalem, daha sonra kazandığı Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinin (SBF) sınav sonuçlarını beklerken, Necip Fazıl Kısakürek ile tanışmak üzere yanına gitti. Ortaokul ve lise yıllarında Büyük Doğu'nun tutkulu bir okuyucusu olan Karakoç, Kısakürek ile tanıştıktan sonra ise bir daha hiç ayrılmadı. Karakoç, 1950’li yıllarda Büyük Doğu’nun sanat edebiyat sayfalarını yönetti, 1955'te de üniversitenin maliye bölümünden mezun oldu. Maliye Bakanlığında Hazine Genel Müdürlüğü Dış Tediyeler Muvazenesi bölümünde 1955'te çalışmaya başlayan edebiyatçı, girdiği sınavı kazanarak 11 Ocak 1956’da maliye müfettiş yardımcısı oldu. Edebiyatçı Karakoç, 1959'da gelirler kontrolörü olarak İstanbul'a atandı, görevi gereği yurdun birçok yerini görme imkanı buldu. Şair Sezai Karakoç, 1960-1961'de Ankara ve Ağrı'da askerlik görevini tamamladı. İLK ESERLERİ 1950'Lİ YILLARDA OKUYUCUYLA BULUŞTU İlk eserleri 1950’li yıllarda Büyük Doğu’da yayımlanan Karakoç, 16 Aralık 1963’ten itibaren değişik aralıklarla Yeni İstanbul gazetesinde, "Karakoç" imzasıyla günlük yazılar kaleme aldı. Sezai Karakoç, Türk edebiyatının en sevilen şiirlerinden biri haline gelen "Mona Rosa" şiiriyle okuyucunun kalbinde taht kurdu. Yeni İstiklal, Yeni İstanbul ve Babıali'de Sabah gazetesinde yazmaya başlayan Sezai Karakoç, 1 Temmuz- 31 Ağustos 1974 arasında Milli gazetede "Sur" başlığı altında yazdı. Edebiyat çalışmalarına daha çok vakit ayırabilmek için resmi görevinden istifa eden Karakoç, 1990’da şiir ve yazılarında, dergilerinde, kitaplarında ortaya koyduğu dünyayı gerçekleştirmek için Diriliş Partisini kurdu. Yedi yıl bu partinin genel başkanlığı görevini yürüttü. Diriliş Partisi, 19 Mart 1997’de kapatıldı. Bu tarihten itibaren Diriliş dergisi dışında hiçbir yerde yazmayan Karakoç, dünya savaşlarından yenik çıkan İslam dünyasının yeniden dirilişini amaç edindi. Bu uğurda, yazı hayatı boyunca diriliş kavramı çevresinde zinde bir bilinç uyandırmaya çalıştı; başta şiir, siyaset ve düşünce olmak üzere, dünya Müslümanlarının uyanışına eserleriyle emek verdi. Edebi ve düşünce hayatını diriliş nesli olarak tanımladığı gençliğin yetişmesine adayan Karakoç'un şiirleri Büyük Doğu, Hisar (1951-54), Mülkiye (1952-53), İstanbul (1953-57) Şiir Sanatı (1955), Hamle (1955), Pazar Postası (1957-58), Türk Yurdu (1959), Hür Söz (1961), Soyut (1965), Hilâl (1965) ve Diriliş (1960-92) dergilerinde yayımlandı. Usta kalemin "Mona Roza” şiiri 1950'li yılların başlarında büyük ilgi görürken, ikinci şiiri "Rüzgâr" Hisar (Şubat 1951) dergisinde çıktı. DİRİLİŞ DERGİSİ Karakoç, Büyük Doğu, Hisar, Akpınar, Dernek, Düşünen Adam ve A dergileri ile Yeni İstanbul, Sabah ve Milli Gazete'de yazılar kaleme aldı. Çok sayıda düşünce ve araştırma eserine imza atan Sezai Karakoç, 1960 ve 1971 yılları arasında Diriliş dergisini dönemsel sayılar halinde yayımladı. Karakoç, yerli düşünce ve edebiyatının en önemli yayınlarından biri olarak bilinen Diriliş dergisini, 1974'ten itibaren düzenli olarak 18 sayı halinde yayınladı ve 1976'dan itibaren de gazeteye dönüştürdü. 1977-78, 1980 ve 1983 yıllarında da yayımlanan Diriliş, son olarak 1987-1993 yılları arasında haftalık olarak yayın hayatına devam ederken, Sezai Karakoç, 1990'da kurduğu Diriliş Partisi ile hayatında farklı bir sayfa açtı. Karakoç, 1997 yılında Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılışına kadar, ''güller açan gül ağacı'' amblemli partisinin genel başkanlığında siyasi hayatını sürdürdü. MONA ROSA EFSANESİ Şiir kitapları arasında, ''Hızırla Kırk Saat, Taha'nın Kitabı/Gül Muştusu, Körfez/Şahdamar/Sesler, Zamana Adanmış Sözler, Ayinler, Leyla ile Mecnun, Ateş Dansı ve Alın Yazısı Saati'' bulunan Karakoç, 1950 yılında kaleme aldığı, ancak kitaplaştırılmasına 45 yıl boyunca izin vermediği ve bu süre boyunca fotokopi halinde elden ele dolaşan ''Mona Rosa'' adlı akrostiş şiiriyle geniş bir hayran kitlesine ulaştı. Necip Fazıl Kısakürek'in, ''Ruh gibi, Hazreti İsa gibi'' diye tanımladığı, Ece Ayhan'ın ''Sivil şiirin en iyi şairlerinden'' şeklinde övdüğü, Cemal Süreya'nın ''Öyle bir Müslüman ki Marx da bilir, Nietzsche de bilir, Salvador Dali de sever. Sıkışmış, sıkıştırılmış deha. Alçak gönüllükle katı yüksek uçuyor. Şemsiyesi yok'' ifadesiyle anlattığı Karakoç, 88 yaşında hayata gözlerini yumdu.
Comentarios