top of page
  • Yazarın fotoğrafıHaberciGazete

Unutulmazlar-2: Celal Sahir, Z. Fahri Fındıkoğlu, Fikret Kolverdi, Saadettin Erbil


Bugün 16 Kasım. Celal Sahir Erozan, Ziyaettin Fahri Fındıkoğlu, Fikret Kolverdi ve Saadettin Erbil'in de ölüm yıldönümü.

BRT Yayın Grubu olarak bu değerlerimizi sevgiyle, saygıyla anıyoruz.


Celal Sahir Erozan kimdir?



(İstanbul, 29 Eylül 1883- İstanbul 16 Kasım 1935)

Atatürk'ün kurduğu Türk Dil Kurumu'nun dört kurucu üyesinden biridir. "Türk Dili Tetkik Cemiyeti"nin kuruluş dilekçesinde görevi, "veznedar" olarak belirtilmiştir. 26 Eylül 1932'de toplanan ilk Türk Dili Kurultayı, dilin sözvarlığını saptamak üzere "Lügat ve Istılah Kolu"nu kurmuş, "Umumi Merkez Heyeti" de kol başkanlığına Celal Sahir Erozan'ı getirmiştir (1932). 1934'te toplanan II. kurultaydan sonra bu kolun üstlendiği sözlük ve terim çalışmaları birbirinden ayrılarak kolun adı "Lügat Kolu" olmuş, Celal Sahir başkanlığı sürdürmüş; ancak 1935 ortalarında ölünce, Filoloji Kolu Başkanı olan Ali Canip Yöntem, bir süre onun görevini de yapmıştır. Cumhuriyet öncesinde aydınlar arasındaki dil tartışmalarında da dilin "sadeleşmesi" gerektiğini savunmuştur.

Celal Sahir, 29 Eylül 1883'te İstanbul'da doğdu. Babası, Osmanlının Yemen Valisi İsmail Hakkı Paşadır. İlköğrenimine "Numune-i Terakki" ilkokulunda başlamış; Davut Paşa Rüştiyesi (ortaokulu) ile Vefa İdadisinde (lisesinde) devam etmiştir. Liseyi bitirince hukukçu olmak istemiş, ne ki hukuk öğrenimini iki yıl sürdürebilmiştir.

Şair olarak tanınan Celal Sahir, şiir yazmaya çocukluk döneminde başlamış; dokuz yaşındayken güzel şiir okuduğu için 2. Abdülhamit'in dikkatini çekmiştir. Bu nedenle sık sık sarayda padişahın konuğu olmuş, ona şiirler okumuş "liyakat nişanı" almıştır. On dört, on beş yaşlarındayken Malumat, Musavver Fen ve Edeb, Pul, Lisan gibi dergilerde şiir ve makaleleri yayımlanmıştır. Bu yazılarında Ahmet Celal, Velhan, Şârık, Hikmet Celal gibi takma adları kullanmıştır. Fransızcasını ilerletip Fransız yazınını tanıyınca yazınsal değerleri değişmiştir. Bu dönemde Serveti fünun dergisinde şiirleri yayımlanmaktadır. Bu dergi kapatılıncaya değin burada şiir ve yazıları çıkmıştır.

Celal Sahir, 1903'te "Hariciye Nezâreti"nde görev başlamış,1907'den sonra Kabataş ve Mercan Liselerinde edebiyat öğretmenliği yapmıştır. Meşrutiyetin ilanını izleyen günlerde Celal Sahir, bir yandan "dilin sadeleştirilmesini" isteyen aydınların yanında olmuş, bir yandan da yazınsal yaşamına türlü etkinlikler katmıştır. 1. Kitap, 2. Kitap, 3. Kitap adıyla aylık bir dergi, yine kısa bir süre de Demet adlı bir kadın dergisini çıkararak burada kadın haklarını savunmuştur. Yeni Lisan eylemini Hak gazetesinde anlatan, Halka Doğru dergisinin yayın yönetmenliğini yapan Celal Sahir, "Edebiyatı Cedide"nin en genç şairlerinden biri olarak Tevfik Fikret'in etkisinde de kalmış, zamanla kendi özgün anlatımına ulaşmıştır. Türkçülük akımıyla ilgilenen Celal Sahir, dilin konusundaki görüşleriyle Yeni Lisan eyleminin İstanbul'da ilk önderleri arasına girmiş, Servetifünun dergisi kapanınca, "Milli Edebiyat" akımını benimsemiş, hece ölçüsüyle şiirler yayımlamıştır. 1911'de Selanik'e gitmiş, burada çıkarılan Türk Yurdu, Türk Derneği, Genç Kalemler gibi dergilere yazmıştır. Birinci Dünya Savaşı sırasında bir ara ticaret yapmış, cumhuriyetin ilanından sonra 1928'de Zonguldak Milletvekili seçilmiştir. Harf Devrimini gerçekleştiren kurula katılmış, Türk Dil Kurumu'nun kuruluşuyla birlikte, hep savunduğu dilde sadeleşme eyleminin yapıcıları içinde yer almıştır. 16 Kasım 1935'te akciğer kanserinden yaşamını yitirmiştir.

Celal Sahir, Türk Derneği'nin kurucuları arasındadır. Bu dernek 1909'da bir dergi çıkarmaya başlamış, ama daha başlangıçta dernek üyeleri arasında dil konusunda ayrılıklar olduğu anlaşılmıştır. Celal Sahir'in dilin yalınlaşmasına tek yönlü bakmadığı, sorunun salt Arapça ve Farsça sözcüklerle tamlamalar olmadığını birçok kez yazmıştır. 1909'da Servetifünun dergisinde,"İmlanın ıslahı önce harflerin ıslahına bağlıdır. Bu ıslah, harflerin ayrı ayrı yazılmalarını teminle olur" diyebilecek kadar ileri düşünceler taşıyan biridir.

Türk Derneği'nde dille ilgili kimi görüşleri benimsenmediği için, bir bakıma saldırıya uğradığını düşünen Celal Sahir, Hak gazetesinin haftalık ekinde,"Müebbed Mesele Hakkında" başlıklı yazısında, bir bakıma kendisini eleştirenlerden öcünü almaktadır. Bu öfke dolu bir yazıdır. Agâh Sırrı Levend'in bugünkü dile aktarımıyla bu yazıda, ".genç edebiyatçıların yakın zamana dek dünkülere batırmaktan zevk aldıkları iğnelerini sinirleriyle bileyip birbirlerine saldırdıklarını; bu iğnelerin zehirli uçlarında kibir, alay, küçümseme, aşağılatma bulunduğunu; hepsinin kendini haklı gördüğünü kaydettikten sonra müebbed mesele dediği dil sorununa geçiyor. Düşünceleriyle değil, ama üsluplarıyla edebiyatta bir geri dönüş hareketi yapan birkaç kişiyle birtakım yaldızlı baloncular bir yana bırakılırsa, herkesin dilde sadeleşme isteğinde bulunduğunu" belirtiyor (Türk Dilinde Gelişme ve Sadeleşme Evreleri; TDK Yayınları, 1972, s. 325). Celal Sahir, bu yazıda şunları da söylüyor:

"Fakat gariptir ki niyetleriyle ve yazılarıyla bu gayeye teveccüh eden ekseriyet (bu amaca yönelen çoğunluk) ayrı ayrı yollar takip ediyor; birbirini tanımıyor, anlamıyor ve itham ediyor (suçluyor). (.) Yeni lisan cereyanı (yeni dil akımı), sadeliğe doğru mütemadiyen (sürekli) ilerleyen lisanımızın bu husustaki hatvelerini (adımlarını) biraz tesriden (çabuklaştırmaktan) başka hiçbir netice husule getirmeyecek (çıkarmayacak) zannediyorum. (.) Bütün bunlardan anlıyoruz ki herkes lisanın sadeleşmesi arzusundadır ve her nokta-i nazardan terakkimizin (her bakış açısından gelişmemizin) anahtarı budur."

Celal Sahir'in ve o dönemin aydınlarının ateşli tartışmaları da gösteriyor ki, günümüzde hâlâ Dil Devrimiyle hesaplaşma içinde olanlar, büyük bir yanılgı içindedir. Celal Sahir, 1910'da Türk Derneği'nin bir toplantısında şunları da söylüyor:

"Biz bugün Türklerin pek çoğu tarafından kullanılan konuşma dili ile yazı dili arasındaki büyük ayrılığı azaltarak ikisini birbirine yakınlaştırmaya, böylelikle edebiyatımızın, her türlü yazılarımızın yalnız birkaç bin kişinin halledebileceği bir bilmece olmasından kurtulmasına uğraşacağız. Benim istediğim yalnız budur."

Celal Sahir'in 1900'lerdeki bu isteğini, 2000'lerde kavramamış olanlar, Yazı ve Dil Devrimlerinin dayatma olduğu, dilin amaçlı olarak bozulduğu savına tutunmaktadırlar. Mustafa Kemal'e dilde devrim yaptıran bilinç, işte cumhuriyet öncesindeki bu kaynaklardan beslenmiştir.

Celal Sahir Erozan'ı saygıyla anıyor, düşüncelerinin, dil sevgisinin gelecek kuşaklara da yol gösterici olacağına inanıyoruz.

Celâl Sahir Erozan'ın Eserleri

  • Beyaz Gölgeler (1898 -1909 arasında yazdığı şiirler),

  • Buhran (1909),

  • Siyah Kitap (şiirler, düzyazılar; 1911).

Celâl Sahir Erozan'ın Şiirlerinden Örnekler

O GELİYOR

Yıl, 1919, Mayısın on dokuzu. Kızaran ufuklardan kaldırıyor başını Yeryüzüne can veren Cana heyecan veren Al yüzlü oğan güneş! Takanın burnu nasıl Karadeniz'i yırtar; Siz de bir anda öyle yırtınız uykunuzu, Uyanın Samsunlular! Kurutacak gözlerde umutsuzluk yaşını Al yüzlü oğan güneş! Bugün Çaltı Burnundan gülerek doğan güneş!

Yıl, 1919, Mayısın on dokuzu. Uyanın Samsunlular! Uyumak ölüme eş, Diriltin ruhunuzu. Ufukta bir gemi var!

Fakat bu gemi niçin böyle yavaş geliyor? Acaba yolu mu az, yoksa yükü mü ağır? Bu gemi umut yüklü, inan yüklü, hız yüklü; İçinde bu vatanın derdiyle yanan bağır, Kurulacak yarını düşünen baş geliyor. Bir baş ki gökler gibi bir küme yıldız yüklü! Bu gemi onun için böyle yavaş geliyor.

Yıl, 1919, Mayısın on dokuzu. Ufukta duran gemi gitgide yaklaşıyor Sanki harlı bir ateş Yakıyor ruhumuzu. Beklemek üzüntüsü her gönülden taşıyor. Üzülmemek elde mi? Hız yüklü, inan yüklü, umut yüklü bu gemi!

O umut yayıldıkça ruhlara sıcak sıcak, O hız doldukça bütün damarlara kan gibi, Gizli gizli inleyen her yürek canlanacak, Ateşler püskürecek uyanan volkan gibi!

Gittikçe büyükleşen, Gölgene dikilmekten, Karardı gözlerimiz.

Koş, atıl, gemi, sana engel olmasın deniz!

Ak saçlı dalgaları birer birer kes de gel! Kuşlar gibi uç da gel, rüzgâr gibi es de gel!


HAYAT

Bir cinayet eli gibi, Bir cengâver beli gibi Git al da gel, kuşan da gel Hançerini, kılıcım en kıyıcı silâhını; Gözlerini kan bürümüş deli gibi Zincirlerden boşan da gel! Hiç dinmiyen o sebepsiz hiddetinle Bana saldır! Sonra kaldır, Kaldır hüsnündeki tesir Her faniyi sana esir Eden o zalim başım, Bak ve dinle: Gönlümün ahı, Gözlerimin yaşını! Gördüğün ne? Bir güler yüz! İşittiğin? Bir kahkaha! Yazık sana! Uğraşırken en bahtiyar fanilerle, Pembe saadetlerinde bir siyah süs Gibi küçük bir kederle Herbirini harap eden sana yazık! İki düşük omuzla bir sıska göğüs, Bir hasta baş... Böyle dermansız düşmana, Sen ki elinde bin dert, Yenildin mi koca namert? Durmasana saldır üstüme bir daha! Bu kırk yıllık muharebe bitsin artık!


BAŞIMLA GÖNLÜM

Başım dedi: Dinlen; gönlüm dedi: Koş! Başım dedi: Durul; gönlüm dedi: Coş! Başım yüreksizdi, gönlüm başıboş; Varlığım arada oynadı gitti...

Başımla gönlüm edemedim eş; Biri yüz yaşında, biri yirmi beş. En sonunda sardı saçağı ateş; Varlığım arada kaynadı gitti...

Ziyaettin Fahri Fındıkoğlu kimdir?



Sosyolog, iktisatçı, fikir adamı (D. 1901, Tortum / Erzurum – Ö. 16 Kasım 1974, İstanbul). Ahmet Halil adının yanı sıra A. Çilingiroğlu, Ali Hikmet, Dr. M. Devecioğlu, Dr. M. Sertkaya, Kadıoğlu, Kadızâde imzalarını da kullandı. Kadı olan babası Halil Fahri Bey, annesi Fatma Zehra Hanım’dır. Çocukluk dönemi Doğu Anadolu’nun göç yıllarına denk geldiğinden ve babasının görevi nedeniyle sık sık şehir değiştirdi. İlkokulu Erzincan ve Hakkâri’de, ortaokulu Malatya ve Kayseri’de okudu. İstanbul Gelenbevi Lisesi’ni (1918) ve Posta Telgraf Mekteb-i Âlî’sini bitirdi (1922). Ardından İstanbul Darülfünunu (İstanbul Üniversitesi) Edebiyat Fakültesi’nde Felsefe öğrenimi almaya ve Posta Telefon Telgraf (PTT) idaresinde çalışmaya başladı. Mezuniyetinin ardından Anadolu’nun çeşitli şehirlerindeki liselerde felsefe, sosyoloji ve edebiyat öğretmenliği yaptı (1925-29). Doktora sınavını kazanarak Fransa’ya gitti. Strasbourg Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde Ziya Gökalp Hayatı ve Sosyolojisi isimli teziyle doktorasını tamamladı (1936). Türkiye’ye döndüğünde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde felsefe ve ahlak doçenti olarak göreve başladı. 1938'de İktisat Fakültesi'ne sosyoloji doçenti olarak geçti; 1942'de profesör, 1958'de ordinaryüs profesör unvanlarını aldı. 1972'de emekliye ayrılıncaya kadar sürdürdüğü sos­yoloji kürsüsü başkanlığının yanı sıra, İktisat Fakültesi dekanlığı, İçtimaiyat Enstitüsü ve Gazetecilik Enstitüsü müdürlüğü görevlerinde bulundu.

Sosyoloji alanındaki çalışmalarına öğrencilik yıllarında başladı. Anadolu Mecmuası(1925-26) ve Hayat'ta (Ankara, 1927-28) şiir­leri, yine aynı yıllarda Halk Bilgisi Mecmuası, Halk Bilgisi Haberleri dergilerinde halk edebi­yatı ve folklor yazıları yayımlandı. Ankara'da öğretmenlik yaptığı sırada 1927'de Türk Halk Bilgisi Derneği'nin kurucuları arasında yer aldı. 1928'de derneğin yayın organı olarak Halk Bilgisi Mecmuası'm yayımlamaya başla­dı. Aynı yıl Halk Bilgisi Toplayıcılarına Reh­ber adıyla bir halkbilim ve etnografya kılavuzu hazırladı. İktisat, sosyoloji ve hukuk konula­rında pek çok makalesi 1934'te kurduğu îş (1954'ten sonra îş ve Düşünce, 1936-73 arası, aylık, 278 sayı) dergisinde yayımlandı. Ayrıca Halk, Hâkimiyet-i Milliye, Cumhuriyet, Hür- söz (Erzurum) gibi gazetelerde halk edebiyatı üzerine yazılar yazdı. Muallimler Birliği'nin 1946'dan sonra yeniden kuruluşunda katkısı olan yazar, bu derneğin yayın organı olarak Bilgi Mecmuasını kurdu ve ayrıca Meslek Ga­zetesi adıyla da bir gazete yayımladı.

Fındıkoğlu, Hilmi Ziya Ülkenle birlik­te, Türk sosyolojisinde Ziya Gökalp ve Prens Sabahaddin’in takipçisi sayılır. Sosyolojide metot konusuna büyük önem veren Fındıkoğlu, sosyoloji metot­larının genel metot teorisine bağlı oldu­ğunu kabul ettiği için öncelikle "umumi metodoloji"yi görmek gerektiğini dü­şünmüştür. Bütün metot nazariyeleri­nin "akılcı", diğer bir ifadeyle "ta'lîlci" (dedüktif, tümdengelimci) ve "tecrübeci" (endüktif, tümevarıma) şeklinde ikiye ay­rıldığını belirten Fındıkoğlu, bilgi üretiminde birinci metodu kullandığı gerekçesiyle Marksist felsefeyi tenkit eder. Peşin hükümlerden uzak, müşahede­ye dayanan çok sebepli bir metodoloji benimsemiştir.

Ziyaeddin Fahri'yi sosyolojide tek bir ekole bağlamak isabetli değildir. Kendi­si Gökalp ekolünün körü körüne bir ta­kipçisi olmamıştır. Gökalp'le beraber Le Play ekolünün Türkiye'deki temsilcileri­nin fikirlerini incelemiş, yorumlamış ve devrin şartları bakımından önemini or­taya koymuştur. Emile Durkheim ve Le Play okullarından etkilendiği kadar ho­cası Mehmed İzzet’ten de etkilenmekle bir­likte hiçbir zaman taklit seviyesinde kal­mamış, bu düşünürlerin zıt gibi görünen fikirlerini olabildiğince birbirleriyle bağ­daştırmaya çalışmış, tenkit etmiş ve on­ları tamamlamıştır. Ona göre Prens Sabahaddin ile Gökalp ekolleri bağdaş­mayan iki sosyoloji akımıdır. Prens Sabahaddin'in benimsediği Batı libera­lizminin aşırı bireyci tutumuna kar­şı Gökalp’in, özel teşebbüsü Türkiye'­de canlandıracak bir eğitici ve yol gös­terici devletçilik fikrini benimsemiştir. Türkçe'nin tabii seyri içinde gelişme­sinden yana olan Fındıkoğlu, Türk dili­ni bozucu zorlamalara ısrarla karşı çık­mıştır.

BAŞLICA ESERLERİ:

TELİF: Erzurum Şairleri (1927), Bayburtlu Zihni (1928), Zora Dağlar Dayanmaz (1934), İbn Haldun (Hilmi Ziya Ülken'le birlikte, 1940), Fransız İhtilâli ve Tanzimat (1943), İçtimaiyat Dersleri, Birinci Cilt: İçtimaiyata Gi­riş (1944), Sosyalizm, Cilt 1, Kitap 1: Eflâtundan Marx'a Kadar (1949), İçtimaiyat, İkinci Cilt: Me­todoloji Nazariyeleri (1950), Sosyalizm, Cilt 1, Kitap 2: Karl Marx ve Marxizm (1952), Türkiye'­de Kooperatifçilik: Tatbiki Sosyoloji Denemesi (1953), İçtimaiyat, Üçüncü Cilt: Hukuk Sosyolojisi (1958), Le Play Mektebi ve Prens Sabahattin (1962), İktisat Sos­yolojisi Bakımından Sosyalizm (1965), Kooperasyon Sosyolojisi (1967), Doğu Kalkınması ve Er­zurum Şehirleşmesi ile İlgili Sosyolo­jik Meseleler (1970), Sosyoloji Doktrin ve Kolları (1971), Kal Marx ve Sistemi (1975).

ÇEVİRİ: Ah­lâk Tecrübesi (F. Rauh'tan, 1938), İçtimaiyata Başlangıç (G. Kessler'den, 1938), Ko­operatifçilik (G. Kessler'­den, 1940), Auguste Comte'un Felsefesi (Levy Bruhl'den, 1942).

Fikret Kolverdi kimdir?



Ressam Fikret Kolverdi 1920 yılında İstanbul'da doğdu. 1940 yılında Galatasaray Lisesi'nden mezun oldu. Birinci Dünya Savaşında sağ kolunu yitiren babası (soyadı da buradan geliyordu) suluboya resimler yapıyordu. Babasının bu yeteneğini miras alan. Fikret'in yağlı boya ile tanışması lisenin atölye çalışmalarına katılmakla oldu. Liseden sonra İstanbul Edebiyat Fakültesi Romanoloji (şimdiki adıyla Fransız Filolojisi) Bölümünü bitirdi. O yıllarda Fransız Konsolosluğu'nda ve Galatasaray Lisesi'nde açılan sergileri izleyerek resim çalışmalarını sürdürdü. 1949 yılında askerlik görevi için gittiği Ankara'ya yerleşti. Türk Dili Dergisine sanatla ilgili çeviriler yapıyor ve o yıllarda kurulan Helikon Sanat Derneği'nin resim derslerini izliyordu. Ressam Cemal Bingöl ve ağabeyi Elderoğlu ile çalıştı bu dernekte. Ayrıca yakından tanıdığı ressam Vecih Bereketoğlu'ndan da çok şeyler öğrendi. 1963 yılında yine İstanbul'a döndü. Paris ve Avrupa'nın önemli müzelerinde geçen günlerinin onun resim anlayışında büyük etkileri oldu. 1960-1965 arasında önce soyut çalışmalarla başlayan Kolverdi daha sonra İstanbul'un gezici pazarlarıyla somuta döndü. Eski evler ve sokaklar tutkusu başladı. Yanıp, yıkılıp gidiyorlar, bir belge olarak kalsın kuşkusuyla değil, bu sokakların İstanbul'a özgü romantizmi, kokusu ve havasını vermek için çalıştı. Ressam Fikret Kolverdi 16 Kasım 1990'da İstanbul'da öldü.

Saadettin Erbil kimdir?



Saadettin Erbil (d. 6 Mart 1925, İstanbul - ö. 16 Kasım 1997, İstanbul) Türk tiyatro ve sinema oyuncusu ve seslendirme sanatçısıdır.

Oyuncu ve şovmen Mehmet Ali Erbil'in babası olan Sadettin Erbil, çok sayıda filmde oynadı ve seslendirme yaptı. 16 Kasım 1997'de İstanbul'da beyin kanaması sonucu öldü, Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.



Filmografi

Saadettin Erbil'in imdb sitesine göre filmografisi şöyledir:

  • 1995 Bay E

  • 1994 Hangimiz Eşek

  • 1994 Zapping Ailesi

  • 1989 Kavgamız -Müslüm Dayi (seslendirme)

  • 1989 Namusun Bedeli -Hikmet (seslendirme)

  • 1988 Aptal Aşık -Faruk Bey (seslendirme)

  • 1988 Oruç Reis -Oruç Reis (seslendirme)

  • 1987 Dişi Kurt (seslendirme)

  • 1987 Dört Hergele -Kivircik Erol (seslendirme)

  • 1987 Sultan -Ethem Aga (seslendirme)

  • 1987 Vurmayin -Ömer (seslendirme)

  • 1986 Tarzan Rıfkı -Abdullah

  • 1986 Duvardaki kan -Bogos Nubar Pasa

  • 1986 Ölüm avcisi (seslendirme)

  • 1986 Ölüm Yolu -Haydar (seslendirme)

  • 1985 Sendul Saban (seslendirme)

  • 1985 Suçlu gençlik -Sedat Ilgaz (seslendirme)

  • 1985 Boynu bükükler -Arap Salih (seslendirme)

  • 1985 Mahkûm-Cemil (seslendirme)

  • 1985 Paramparça -Sabri (seslendirme)

  • 1984 Alev Alev -Mahmut (seslendirme)

  • 1984 Ortadirek Şaban

  • 1984 Dil yarası -Bilal (seslendirme)

  • 1984 Geçim otobüsü -Satilmis Haci Emmi (seslendirme)

  • 1984 Yangin -Bekir (seslendirme)

  • 1983 Kahir -Hayri (seslendirme)

  • 1983 Şekerpare -Nazir (seslendirme)

  • 1983 Dogarken öldüm -Osman (seslendirme)

  • 1981 Unutulmayanlar -Ekrem (seslendirme)

  • 1981 Kader arkadaşi -Hasan (seslendirme)

  • 1980 Beddua -Bülent'in Babasi/Hamza (seslendirme)

  • 1979 Dokunmayin Şabanıma -Hulusi Bey (seslendirme)

  • 1979 Rezil -Hasim (seslendirme)

  • 1979 Canin isterse -Kazanova Oktay (seslendirme)

  • 1979 Ateşli kiz -Metin (seslendirme)

  • 1979 Canikom -Selim (seslendirme)

  • 1979 Gazeteci -Kemal Sahin (seslendirme)

  • 1979 Öttür kusu Ömer -Dedektif (seslendirme)

  • 1979 Püsküllü bela -Orhan Gün (seslendirme)

  • 1979 Sev beni -Ali (seslendirme)

  • 1979 Üç Tatlı Bela -Atmaca Ahmet (seslendirme)

  • 1979 Yusuf ile Kenan

  • 1979 Yuvasız kuşlar -Hilmi (seslendirme)

  • 1978 Son Şabah -Kazim (seslendirme)

  • 1978 Lekeli Melek -Yusuf Kaptan (seslendirme)

  • 1978 Düzen -Kara Haydar (seslendirme)

  • 1978 Benim gibi sevenler -Cemil Dayi (seslendirme)

  • 1978 Dilek taşı -Serif (seslendirme)

  • 1978 Ana Ocağı - Kamil Bey (seslendirme)

  • 1978 Batan güneş -Sait (seslendirme)

  • 1978 Vahşi Gelin (film, 1978) -Temel Gürsu (seslendirme)

  • 1977 Baskın - Komiser Sahin Atak (seslendirme)

  • 1977 Sevgili Dayım -Riza (seslendirme)

  • 1977 Yuvanin bekçileri -Enver (seslendirme)

  • 1977 The Three Superboys in the Snow -Cin Ali (seslendirme)

  • 1977 Arabacinin aski -Zühtü (seslendirme)

  • 1977 Çesme -Ceylan'in Babasi (seslendirme)

  • 1977 Selâm dostum -Kemal (seslendirme)

  • 1977 Baba Ocağı -Müslüm (seslendirme)

  • 1976 Biktim her gün ölmekten (seslendirme)

  • 1976 Darbe (film, 1976)İki Arkadaş -Arap Kemal (seslendirme)

  • 1976 Tepedeki ev -Kasim (seslendirme)

  • 1976 Kadihan (seslendirme)

  • 1976 Korkunç süphe -Komiser Orhan (seslendirme)

  • 1976 Lüküs hayat (seslendirme)

  • 1976 Şoför -Osman (seslendirme)

  • 1975 Öpme Sev -Behçet (seslendirme)

  • 1975 Babacan - Tufan (seslendirme)

  • 1975 Babanin Oğlu - Cemil Topuzoğlu (seslendirme)

  • 1975 Çin isi -Berber Ali (seslendirme)

  • 1975 Halime'nin kızları (seslendirme)

  • 1975 Hizlim benim -Dursun (seslendirme)

  • 1974 Civanim -Doktor Murat (seslendirme)

  • 1974 Komando Behçet -Panter (seslendirme)

  • 1974 Evet mi? Hayir mi? -Recep (seslendirme)

  • 1974 Fedai -Atif'in Adami (seslendirme)

  • 1974 Gaddar -Doktor Kemal (seslendirme)

  • 1974 Kalles -Komiser Reha (seslendirme)

  • 1974 Belalılar (film, 1974)

  • 1973 Ben böyle dogdum -Kemal (seslendirme)

  • 1973 Güllü Geliyor Güllü -Sürmeneli

  • 1973 Topal (seslendirme)

  • 1973 Yedi Evlat İki Damat -Emrullah (seslendirme)

  • 1973 Zalim -Fabrikatör Bilal Bey (seslendirme)

  • 1973 Bataklik bülbülü -Gazino Patronu (seslendirme)

  • 1973 Bitirim Kardeşler -Veli (seslendirme)

  • 1973 Sehvet kurbani -Sait (seslendirme)

  • 1973 Bitirimler Sosyetede -Veli (seslendirme)

  • 1973 Dügün -Cabbar (seslendirme)

  • 1973 Kirik hayat -Tarik (seslendirme)

  • 1972 Aci zafer -Bekir (seslendirme)

  • 1972 Baskın -Koca Yusuf (seslendirme)

  • 1972 Behçet Cezayir'de

  • 1972 Mahkûm -Kemal Erkan (seslendirme)

  • 1972 Süreyya -Hakki (seslendirme)

  • 1972 Çöl Kartalı -Seyit Idris (seslendirme)

  • 1972 Ölüme köprü -Murat (seslendirme)

  • 1972 Delioğlan -Kurt (seslendirme)

  • 1972 İblis -Zühtü Aga (seslendirme)

  • 1972 Kallesler -Selim (seslendirme)

  • 1972 Kozalı gelin -Erol (seslendirme)

  • 1971 Bir teselli ver -Kadir (seslendirme)

  • 1971 Çilgin yenge

  • 1971 Hak Yolu - Miri (seslendirme)

  • 1971 Feride -Izzet (seslendirme)

  • 1971 Kavanoz dipli dünya

  • 1971 Kursun Memed -Gary (seslendirme)

  • 1971 Satın Alınan Koca - Mahmut Sevki(seslendirme)

  • 1971 Yavru ile Kâtip -Ahçi (seslendirme)

  • 1970 Cafer Bey -Nurettin (seslendirme)

  • 1970 Sevenler ölmez -Osman Bey (seslendirme)

  • 1970 Şeytan Kayaları -Tina'nin Abisi (seslendirme)

  • 1970 Şoför Nebahat

  • 1970 Yemende bir avuç Türk -Yüzbasi Murat (seslendirme)

  • 1970 Çeko -Çeko (seslendirme)

  • 1970 Altın Tabancalı Ajan -Murat (seslendirme)

  • 1970 Demir Yumruk: Devler geliyor -Enver (seslendirme)

  • 1969 Atesli çingene -Derbeder Ali (seslendirme)

  • 1969 Reyhan -Ekrem (seslendirme)

  • 1969 Şahane intikam

  • 1969 Hayat Kavgası (seslendirme)

  • 1969 Serseri kabadayi (seslendirme)

  • 1969 Yaşamak ne güzel şey -Şükrü Güler (seslendirme)

  • 1968 Altın avcıları

  • 1968 Atlı karınca dönüyor

  • 1968 İncili Çavus

  • 1968 Kader Ayırsa Bile (seslendirme)

  • 1968 Kadın asla unutmaz

  • 1968 Kafkas kartalı -Boris (seslendirme)

  • 1968 Katip

  • 1968 Kuyu (seslendirme)

  • 1968 Sus sus kimseler duymasın

  • 1967 Alpaslan'ın Fedaisi Alpago -Hasan Sabbah (seslendirme)

  • 1967 Demir yumruklu üçler

  • 1967 Krallar ölmez

  • 1967 Karim beni aldatirsa

  • 1966 El kizi

  • 1966 Hudutların Kanunu -Aziz (seslendirme)

  • 1966 Sonsuz geceler -Feridun (seslendirme)

  • 1966 O kadın

  • 1966 Boyaci

  • 1966 Dalgaci Mahmut

  • 1966 Disi düsman -Toni

  • 1966 İzmirin kavakları: Çavdarli Murat -Çavdarli Murat (seslendirme)

  • 1966 Seni seviyorum

  • 1966 Zorba -Zorba Ahmet (seslendirme)

  • 1965 Dağların Oğlu -Hamo/Hamit Bey (seslendirme)

  • 1965 Haremde Dört Kadın -Rüstü (seslendirme)

  • 1965 Hüseyin Baradan çekilin aradan

  • 1965 Piskin delikanli

  • 1965 Senol Birol gool

  • 1965 Yabanci olduk simdi

  • 1964 Kral arkadaşım

  • 1964 Istikbal

  • 1964 Acemi çapkin

  • 1964 Anadolu çocugu

  • 1964 Avanta Kemal

  • 1964 Gel barışalım

  • 1964 Halk çocugu

  • 1964 Kadın berberi

  • 1964 Katilin kizi

  • 1963 Badem sekeri

  • 1963 Beni Osman Öldürdü (as Saadettin Erbil)

  • 1963 Cicican

  • 1963 Susuz Yaz -Hasan (seslendirme)

  • 1963 Bahriyeli Ahmet

  • 1963 Bekarlik sultanliktir

  • 1963 Beyaz güvercin

  • 1963 Çapraz delikanli

  • 1963 Iki gemi yan yana

  • 1963 Kadınlar hep aynidir

  • 1963 Yarali aslan

  • 1962 Aci hayat -Hasan (seslendirme)

  • 1962 Üç tekerlekli bisiklet -Yakup Kantarci

  • 1962 Erkeklik öldü mü Atif Bey

  • 1962 Yavru melek - Cemal/Nazli' nin Kocasi

  • 1962 Bülbül yuvasi

  • 1962 Aska kinim var

  • 1962 Bir gecelik gelin

  • 1962 Hayat bazen tatlidir

  • 1961 Oğlum

  • 1961 Rüzgâr Zehra

  • 1961 Mahalleye Gelen Gelin

  • 1961 Allah cezani versin Osman Bey

  • 1960 Benli Emine

  • 1960 Cilali Ibo ve Tophane gülü

  • 1960 Denize inen sokak

  • 1960 Gece ve gündüz

  • 1960 Küçük kahraman

  • 1959 Abbas yolcu -Salih

  • 1959 Kalpaklilar

  • 1959 Sehvet uçurumu

  • 1959 Unutulmayan ask

  • 1959 Yalnızlar rıhtımı -Kıl Şükrü

  • 1959 Ölmeyen ask

  • 1958 Ana hasreti

  • 1958 Civan Ali

  • 1958 Dokuz dagin efesi: Çakici geliyor -Kamali Zeybek

  • 1958 Fakirler

  • 1958 The Barkeeper's Daughter -Komiser

  • 1957 Kahbe kursun

  • 1957 Leyla'nin kaderi

  • 1957 Öksüz Ayse

  • 1957 Lejyon dönüsü -Doktor

  • 1956 Papatya

  • 1955 Lokum Sultan

  • 1955 Tus

  • 1954 Bulgar Sadik

  • 1954 Findikçi gelin

  • 1954 Simal yıldızı

  • 1953 Aşk istiraptir

  • 1953 Çalsin sazlar, oynasin kizlar

  • 1953 Katil -Emniyet Sube Müdürü

  • 1952 Destan destan içinde

  • 1952 Kanun namina -Komiser

  • 1952 Iki kafadar deliler pansiyonunda

  • 1950 Onu affettim

  • 1947 Yanik kaval

  • 1945 On üç kahraman

  • 1944 Deniz kizi


33 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentarios


bottom of page