top of page
  • Yazarın fotoğrafıHaberciGazete

Reşat (Çiğiltepe), Ali Ekrem Bolayır, Aka Gündüz Kutbay, Orhan Günşiray



Bugün 27 Ağustos. Reşat (Çiğiltepe), Ali Ekrem Bolayır, Aka Gündüz Kutbay ve Orhan Günşiray'ın ölüm yıldönümleri.

BRT Yayın Grubu olarak bu değerlerimizi saygıyla, sevgiyle anıyoruz.

Reşat (Çiğiltepe) kimdir?



Miralay (Albay) Reşat Bey ünlü devlet adamı ve yazar Ziya Paşa’nın oğlu olarak 1879 yılında İstanbul’da doğmuştur. Annesi Şevkiye Hanım’dır ve henüz 1 yaşındayken babasını kaybetmiştir. Küçük yaşlardan itibaren askerliğe ilgili olan Reşat Bey 1893 yılında girdiği Harp Okulu’nu 1896 yılında bitirdikten sonra Osmanlı Ordusu’nun çeşitli komuta kademelerinde etkin şekilde çalışmıştır.

Trablusgarp’a ve Balkan Savaşları’na katılan Reşat Bey Yanya Savunması’nda yaralanmıştır. (Yanya Şehri, II. Murat döneminde 9 Ekim 1431’de işgal edilmiş ve Balkan Savaşı sırasında şehrin kalesini kuşatan Yunan ordusuna uzun süre direnmesine rağmen 6 Mart 1913 tarihinde Türk himayesinden çıkmıştır.) Yanya savunmasındaki kahramanlığından dolayı Binbaşı rütbesine terfi ettirilmiştir.

1915 yılında seferberliğin ilanı ile Çanakkale Cephesi’nde görev almış Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi’nde göstermiş olduğu olağanüstü kahramanlıkların ardından 17. Alay Komutanlığı görevine getirilmiştir. 17. Alay Komutanı iken Muş’un Rus işgalinden kurtarılmasında da büyük rol oynamış ve 16. Kolordu Komutanı olan Mustafa Kemal Paşa’nın takdirlerini kazanmıştır. 4 ve 5. rütbeden Mecidi Nişanı, Gümüş Muharebe, Liyakat, Tahsiliye, Alman ve Avusturya Harp, Demir Haç Nişanı almıştır ve 53. Tümen Komutanlığı’na getirilerek Suriye Cephesi’nde görevlendirilmiştir. Bu görev esnasında 1918’de İngilizlere esir düşmüştür. Aralık 1919’da esaretten kurtulduktan sonra İstanbul İkinci Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi üyeliğine getirilmiştir. Ancak bu görev yerine Kurtuluş Savaşı’na katılmak için Ankara’ya gelmiştir.

Mustafa Kemal Paşa tarafından 11. Kafkas Tümeni (daha sonradan 21. Tümen) Komutanlığı’na atandı. Yarbay rütbesi ile I. ve II. İnönü ve Sakarya muharebelerine katıldı. 1 Mart 1922 yılında Miralay(Albay) rütbesine terfi ettirildi ve 57. Tümen Komutanlığı görevine atandı.

Miralay Reşat Bey’in tarih sayfalarına bıraktığı en büyük hadise ise kendisine Büyük Taarruz’un ikinci gününde, bizzat Başkomutan Mustafa Kemal Paşa tarafından, muharebenin kaderini etkileyecek en kritik mevkilerden olan Sincanlı Ovası’ndan Dumlupınar’a kadar tüm yolların önündeki en stratejik engel olan Çiğiltepe’yi düşmandan temizlemesi emrinin verilmiş olmasıydı. Bu tepenin önemini çok iyi bilen General Nikolas Trikopis komutasındaki Yunan Kuvvetleri başarılı bir direniş gösterdi. Reşat Bey 27 Ağustos 1922 sabahı Mustafa Kemal Paşa’ya telefonda düşmandan tepeyi yarım saat sonra alacaklarını bildirmiş ancak bunu başaramayınca üzüntüsünden ve verdiği sözü yerine getirememiş olmanın gururundan intihar ederek hayatına son vermiştir. Ne var ki Çiğiltepe, Reşat Bey’in intiharından 45 dakika sonra düşmandan temizlenmiştir.

Reşat Bey’in cenazesi, bir gün sonra Afyon Sandıklı Hastanesine getirildi ve yıllarca bu ilçedeki anıtlı kabristanında yattı. Naaşı, 1988 yılında Ankara Devlet Mezarlığı’na nakledilmiştir. Sandıklı halkı şehidin nakline karşı çıkmış olmasına rağmen bu karara direnememişlerdir. Afyon Sandıklı’daki mezar boş olmasına rağmen halen muhafaza edilmektedir.

Vefatının ardından TBMM kendisi adına ailesine Kırmızı şeritli İstiklâl Madalyası takdim etmiştir. Soyadı Kanunu çıktığında Türkiye Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk tarafından ailesine hayatını sonlandırdığı tepeden yola çıkarak “Çiğiltepe” soyadı verilmiştir.

Çiğiltepe’de onun ve şehit düşen askerlerin anısına yaptırılan şehitlik, 22 Haziran 1996 tarihinde hizmete açıldı. Girişte, Reşat Bey’in bronz bir büstü bulunmaktadır.

Ali Ekrem Bolayır kimdir?



1867 yılında İstanbul'da doğdu. Namık Kemâl'in oğludur. Babasının mutasarrıf olarak bulunduğu Rodos ve Sakız adalarında özel dersler gördü. 1887'de İstanbul'a geldi. Sultan II. Abdülhamid devrinde Mabeyn kâtibi oldu. 18 yıl sonra Kudüs mutasarrıfı oldu (1906). Beyrut (1908) ve Cezayir valiliğinde bulundu (1908-1912).

Dârülfünûn'da, Maltepe Askerî Lisesi ile Galatasaray'da edebiyat dersleri verdi. (1913-1933).

27 Ağustos 1937'de İstanbul'da (70 yaşında) öldü. Kabri, Zincirlikuyu Mezarlığı'ndadır.

Servet-i Fünûn devri şairlerindendir. Küçük yaşta şiir yazmaya başlamıştır. İlk şiirlerini Mirsâd, Maârif ve Malûmat dergilerinde neşretti. 1896'da Servet-i Fünun topluluğuna katıldı. Bu derginin Yunan harbi münâsebetiyle çıkardığı Özel sayısında yer alan "Vasiyet" isimli şiiri ile tanındı.

Tevfik Fikret'in, bir makalesini değiştirmesine kızarak topluluktan ayrıldı. Şiirinde -Fikret gibi- nazmı nesre yaklaştırma, halkın hayâtını anlatma, realist şiir yazma gayreti içindedir. Üslûbu ile Mehmet Akif'e rehberlik etmiştir.

Çanakkale ve İstiklâl Savaşı yıllarında millî kahramanlık şiirleri yazdı. Hece veznini denedi. Edebiyat tarihi, tiyatro ve çocuk edebiyatı ile ilgili eserleri de vardır.

Ali Ekrem Bolayır'ın Eserleri

Şiir:

1. Kasîde-i Askeriyye (Namık Kemal'in Hürriyet Kasîdesi'ne nazîre, 1908), 2. Kırmızı Fesler (Hiciv), 3. Ruh-i Kemâl (1909), 4. Zılâl-i İtham (1909), 5. Çocuk Şiirleri (1917), 6. Ordunun Defteri (Nazım-nesir karışık millî şiirler, 1918), 7. Şiir Demeti (Çocuk şiirleri, 1925), 8. Vicdan Alevleri (1925), 9. Tâir-i İlâhî (Basılmadı).

Diğer:

1. Namık Kemâl (1930, 2. Lisanımız (1937), 3. Bâriâ (Tiyatro eseri denemesi, 1908) vb.

Aka Gündüz Kutbay kimdir?



17 Ağustos 1934’te İstanbul’un Halıcıoğlusemtinde dünyaya geldi. Babası Telsiz-Telgraf Dairesi memurlarından Mehmet ZekiBey, annesi ev hanımı Hacer Münibe Hanımdır. Eyüp Orta Okulunu ikinci sınıftaiken terk etti. Babası, okumayan oğlunu bir kunduracının yanına çırak olarakverdi. 1952-1953 yılları arasında yanında çalıştığı Kunduracı İsmail Ustanınoğlu Bahaeddin Beyin zorlamasıyla, o yıllarda kurulan Eyüp Musiki Cemiyetine girdi.

Daha önceleri Radyo’dan Süleyman Erguner’in saz eserlerini dinler, kendiyaptığı karton borulardan ses çıkarmaya çalışırdı. Bu cemiyetin başında bulunanGavsi Baykara’dan üç sene kadar ney dersleri aldı. Daha sonra Radife Erten’inevinde kurduğu koroya katıldı ve burada kendisini geliştirdi. Askerlik göreviniyerine getirdikten sonra Laika Karabey’in yönettiği koroda çalışmalarına devametti. Üsküdar Musiki Cemiyetinde Emin Ongan’dan ney dersleri aldı. 1960senesinde İstanbul Radyosunun açtığı imtihanı kazanarak radyo sanatçısı oldu.1966’da İstanbul Radyosu ses sanatçılarından Süheyla Kutbay’la evlenmiş Hakan(1968) adını verdiği bir oğlu olmuştur. İstanbul Türk Musikîsi devletKonservatuarının açılışında ney öğretmeni olarak atanmıştır. Uzun yıllar neyzenolarak katıldığı Mevlana Anma Törenlerinde Halil Can’ın vefatından sonraneyzenbaşılık görevinde bulunmuştur.

İstanbul Rdyosunda kurduğu erkekler korosu ilebeğenilen programlar hazırlamıştır. 1978’de kendi isteğiyle emekliyeayrılmıştır. Türk musikisinde ve ney icracılığında daima yenilik taraflısı olanAkagündüz, ayrıca caz topluluklarına da katılarak çalışmalar yapmıştır. OkayTemiz ile İsveç’e giderek bir müddet caz topluluğuna neyi ile katılmıştır. Gecesabahlara kadar ney üfleyen rind meşreb bir Mevlevî muhibbi olan Aka Gündüz, 27Ağustos 1979’da İstanbul’da Radyo programı için yapılan hazırlıklar esnasındahayata gözlerini yumdu. (Sezgin, s. 16-20, Üngör, 6-7)

Orhan Günşiray kimdir?



Orhan Günşiray 1929’da İstanbul’da doğdu. Tophane Sanat Okulu mezunu olan Günşiray ticaretle uğraşırken, 1950’de “Adalar Erkek Güzeli” seçildi. 1959’da “Lejyon Dönüşü” filmiyle sinemaya geçti. İki yıl sonra “Fosforlu Cevriye” filmiyle şöhrete kavuştu.

Oyunculuğunun yanı sıra yönetmen Atıf Yılmaz ile birlikte “Yerli Film”i kurarak yapımcılık yaptı ve “Dolandırıcılar Şahı” ile “Sırat Köprüsü” filmlerini çevirdi.

1959-1966 arası macera filmlerinin en tipik oyuncusu oldu. Bir sinema klasiği olan James Bond tipini sinemamızda ilk kez canlandırdı. 1970’ten sonra şarkıcılık ve gazinoculuk yaptı. Ancak sinemadan kopamadı ve birçok filmde rol aldı.

Günşiray 2002’de bir gazeteye verdiği röportajda yıllar önce MİT için de çalıştığını itiraf etmişti.

8 kez evlenen Orhan Günşıray, kendisi gibi sinema sanatçısı Mahir Günşiray’ın da babasıydı...

Yeşilçam’ın önemli isimlerinden Türk sinemasının emektar oyuncusu Orhan Günşiray 27 Ağustos 2008 günü Akciğer kanseri tedavisi gördüğü İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yaşamını yitirdi.

Günşiray 46 yıllık sinema oyunculuğu sırasında yüzlerce filmde başrol oynadı.

Orhan Günşiray’ın cenazesi 30 Ağustosta İstanbul’da toprağa verildi. Günşiray için ilk tören Beyoğlu’ndaki Atlas Sinemasında düzenlendi. Günşiray’ın cenazesi, Teşvikiye Camisi’nde öğle vakti kılınan cenaze namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi.

Günşiray için Atlas Sinemasında düzenlenen törende koltukların oldukça boş olması dikkat çekti. Salonda yaklaşık 30 kişi yer aldı. Törene katılan Ediz Hun sinema dünyasını vefasızlıkla suçladı. Hun, Yeşilçam'a sitem ederek "Dizi yapımcıları nerede. En azından son yolcuğuna uğurlamak için gelmeliydiler. Türk halkı vefalı ancak sinema dünyası vefasız" dedi.

68 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page