top of page
  • Yazarın fotoğrafıHaberciGazete

Refik Halit Karay, Mehmet Bedrettin Köker, Metin Toker, Tuncer Cücenoğlu, 'Gazeteci Çocuk'




Bugün 18 Temmuz. Refik Halit Karay, Mehmet Bedrettin Köker, Metin Toker, Tuncer Cücenoğlu ve 'Gazeteci Çocuk'un ölüm yıldönümleri…


BRT Yayın Grubu olarak bu değerlerimizi saygıyla anıyoruz.

Refik Halit Karay kimdir?


14 Mart 1888’de İstanbul’da doğdu. 18 Temmuz 1965’te İstanbul’da yaşamını yitirdi. Romancı, öykü yazarı ve gazeteci. Anadolu yaşamını anlatan öyküleri ve Kurtuluş Savaşı’na karşı tutumuyla tanınır. Vezneciler’de Şemsü’l-Maarif ve Göztepe’de Taş Mektep’te öğrenim gördü. Özel ders aldı. Mekteb-i Sultani’yi (Galatasaray Lisesi) bitirdi. 1907’de Hukuk Mektebi’ne başladı. Maliye Nezareti’nde Devair-i Merkez Kalemi’ne katip olarak girdi. 2’nci Meşrutiyet’in ilanından (1908) sonra memurluğu bırakarak Serveti Fünun’da ve Tercüman-ı Hakikat’te yazmaya başladı. 1909’da Son Havadis adıyla bir gazete kurdu, 15 sayı yayınladı. Fecri Ati Topluluğu’na katıldı. “Kalem” ve “Cem” mizah dergilerinde “Kirpi” takma ismiyle siyasi mizah yazıları yazdı. 1912’de İttihat ve Terakki’nin istenmeyenler listesine girdi, Sinop’a sürgüne gönderildi. 1918’de Ziya Gökalp’in çabalarıyla İstanbul’a döndü. Robert Kolej’de Türkçe öğretmenliği yaptı. Vakit, Tasvir-i Efkar ve Zaman gazetelerinde makaleleri yayınlandı. Damat Ferit Paşa’nın dostluğu sayesinde, mütarekeden hemen sonra Hürriyet ve İtilaf Fırkası’na katıldı. 1919’da Posta ve Telgraf Umum Müdürü oldu. İzmir’in işgalinden sonra Anadolu Hareketiyle İstanbul Hükümeti arasında yaşanan telgraf krizinde İstanbul Hükümeti’nin tarafını tuttu. 1922’de Aydede mizah gazetesini çıkardı. İstanbul’un düşman işgalinden kurtarılışının ardından 1922’de Beyrut’a kaçtı.15 yıllık kaçak hayatından sonra 1938’de af çıkarılmasıyla yurda dönebildi. Yeniden gazeteciliğe başladı. Gazetelerde yazılar yazdı, Aydede dergisini tekrar çıkardı. Yazarlığa mizah öyküleriyle başladı. 1919’dan başlayarak Türk öykücülüğüne yeni bir sayfa açtı. Sürgün olarak gittiği Anadolu’dan çeşitli kesimlerden insanları canlandırdığı “Memleket Hikayeleri” 1919’da yayınlandı. Bu kitapla, o güne kadar konuları İstanbul’la sınırlı olan öykücülüğü Anadolu’ya taşıdı. Bu yönüyle sonradan serpilip gelişen “köy edebiyatı”nın öncüleri arasına girdi. 1920’lerden sonra daha arı ve anlaşılır bir dil kullandı. Romancılığında iki ayrı çizgi etkindir. Yurtdışına kaçmadan önce yazdığı “İstanbul’un İç Yüzü” en yetkin romanı sayılır. 1920’de yayınlanan bu romanda, roman tekniğinin dışında birbirinden kopuk parçaları mozaikler halinde birleştirerek İttihat ve Terakki’nin işbaşına gelişinden 1’nci Dünya Savaşı günlerine kadar olan İstanbul’u bütün renk ve çizgileriyle yansıttı. Türkiye’ye dönüşünden sonra yazdığı romanlarda, daha çok kişiye seslenme daha fazla satma ve okunma kaygısıyla sanatı bir kenara bırakıp ticari eserlere yöneldi. Bu romanlarda yurt gerçeklerinin yerini, Avrupa dışı ülkelerde geçen olaylar aldı. Refik Halit’in yapıtları:

ROMAN:

  • İstanbul’un İçyüzü (1920)

  • Yezidin Kızı (1939)

  • Çete (1939)

  • Sürgün (1941)

  • Anahtar (1947)

  • Bu Bizim Hayatımız (1950)

  • Nilgün (3 cilt, 1950-1952)

  • Yeraltında Dünya Var (1953)

  • Dişi Örümcek (1953)

  • Bugünün Saraylısı (1954)

  • 2000 Yılının Sevgilisi (1954)

  • İki Cisimli kadın (1955)

  • Kadınlar Tekkesi (1956)

  • Karlı Dağdaki Ateş (1956)

  • Dört Yapraklı Yonca (1957)

  • Sonuncu Kadeh (1965)

  • Yerini Seven Fidan (1977)

  • Ekmek Elden Su Gölden (1980)

  • Ayın On Dördü (1980)

  • Yüzen Bahçe (1981)

ÖYKÜ:

  • Memleket Hikayeleri (1919)

  • Gurbet Hikayeleri (1940)

MİZAH:

  • Sakın Aldanma İnanma Kanma (1915)

  • Kirpinin Dedikleri (1918)

  • Ago Paşa’nın Hatıratı (1918)

  • Ay Peşinde (1922)

  • Tanıdıklarım (1922)

  • Guguklu Saat (1925)

GÜNCE:

  • Bir İçim Su (1931)

  • Bir Avuç Saçma (1939)

  • İlk Adım (1941)

  • Üç Nesil Üç Hayat (1943)

  • Makyajlı Kadın (1943)

  • Tanrıya Şikayet (1944)

ANI:

  • Minelbab İlelmihrab (1946)

  • Bir Ömür Boyunca (1980)


Mehmet Bedrettin Köker kimdir?

1897 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi ile Siyasal ve iktisadi Bilimler Fakültesi’nde okumuş. Hukuk Fakültesi’ni 1922’de bitirmiştir. Aralık 1922 .tarihinde İznik Cumhuriyet Savcısı olarak mesleğe başlayan Mehmet Bedrettin Köker, sırasıyla; Tavşanlı ve Kütahya’da Cumhuriyet Savcılığı ile Hâkimlik yapmış; Adalet Müfettişliği, Yargıtay Raportörlüğü, Cumhuriyet Başsavcı Yardımcılığı görevlerinde bulunmuştur. Adalet Başmüfettişi iken 22.8.1940 tarihinde Yargıtay Üyeliğine atanan Köker, bu görevde bulunduğu sırada 26 Mart 1943 yılında Adalet Bakanlığı Müsteşarlığına getirilmiştir. 16 Kasım 1946 tarihinde ikinci kez Yargıtay Üyeliğine atanan Mehmet Bedrettin Köker 15 Mayıs 1952’de Yargıtay Yedinci Hukuk Dairesi Başkanlığına; 28 Ağustos 1953’de de Yargıtay Birinci Başkanlığına atanmıştır. 12 Haziran 1956 günü Yargıtay Birinci Başkanlığı görevinden emekliye ayrılan Mehmet Bedrettin Köker, İstanbul ve Ankara’da avukatlık yaptıktan sonra 18 Temmuz 1978’de vefat etmiştir.

Metin Toker kimdir?

1924 yılında İstanbul’da doğdu. Galatasaray Lisesi mezunu. İstanbul Üniversitesi’nde Fransız Filolojisi okudu. Fransa’da siyaset bilimi okudu. 1943 yılında Cumhuriyet yazarı oldu. 1954 yılında Akis dergisini kurdu. 1968 yılına kadar bu dergiyi yönetti. 1977-1980 yılları arasında kontenjan senatörü oldu. Milliyet’te uzun yıllar köşe yazarlığı yaptı. Türkiye’nin ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün kızı Özden İnönü ile 1955 yılında evlendi. 3 çocukları oldu. 18 Temmuz 2002 tarihinde vefat etti. ESERLERİ: Bir Diktatörün İktidar Yolu (1963) İsmet Paşa ile On Yıl (1965-69, 4 c.) Rus Geldi Aşka, Rusun Aşkı Başka (1966) Şeyh Sait ve İsyanı (1968) Avrupa Birşeyler Arıyor (1968) Dört Buhranlı Yıl (1969) Tek Partiden Çok Partiye (1971) Sağda ve Solda Vuruşanlar (1971) Türkiye Üzerinde 1945 Kabusu (1971) NATO 25 Yaşında, Tamam mı Devam mı? (1974) Metin Toker’in Not Defterinden (1981) Demokrasimizin İsmet Paşalı Yılları (1944-1973), (1990-93, 7 c.) “Orak ile Çekiç Arasında Kalanlar Tek Partiden Çok Partiye (1944-1950) (1990) DP’nin Altın Yılları (1950-1954) (1990) DP Yokuş Aşağı (1954-1957) (1991) Demokrasiden Darbeye (1957-1960) (1991) Yarı Silahlı Yarı Külahlı Bir Ara Rejim (1960-1961) (1991) İnönü’nün Son Başbakanlığı (1961-1965) (1992) İsmet Paşa’nın Son Yılları (1965-1973) (1993)


Tuncer Cücenoğlu kimdir?



(10 Nisan 1944, Çorum – 18 Temmuz 2019, İstanbul-TÜRKİYE)

Oyun yazarı

Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi mezunu.

Öğretim görevlisi, çevirmen ve köşe yazarı da olan Cücenoğlu, Türkiye Yazarlar Sendikası ve Uluslararası PEN Türkiye Merkezi üyeliği yapmıştır.

Tuncer Cücenoğlu toplam 27 oyun yazmış ve oyunları 32 dile çevrilmiştir.

4 tanesi yurtdışından olmak üzere (Hollanda, Ukrayna, Gürcistan, Yugoslavya) toplam 32 ödül kazanmıştır.

OYUNLARININ SAHNELENDİĞİ ÜLKELER

ABD, Avustralya, Almanya, Fransa, Belçika, İngiltere, Macaristan, Bulgaristan, Romanya, Yunanistan, Sırbistan, Makedonya, Polonya, Litvanya, Rusya Federasyonu (Hakas Cumhuriyeti, Tataristan, Başkordistan, Adige Cumhuriyeti, Dağıstan, Çeçenistan, Çuvaşistan), Ukrayna, Gürcistan, Azerbaycan, Özbekistan, Kazakistan, Tacikistan, Kırgızistan, İran, Pakistan, Hindistan, vb. ülkelerde yaygın olarak sahnelenmiş / sahnelenmektedir.

OYUNLARI

Kördövüşü, Öğretmen, Kadıncıklar, Çıkmaz Sokak, Dosya, Biga-1920, Kumarbazlar, Helikopter, Yıldırım Kemal, Matruşka, Ziyaretçi, Şapka, Boyacı, Neyzen Tevfik, Kızılırmak, Çığ, Tiyatrocular, Sabahattin Ali’nin Kim Öldürdü?, Yeşil Gece, Ah Bir Yoksul Olsam, Che Guevara, Mustafam Kemalim, Gece Kulübü, Kadın Sığınağı, Fosforlu Cevriye’nin Acıklı Hikayesi, Brutus Ya da Jul Sezar’ın Katli.

'Gazeteci Çocuk' Hayreddin Baş kimdir?



İSTANBUL -Küçükayasofya'daki Şehit Mehmet Paşa Sokağı'nda 1958 yılında, 9 yaşındayken elindeki gazeteleri gösterip "Yazıyor, yazıyor" diye bağırırken çekilen fotoğrafıyla ünlenen Hayreddin Baş'ın, 72 yaşında yaşamını yitirmesinin 2. yıldönümü bugün.

Hayreddin Baş, 1949 yılında İstanbul'da doğdu. Çocukluğunu geçirdiği Küçükayasofya'da 9 yaşındayken okul öncesi ve sonrası eline gazeteleri alıp "Yazıyor, yazıyor" diye bağırarak gazete satıyordu. 1958 yılında Hürriyet muhabiri Hilmi Şahenk, meşhur gazete satan çocuk fotoğrafını çekti. Fotoğraftaki çocuk Hayreddin Baş'tı. Baş, yıllar sonra Bahçelievler Kocasinan'a taşınarak yaşamını marangozlukla sürdürmeye başladı, evlendi ve bir çocuk sahibi oldu. Nisan ayında tedavi görmüştü Şeker hastası olan Baş, nisan ayında Çerkezköy'de yaşayan eşi ve oğlunun yanına gitti ve bir süre hastanede tedavi gördü, iyileştikten sonra ise Kocasinan'daki evine geri döndü. 6 Temmuz'da yaşamını yitiren Baş'ı tek başına yaşadığı evde yeğeni Murat Baş buldu. Ölümünün ardında ise o meşhur gazeteci çocuk fotoğrafı ile Galatasaray Lisesi, Boğaziçi Üniversitesi gibi birçok yere mobilya ürettiği marangoz atölyesi kaldı. 'Ben beni burnumdan tanırım' Muhtar Necmettin Ünalmış ise, "Son çıkan gazete, o da 'yazıyor' diye başlardı. Hayrettin Amca okuldan sonra baya gazete satmış. Eski İstanbul orası, o insanlarda hep Hayrettin amcadan gazete alırmış. Akrabaları inanmadı 'bu o değil' diye ama dedi ki 'ben beni burnumdan tanırım', o burun hala mevcuttu. 30 yıldan fazladır dostluğumuz vardı. Çok iyi bir sanatkardı. Galatasaray Lisesi'nin iç dekorlarını yapmış, oranın müdür yardımcısıyla da ilkokulu beraber okumuşlar. Yıllar sonra da orada karşılaşmışlar ve ondan sonra da lisenin bütün işlerini Hayrettin Amca'ya verirdi. Hayrettin Amcamız ağaçtan anlardı, insandan anlardı, sözden anlardı, bir de metreyle ölçü almazdı, gözle ve gönülle ölçü alırdı" dedi. 18 Temmuz 2021'de aramızdan ayrıldı.




69 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page