top of page
  • Yazarın fotoğrafıHaberciGazete

Mümtaz Soysal, Sadi Irmak, Fahri Erdinç, Aydın Hatipoğlu, Ziya Ramoğlu



Bugün 11 Kasım. Devlet adamı, başbakan, tıp profesörü Sadi Irmak'ın 33, Yazar Fahri Erdinç'in idealleri uğruna gurbet ellerde ölümünün 37. yıldönümü. Ayrıca karikatürist Ziya Ramoğlu'nun 16 ve şair-yazar Aydın Hatipoğlu'nun 13 yıl önce ayrıldı aramızdan. Anayasa Profösörü Mümtaz Soysal'ı da 4 yıl önce yitirdik.

BRT Yayın Grubu olarak tüm bu değerlerimizi saygıyla, sevgiyle anıyoruz.

Prof. Dr. Sadi Irmak kimdir?



Devlet adamı, başbakan, bilim adamı, tıp profesörü, yazar (D. 15 Mayıs1904, Seydişehir / Konya – Ö. 11 Kasım 1990, İstanbul). Tam adı Mahmut Sadi Irmak olup, Prof. Dr. Yakut Irmak Özden ile eski milletvekillerinden Sabri Irmak’ın babalarıdır. Rüştiye (ortaokul)’yi ve Konya Sultanisi (Lisesi)’ni birincilikle bitirdikten sonra biyoloji öğretmeni oldu. Öğretmenlik yaptığı yıllarda bir süre İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde okudu. 1930’da Berlin Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdi. Hagen ve Düsseldorf hastanelerinde asistan olarak çalıştı. 1931 yılında Türkiye’ye döndüğünde Ankara Hükümet Ta­bipliği ve Gazi Terbiye Enstitüsü biyoloji öğretmenliği görevle­rinde bulundu. 1933’te İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinde fizyoloji doçenti, 1940’ta profesör oldu.

1943’te CHP listesinden Konya Milletvekili seçilerek parlamentoya girdi. Aynı yıl Hal­kevleri Yüksek Danışma Kurulu Başkanlığına, ardından CHP Diyar­bakır Bölge Müfettişliğine getirildi. 1943’te Konya’dan milletvekili seçildi. 1945’te ilk çalışma bakanı olarak görev yaptı. 1950’de siyasi hayattan ayrılarak bir süre Münih Üniversitesinde çalıştı.

1953’te İstanbul Tıp Fakültesinde fizyoloji kürsüsü başkanı, 1956’da ordinaryüs profesör oldu. Politikadan uzun yıllar uzak kaldıktan sonra, 8 Haziran 1974’te Cumhur­başkanı Fahri Korutürk tarafından Kontenjan Senatörü seçilerek yeniden parlamentoya girdi. Ayrıca 1981-83 yılları arasında Danışma Meclisi Konya üyeliği yaptı.

CHP Lideri Bülent Ecevit’in başbakanlığında 1974 yılında, Necmettin Erbakan’ın liderliğindeki Milli Selamet Partisi (MSP) ile kurduğu koalisyon hükümetinin sona ermesiyle, Sadi Irmak başkanlığında bir hükümetin kurulması formülü ortaya çıktı. Cumhurbaşkanı Korutürk’ün bu doğrultudaki çalışmaları sonucu, Necmettin Erbakan dışındaki liderlerin oluru alınarak, 17 Ka­sım 1974 tarihinde Prof. Sadi Irmak başbakanlığında, bir “teknok­ratlar” hükümeti kuruldu ise de Sadi Irmak Hükümeti, Meclisteki ilk oylamada gü­vensizlik oyu alınca hükümet krizi devam etti. Kurduğu hükümet güvenoyu alamamasına rağmen dört buçuk ay bu görevde kaldı.

Milletvekillerinin büyük çoğunluğu destek vermediğinden uzun ömürlü olamayan Sadi Irmak hükümeti, kısa bir süre sonra yerini Süleyman Demirel başbakanlığında 31 Mart 1975’te kurulan ilk “Milliyetçi Cephe Hükümeti”ne bıraktı.

Sadi Irmak, 12 Eylül (1980) askeri darbesinden sonra, 15 Ekim 1981’de kurulan Danışma Meclisi’ne Konya temsilcisi olarak atandı ve 27 Ekim’de bu meclisin başkanlığına seçildi. Irmak’ın bu görevi 4 Aralık 1983’e kadar devam etti.

Prof. Dr. Sadi Irmak, 11 Kasım 1990 tarihinde İstanbul’da öldü ve Aşiyan Mezarlığı’nda toprağa verildi. Almanca, Fransızca ve Arapça bilen Irmak ulusal ve uluslararası önemli tıp derneklerine üyeydi. Çeşitli konularda özgün eserleri ve çevirileri vardır. Mevlâna ve Yunus Emre hakkında da çalışmalar yapmıştır. 1945 Goethe Madalyası sahibidir. Türkiye Gazeteciler Odası üyesiydi.

ESERLERİ:

Leonardo da Vinci (1943), Kendimize Doğru Memleketimizin Bazı Meseleleri (1943), İslâm Tarihi (2 cilt, 1965), Devrim Tarihi (1967), Atatürk Devrimleri Tarihi (Cumhuriyetin 50. Yılına Armağan, 1973), Cumhuriyet’in 50. Yılında İstanbul Üniversitesi (1973), Atatürk ve Çevresi (Türkiye Cumhuriyetinin 50. Yılı Dolayısıyla, 1974), Atatürk Devrimlerinin Karakteri (Türkiye Cumhuriyetinin 50. Yılı Dolayısıyla, 1974), Dünya Nereye Gidiyor: Liderlerle Görüşmeler (1976), Atatürk Devrimleri Tarihi (Atatürk’ün Doğumunun 100. Yılı Anısı, 1981), Atatürk Etki ve Yankıları (1981), Atatürk ve Türkiye’de Çağdaşlaşma Atılımları (1981), Atatürk Yaşamı ve Eseri (1981), Atatürk’ten Anılar (Atatürk’e 100. Yılda Ajans - Türk’ten Armağan, 1982), Alfabetik Sağlık Kılavuzu (1984), İlk Mücahitler- Millî Mücadele’de Atatürk’ün Çevresi (1986), Toplumumuzun Bunalımlarından Korunması ve Mutluluğu İçin Atatürk Yolu (1986), Kemal Atatürk Leben und W erk des Gründers Der Neuen Türkei und des Fahnentraegers des Antiimperialismus (1989), Zerdüşt Böyle Dedi (F. Nietsche’den çev, tsz).


Fahri Erdinç kimdir?



1917'de (1 Ocak) Akhisar'da doğdu. Babası, Ankara kökenli Çandıroğulları ailesinden, öğretmen Halil Yaşar'dı. Annesi, Erdinç'i dünyaya getirdikten bir yıl sonra veremden öldü. 1930'da Balıkesir Öğretmen Okuluna girdi. 1936-37 ders yılında Afyon'un Sandıklı ilçesinin Ürküt köyünde öğretmenliğe başladı. 1938-39 ders yılında baba mesleğini bırakarak, sınavını kazandığı Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü'nde öğrenci oldu. Bu bölümde öğretim üyesi olan Sabahattin Ali ile tanıştı. Aynı yıl yazmaya başladığı ilk öykülerinde, onun öğütlerinden çok yararlandı.

1946'da devlet radyosuna geçti. Temsil kolunda üç yıl çalıştı. Bu arada Şen Olasın Halep Şehri (İstanbul-1945) adlı şiir kitabından sonra Ankara'da "Seçilmiş Hikâyeler Dergisi" (1948, sayı 8) onun öyküleriyle özel sayı çıkardı.

Erdinç, 1947'de kendisini devlet başkanına dille hakaret etmiş durumuna düşüren bir çatışma yüzünden tutuklandı ve aklanmayla sonuçlanan yargılaması boyunca (birkaç ay) cezaevinde kaldı.

Cezaevinden çıktıktan sonra da Erdinç dirlik bulamadı. Uyumsuz bir aile yaşamı da bunalımını arttırıyordu. Bu bunaltılar içinde bocalarken, 1948'de çok sevdiği Sabahattin Ali'nin Bulgaristan sınırında öldürülmesi Erdinç'i büyük acılara boğdu. Bu acı olay bir yandan da onu esinledi. Kısa bir süre sonra, 1949 Eylül'ünde, Erdinç, iki arkadaşıyla (Ziya Yamaç ve Tuğrul Deliorman) birlikte, gizlice Bulgaristan'a geçti.

Bulgaristan'da Erdinç ve arkadaşlarına politik göçmen olarak sığınma hakkı verildi (1949 Ekim). Böylece, onun, yurt dışında ölümüne kadar sürecek olan göçmenlik dönemi başladı.

Türkçe popüler-politik yayımlar redaktörü olarak BKP Yayınevi'nde (1953-58) görev aldı.

1957'de illegal Türkiye Komünist Partisi'nde aktif çalışma yürüttü (1958-1969)

Yurt dışına çıkışından 1969'a kadar, yapıtları kendi ülkesinde okura ulaşamadı. 1970'li yıllarda Türkiye'deki dergilerin şiir ve öykülerine yer vermesiyle yeniden okur önüne çıktı. Bu yıllardan ölümüne değin kimi yapıtları kitap olarak da yayınlanma fırsatı buldu. Ama bu girişimler süreklilik göstermediği gibi, son yirmi yılda yine kesintiye uğradı. Fahri Erdinç, 1986'da (11 Kasım) Sofya'da öldü.

Başlıca yapıtları: Şen Olasın Halep Şehri (şiir, 1945), İşte Böyle (şiir, 1956), Akrepler (öykü, 1952), Âsi (öykü, 1955), Memleketimi Anlatıyorum (öykü, 1960), Diriler Mezarlığı(öykü, 1964), Canlı Barikat (öykü, 1973), Alinin Biri (roman, 1958), Acı Lokma (roman, 1961), Kore Nire (roman, 1966), Kardeş Evi (roman, 1979), Göç (piyes, 1952), Türkiye'de Çocuklar (inceleme, 1951), Kalkın Nâzım'a Gidelim (anı, 1987).


Ziya Ramoğlu kimdir?



1932 Yılında Trabzon’un Of ilçesinde doğdu. Sanatçının Akademik kariyeri 1950’li yıllarda İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’ndeki derslere sınavla konuk öğrenci olarak katılmasıyla başlar. İlk karikatürü 1956 yılında Dolmuş dergisinde ve desenleri Varlık dergisinde yayımlandı. Aynı yıllarda Mizah dünyasına ilk adımını Trabzon’da açtığı “Karikatür Denemeleri” adlı sergiyle attı. Paris’deki “Ecole ABC de Desin” adlı sanat okulundan 1959 yılında almış olduğu burs ile kariyerinde yeni bir dönem başladı. Okul aracılığı ile Fransız basınında çalışmak üzere Paris’e davet edilmiş ancak DP Trabzon Milletvekili olan ağabeyi Salih Zeki Ramoğlu’nun 27 Mayıs’ta Askeri darbe hükümetince tutuklanması sonucunda aileye yurtdışına çıkma yasağı kondu. Bu nedenle Fransa’dan gelen çalışma önerisini değerlendiremedi. Sanatçının profesyonel kimliği “Karikatür Denemeleri” adlı ilk sergisini Trabzon’da açarak ve zamanın en popüler dergisi olan Hayat ile 1960’lı yıllarda yaptığı çalışmalarla başladı. Türk Basın Kulübü’nün 1971’de Ankara gemisiyle düzenlediği ve Avrupa’nın Akdeniz limanlarını kapsayan turunda ‘”Yüzen Sergi'”yi sanatseverlerle buluşturdu. ABD’deki karikatür ajansı ‘”Rothco Cartoons Inc” ile yaptığı sözleşmeyle uluslararası kimlik kazandı. Karikatürleri New York Times, The Guardian, Times, Washington Post’ta yayımlandı. Bu çalışmalar 1980’li yıllarının sonuna kadar sürdü. Uluslar arası ödüller, yurt içi yurt dışı kişisel sergilerle devam eden sanat yaşamı 1975 Yılında türünün ilki olan Pembe mizah türünde “Parola Aşk” adlı karikatür kitabını çıkarmasıyla devam eder. Karikatürlerinde konuşma balonu yoktu. Onun çizgileri yazısızdı, yani evrensel bir dille üretilmişlerdi. En çok “barış” karikatürleri çizdi. 40 yılı aşkın bir süre profesyonel sanat yaşamını güzel sanatların Resim, fotoğraf, karikatür dallarında sürdürdü. Daha sonra başlayan sağlık sorunları nedeniyle çalışmalarına istemeyerek ara vermek zorunda kaldı. 11 Kasım 2007 tarihinde aramızdan ayrıldı.




Aydın Hatipoğlu kimdir?



İlk şiirleri 1958'de Şükran Kurdakul'un yönettiği Yelken dergisinde yayınlandı. Ataç, Varlık, Yeditepe dergilerinden sonra arkadaşlarıyla birlikte 1967-68 yıllarında yayınladığı Yeni Gerçek'te sürdürdü. 1971 Şubat'ında yayına başlayan Gelecek dergisinin kurucuları arasında yer aldı. Gelecek 6 sayı sonra 12 Mart'ın Sıkıyönetim komutanlığı emriyle kapatıldı. Daha sonra Yansıma, Yeni Adımlar, Karşı, Gerçek Sanat, Varlık vb. dergilerde yazdı. Türk Edebiyatçılar Birliği'nde (Genel Sekreter) , Türkiye Sanatçılar Birliği'nde (Kurucu ve Genel Sekreter) , Türkiye Yazarlar Sendikası'nda yönetim kurullarında görev aldı. Nazım Hikmet Vakfı, Emin Türk Eliçin Vakfı ve Türkiye Yazarlar Sendikası'nda yönetim kurulu üyeliği yaptı. Eserleri Çömçe Gelin (1966) Gebe (1968) Hoyrat (1973) Hazreti İbrahim (1975) Beynim Yüreğim (1978) Ben Size Konuk Gelende (1979) Son Değil (1983) Kuşçu (1983) Kendini Beğenmiş Kuğu (çocuk öyküleri) Köroğlu (1985) A.Kadir (Gülen Aktaş, Afşar Timuçin, Eray Canberk'le birlikte, anma kitabı) (1989) Yusuf Atılgan'a Armağan (Turan Yüksel, Eray Canberk, Yusuf Çotuksöken, Sabri Koz'la birlikte, anma kitabı) (1992) Saç (1995) Yalnız Karanfil Sokağı (2003) Pembe Pamuk Şekeri (2003) Ödülleri Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü (2004) Hasan Tahsin Şiir Yarışması (1979) Yayıncılar Birliği Çocuk Ödülü


Prof. Dr. Mümtaz Soysal kimdir?


Mümtaz Soysal, 1929 yılında Zonguldak İli’nde doğdu. Galatasaray Lisesi’ni (1949), ardından Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni (SBF) (1953) bitirdi. Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü’nde asistan olarak görevliyken fark dersi sınavlarını vererek Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden de mezun oldu (1954). 1956’da SBF’de asistan olarak çalışmaya başladı; 1958’de siyasal bilimler alanında doktora çalışmasını tamamladı. SBF’de Anayasa Hukuku profesörü olarak uzun yıllar ders verdi. Temsilciler Meclisi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) temsilcisi (6 Ocak 1961 – 25 Ekim 1961) olarak Anayasa Komisyonu üyeliği yaptı. 1963’te SBF’de doçent, 1969’da profesör olan Soysal, 1971 yılında aynı fakültenin dekanlığına seçildi. 12 Mart Muhtırası’ndan sonra 18 Mart 1971’de dekanlığı esnasında, Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı’nca gözaltına alınıp tutuklandı. 1968’den beri okuttuğu Anayasa’ya Giriş ders kitabında komünizm propagandası yapmakla suçlandı, 6 yıl 8 ay ağır hapis, 2 ay 20 gün Kuşadası’nda emniyet gözetimi altında bulundurulmaya ve kamu haklarından ebediyen mahrumiyete mahkûm edildi. Toplam 14.5 ay Mamak Cezaevi’nde kaldı. Mamak Cezaevi’nde iken yazar Sevgi Soysal ile evlendi (Sevgi Soysal 1976 yılında ölmüştür). Hukukçuluğunun yanı sıra gazete yazılarıyla da tanınan Soysal Forum, Akis, Yön, Ortam gibi dergilerde, Yeni İstanbul, Cumhuriyet, Ulus, Barış, Milliyet ve Hürriyet gazetelerinde yazarlık yaptı. Milliyet gazetesinde 1974’te “Açı” başlığıyla yayımlamaya başladığı köşe yazılarını 1991-2001 yılları arasında Hürriyet’te, 2001’den beri de Cumhuriyet’te sürdürmektedir. 1962 yılında arkadaşlarıyla birlikte Sosyalist Kültür Derneği’ni kurdu. 1969-71’de Akdeniz Sosyal Bilim Araştırma Konseyi Başkanlığı, 1974-78 arasında Uluslararası Af Örgütü ikinci başkanlığı görevlerini yürüttü. 1979’da BM Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Uluslararası İnsan Hakları Öğretimi Ödülü’nü aldı. 1991 seçimlerinde Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP) listesinden Ankara’dan kontenjan adayı oldu ve TBMM’ye seçildi. TBMM’de Çekiç Güç, OHAL, demokratikleşme, Kıbrıs, özelleştirme gibi konularda hükümet politikalarını eleştiren Soysal, özellikle özelleştirme konusundaki yetki yasaları için Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvurularla koalisyon ortağı DYP’lilerin tepkisini çekti. Bu başvuruları sonucunda Anayasa Mahkemesi tarihinde ilk kez bir yürütmeyi durdurma kararı verdi. Anayasa Profesörü Soysal, SHP’nin hükümet ortaklığı içindeki pasif tutumuna sürekli tepki gösterdi, “vuruşarak çekilme” yaklaşımıyla Türk siyasi literatürürne geçti. Murat Karayalçın döneminde kısa bir süre için dışişleri bakanı olarak görev yaptı. Ancak bir süre sonra bakanlıktan istifa etti. 1995 yılındaki anayasa değişikliği çalışmaları esnasında özellikle DYP’li Coşkun Kırca ile tartışmalarıyla yine gündemde kaldı. Seçim yasasının Anayasa Mahkemesi’ne götürülmesinde başrolü oynadı. Sonrasında CHP’ten koptu, DSP saflarına geçti. 1995 genel seçimleri’nde DSP'den Zonguldak milletvekili seçildi. Daha sonra Bülent Ecevit ve Rahşan Ecevit'le anlaşmazlığa düşerek DSP'den ayrıldı (1998). 2002’de Bağımsız Cumhuriyet Partisi’ni kurdu ve parti genel başkanı oldu. Kıbrıs’taki toplumlararası görüşmelerde anayasa danışmanlığı görevini üstlenen uzun yıllar Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a danışmanlık yaptı. 11 Kasım 2019'da aramızdan ayrıldı.

47 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Komentar


bottom of page