top of page
Yazarın fotoğrafıHaberciGazete

Mehmet Akif Ersoy, Reha Yurdakul, Emin Üstün, Mustafa Kandıralı, Kemalettin Tuğcu



Bugün 27 Aralık. Ulusal marşımızın güftekârı, şair Mehmet Akif Ersoy'un, sinema oyuncusu Reha Yurdakul'un ve işinsanı Emin Üstün'ün aramızdan ayrıldığı günün yıldönümü bugün. Ünlü klarnet sanatçısı Mustafa Kandıralı da geçen yıl bugün ayrıldı aramızdan.

Bugün aynı zamanda, yazınımızda, özellikle çocuklara yönelik alanda 200'ü aşkın yapıtıyla iz bırakan Kemalettin Tuğcu'nun doğum günü. Yaşasaydı bugün 121 yaşında olacaktı.

BRT Yayın Grubu olarak bu değerlerimizi saygıyla, sevgiyle anıyoruz.

Mehmet Akif Ersoy kimdir?


Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy, başta İstiklal Marşı'mız olmak üzere geride birçok önemli eser bırakmış bir isim. 27 Aralık 1936 tarihinde hayata gözlerini yuman Mehmet Akif Ersoy günümüzde de en çok merak edilen isimlerden. Özellikle yeni nesil, Mehmet Akif Ersoy'un kim olduğuna dair araştırmalar yapıyor. İşte İstiklal Marşımızın yazarı Mehmet Akif Ersoy'un hayat hikayesi...

1873 yılında İstabul Fatih'in Sarıgüzel semtinde dünyaya gelen Mehmet Akif Ersoy'a babası Mehmet Tahir Efendi, ebced hesabıyla doğum tarihini belirten “Ragif” adını verdi (hicri 1290) ve vefatına kadar onu bu adla çağırdı. Ancak bu isim, yaygın olmadığı ve güç söylendiği için annesi ve yakın çevresi, daha bilinen bir ad olan “Akif”i kullandılar. Babası Fatih Medresesi müderrislerinden Mehmet Tahir Efendi, o dönemler Osmanlı Devleti'ne bağlı olan Arnavutluk'un İpek kasabasına bağlı Şuşise Köyü'nden İstanbul'a gelmiş, annesi Emine Cemile Hanım ise Buharalı Mehmet Efendi'nin kızı olarak Samsun'da doğmuştu. 1878 yılında, 4 yaşındayken Fatih'de Emir Buhari Mahalle Mektebi'ne başladı. Burada iki yıl eğitim gördükten sonra Fatih İbtidaisi'ne geçti. Aynı yıl babası ona Arapça dersleri vermeye başladı. Rüştiye’yi yani ortaokulu bitirdikten sonra dönemin gözde okullarından Mekteb-i Mülkiye (Siyasal Bilgiler Fakültesi)’nin âli kısmında bir müddet okudu ancak babasını kaybedince Halkalı’daki Baytar Mekteb-i Âli (Veterinerlik Fakültesi)’ne parasız yatılı olarak girdi ve bu okulu birincilikle bitirdi. 1893 yılında “Ziraat Nezâreti Umur-u Baytâriye Şubesi”nde (Ziraat Bakanlığı Veterinerlik İşleri) göreve başladı. “Umur-u Baytâriye Müdür Muavini”(Veterinerlik İşleri Müdür Yardımcısı) olarak sürdürdüğü görevinden 1913 yılında istifa etti. 1898'de 25 yaşında iken Tophane-i Amire veznedarı Mehmet Emin Bey'in kızı İsmet Hanım ile evlendi. Aynı yıllarda Maarif Dergisi'nde ve Resimli Gazete'de şiir yazıları ve Arapça, Farsça ve Fransızca'dan yaptığı çevirilen yayınlandı. Baytarlığa başladığı ilk yıllarda bile, mesleğinden çok, şairliği ile tanınan Mehmet Akif, öğretmenlik hayatına 1906’da Halkalı Baytar Mektebi’ne “kitâbet-i resmîye” (resmî yazışma usulü) dersi hocalığı ile başladı. 1908’den sonra ise Edebiyat Fakültesi ile Dârülhilâfe Medresesi’nde “Osmanlı Edebiyatı” hocalığında bulundu. Mehmet Akif, 1920’de Burdur milletvekili seçildi. 1921 yılında açılan milli marş yarışmasına, “para ödülü almamak” koşuluyla katılmayı kabul etti ve orduya ithaf ettiği şiiri, 12 Mart 1921 günü milli marş olarak kabul edildi. Ödül olarak verilen 500 lirayı Hilal-i Ahmer (Kızılay) bünyesinde, kadın ve çocuklara iş öğreten ve cepheye elbise diken Darü’l-Mesâi Vakfına (İş Evi) bağışladı. 1923 yılında Abbas Halim Paşa’nın daveti üzerine Mısır’a gitti. 1929 - 1936 yılları arasında Kahire’deki “Câmiü’l-Mısriyye” Üniversitesi’nde, Türkçe öğretmenliği yaptı. 17 Haziran 1936’da İstanbul’a dönmeye karar verdi. 27 Aralık 1936 tarihinde hayatını kaybetti ve Edirnekapı Mezarlığı’na defnedildi.

MEHMET AKİF ERSOY'UN ESERLERİ Şairin Safahat genel adı altında toplanan şiirlerini içeren yedi kitabının ilk yayım tarihleri şöyledir: Safahat (1911): 44 şiir, 3084 mısra. Süleymaniye Kürsüsünde (1912): Bir şiir, 1002 mısra. Hakkın Sesleri (1913): 10 şiir, 482 mısra. Fatih Kürsüsünde (1914): Bir şiir, 1692 mısra. Hatıralar (1917): 10 şiir, 1314 mısra. Asım (1924): Bir şiir, 2292 mısra. Gölgeler (1933): 41 şiir, 1374 mısra.

MEHMET AKİF ERSOY'UN EVİ Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy, İstiklâl Savaşımız sırasında T.B.M.M. Burdur Mebusu iken, kendisine büyük hayranlık duyan Tacettin Şeyhi tarafından selamlık bölümü kendisine tahsis edilen bu evde yaşamış ve İstiklâl Marşı'mızı bu evde yazmıştır. Bu ev 30 Ekim 1949 tarihinde Şehir Meclisi kararı ile Mehmet Akif Ersoy Evi adını almış ve müzeye dönüştürülmüş ise de bakımsız kalmış ve zamanla harabolmuştur. Hacettepe Üniversitesi Merkez Kampusu'nun kuruluşu sırasında, Rektör Prof. Dr. İhsan Doğramacı yapının eski durumuna sadık şekilde onarımını sağlamış ve yapı ziyarete açılmıştır. Yapının geçen yıllar içinde yıpranan kısımlarının yeniden onarılması için Üniversite Rektörlüğü'nün teşebbüsü ile 1982 yılında Kültür Bakanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Türkiye Diyanet Vakfı ve bazı özel şahısların katkıları ile bir fon oluşturulmuş ve binanın onarım ve döşemesi tamamalanarak 27 Aralık 1984 günü yapılan bir törenle yeniden ziyarete açılmıştır. Mehmet Akif Ersoy Evi, yüksek avlu duvarları ile çevrili olup bahçesine küçük avlu kapısından girilmektedir. Bahçenin ortasında yer alan bina iki katlı ahşap bir Ankara evidir. Üst kata çıkan tahta trabzanlı merdiven boyunca Ersoy'a ait fotoğraflar bulunmaktadır. Üst katta dinlenme ve toplantı odası yer almıştır. Evin en gösterişli alanı olan toplantı odasının tavanı, ortada kalem işleriyle süslü altıgen bir göbek bulunan yöresel Ankara tavanıdır. Mehmet Akif Ersoy'a ait cep saati, gözlük, tesbih, tüfek ve büyük şairin yüzünün kalıbı müzede teşhir edilen manevi değeri yüksek eserlerdir. Cumartesi-Pazar ve resmi tatiller dışında hergün saat: 10.00-12.00, 14.00-16.00 arasında ziyarete açıktır.

Şükrü Saraçoğlu kimdir?

Mehmet Şükrü Saracoğlu (1887, Ödemiş – 27 Aralık 1953, İstanbul), eski milletvekili ve başbakan. İlk ve orta okulu Ödemiş’te okuduktan sonra İzmir idadisi’ne girdi. İzmir idadisini birincilikle bitirerek, Mekteb-i Mülkiye’ye geçti. 1909 yılında Mekteb-i Mülkiye’ yi bitirerek İzmir Valiliği Maiyet Memurluğu’na atandı. İzmir Sultanisi’nde matematik-öğretmenliği yapan Saraçoğlu, 1911 yılında İttihat ve Terakki Ticaret Mekteb-i Müdürlüğü görevine getirildi. 1914 yılının Ocak ayında bir devlet bursu kazanan Saraçoğlu, Belçika’ya öğrenime gitti. Kısa bir süre sonra I. Dünya Savaşı patlayınca hemen İzmir’e döndü. 1915 Mayıs’ında tekrar Cenevre Siyasi İlimler Akademisi’nde okumak için İsviçre’ye giderek burada dört yıl kaldı ve bu fakülteyi çok iyi bir dereceyle bitirdi. Mondros Mütarekesi’nden sonra Cenevre’de Türk Talebe Cemiyeti’ni kurarak bu cemiyet adına Fransızca bir derginin yayınlanmasını üstlendi. Türk Talebe Cemiyeti’nin başkanı olarak Avrupa kamuoyunda Mondros şartlarının olumsuzluğuna tepki yaratmak için uğraşlar vererek Osmanlı Devleti’nin haklarını savundu. O günlerde İzmir işgal edilince Türkiye’ye gideceğini öğrendiği bir İtalyan gemisine kaçak binip yurda döndü. Ulusal Kurtuluş Hareketi’ne katıldı. Kuşadası, Nazilli ve Aydın yörelerinde kurulan Kuva-yi Milliye hareketlerinin örgütlenmesinde çalıştı. Osmanlı Meclisi Mebusanı’na İzmir milletvekili olarak seçildiyse de, Saraçoğlu bu göreve katılmadı. Saraçoğlu, 1923’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne İzmir Mebusu olarak girdi. Fethi Okyar hükümetinde Milli Eğitim Bakanlığı yapan Saraçoğlu, 1926’da Yunanlılarla kurulan Mübadele Komisyonu’na başkanlık etti. Başbakanlığına kadar kurulan bütün hükümetlerde görev aldı. Bu hükümetlerde Maliye, Adliye ve Hariciye vekilliklerinde bulundu. Varlık Vergisinin uygulanmasında öncülük etti. Saraçoğlu’nun 1932 yılında Paris’te Osmanlı borçlarının ödeme koşullarının saptanması görüşlerini Türkiye adına yürüttü. 1933’de bir antlaşma imzaladı. Saraçoğlu’nun imzaladığı bu anlaşma ile genç Türkiye Cumhuriyeti’nin maliyesi soluk aldı. Genç Cumhuriyet’in devlet organlarının kurumlaşmasında da emeği geçen Saraçoğlu, bakanlıkları sırasında avukatlık, hakimlik İcra İflas Kanunlarını hazırlamış ve çıkartmış iş esasına dayalı cezaevlerinin oluşmasını ve ilk örnek olarak İmralı’nın kuruluşunu sağlamıştır. Barem ve Emeklilik kanunları da Saraçoğlu’nun zamanında oluşturulmuştur. Fethi Okyar kabinesinde Maarif Vekili, İnönü’nün 3 ve 4. hükümetlerinde Adliye Vekili, ve 12’nci Refik Saydam hükümetinde Hariciye Vekili olan Mehmet Şükrü Saracoğlu, 1942 yılında Refik Saydam’ın ölümü üzerine İnönü tarafından 9 Temmuz 1942 günü başkanlığa atanarak hükumeti kurmakla görevlendirildi. 5 Ağustos 1942'de hükümet programını okurken "Biz Türk'üz, Türkçüyüz ve daima Türkçü kalacağız. Bizim için Türkçülük bir kan meselesi olduğu kadar bir vicdan ve kültür meselesidir. Biz azalan veya azaltan Türkçü değil, çoğalan ve çoğaltan Türkçüyüz. Ve her vakit bu istikamette çalışacağız." demişti. Refik Saydam’ın ölümü sonrasında 1942 yılında Başbakan olan Saraçoğlu, bu döneminde de Cumhuriyet döneminin bütünsellik taşıyan seçim yasasını iki dereceli olarak hazırladı ve çıkarttı. "Açık oy-gizli sayım" esaslarına göre hazırlanan bu kanuna göre her seçmenin hangi partiye oy verdiği herkes tarafından görülebilecek, fakat oy sayımı gizli yapılacaktı. Bu usule göre yapılan 1946 seçimlerini CHP kazandı. DP kurulduktan hemen sonra yapılan bu "erken seçim"de DP sadece 16 ilde seçime girebilmişti. Nazi Almanyası'nın savaş yıllarındaki Ankara elçisi Von Papen ve onunla yakın ilişkide olan Türk hükümetinde yetkili ekipteydi. Refik Saydam, Şükrü Saracoğlu ve Numan Menemencioğlu'nun da dahil olduğu bu ekip Nazi Almanyasını desteklemekte, Almanya ile dış ticareti Alman para birimi "Reichsmark" ile yapmakta, TC banknotlarını Almanya'da bastırmakta, Almanya'ya paslanmaz çeliğin hammaddesi olan krom sevkiyatı yapmakta ve Sovyetler Birliği'nin işgal ettiği Kırım ve Kafkasyadaki Türk topraklarında askeri harekat yapmakta olan Nazi Ordusunu cephede takip etmek için komutanlar yollamaktaydı. İkinci Dünya Savaşı'nın "Milli Şef"likle idare edilen Almanya ve İtalya tarafından kaybedilmesi ve Sovyetler Birliği'nin Türkiye'den Kars, Ardahan, Artvin ve Sarıkamış'ı istemesinden sonra 1946'da Saraçoğlu istifa ederek Başbakanlığı Recep Peker’e devretti. 1 Kasım[1948 ve 22 Mayıs 1950 yılları arasında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı yaptı. 1950 genel seçimlerinde yeterli oy alamayan Saraçoğlu TBMM'ye seçilemeyince siyaseti bıraktı. 27 Aralık 1953'te İstanbul'da öldü. Mezarı Zincirlikuyu Mezarlığı'ndadır. Şükrü Saracoğlu ayrıca 16 yıl boyunca Fenerbahçe Spor Kulübü'nün başkanlığını yapmıştır. 22 Temmuz 1998 yılında alınan kararla Fenerbahçe Stadı'nın adı Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumu olarak değiştirilmiştir.

Reha Yurdakul kimdir?



1 Nisan 1926'da Burhaniye'de doğdu. İstanbul Pertevniyal Lisesi'nden mezun oldu. Sinemaya 1949'da "KANATLARDAN TÜRBE" filminde rol alarak girdi. Bir süre baş rolde oynadı.Daha sonra karakter rolleri oyunculuğuna geçerek, çok s ayıda filmde rol aldı. Oyunculuğunun yanı sıra yapımcılık, senaryo yazarlığı, prodüksiyon amirliği yaptı. Bolu'da film çekiminde fenalaşarak 27 aralık 1988'de hayatını kaybetti.

Kendi anlatımıyla Reha Yurdakul (Artist, 1961)

"1926’da Burhaniye’de doğdum ve orada büyüdüm. On altı yaşımda iken İstanbul’a geldim. Pertevniyal Lisesi’nde okurken bir vesile ile tanıştırıldığım Omay Film sahibi Ömer Aykut beni çağırdı ve Kanatlardan Türbe isimli bi r hava filminde başrolü oynattı."

Reha Yurdakul’u okurlarımız herhalde tanırlar. Bazan kocaman sakalı iri bıyıkları, gayet geniş omuzları ve uzun boyuyla onu bir defa gördükten sonra unutmak elden gelmez. Sinemamızın en tipik simalarından birisidir o.

Ortağı bulunduğu Uğur Film şirketinin güzel koltuklarından birinin üzerine oturarak hayatını anlatmağa başladı.

– 1926 da Burhaniye’de doğdum ve orada büyüdüm. On altı yaşımda iken İstanbul’a geldim. Pertevniyal Lisesi’nde okurken bir vesile ile tanıştırıldığım Omay Film sahibi Ömer Aykut beni çağırdı ve “Kanatlardan Türbe” isimli bir hava filminde baş rolü oynattı. Ertesi sene Ateş Filmin Şafak Sökecek’inde, daha ertesi sene de Sonku Filmin Bozkurt Obası’nda baş roller oynadım. Henüz birkaç ay geçmişti ki kendim Pars Film diye bir film şirketi kurdum ve kendi hesabıma, Eşref Kolçak ve Muhterem Nur’un baş rollerini oynadıkları Yetim Yavrular isimli bir film yaptım. Bu filmde ben de ufak bir rol oynuyordum. Böylece bir müddet kendi hesabıma yaptığım filmlerde oynadım. Evvelki sene Lâle Filmin Kanlı Değirmeninde ve geçen senede And Filmin Hazreti Ömer’in Adaletinde oynadım. Aynı sene içerisinde Be-Ya Filmin Kırık Çanaklarında oynadım. Bunlara ilâveten isimlerini unuttuğum birhayli filmim var. Şimdi Ayhan Işık ve Fatma Girik’in baş rollerini oynadıkları Ölüm Peşimizde’nin ortak prodüksiyonunu yapıyorum.

– Şimdiye kadar kaç filmde oynadınız?

– Sayısını kati olarak bilmiyorum, on beş yirmi oldu herhalde.

– İstikbaldeki yapacaklarınıza ait bir düşündüğünüz varmı?

– Şimdilik istikbalde hem aktörlük ve hem de prodüktörlüğümü devam ettireceğimi zannediyorum.

Reha Yurdakul yeni filmi için yeniden sakallarını uzatıyordu. İçeriye filmlerden tanıdığı birkaç arkadaşı girmişti, onları karşıladı ve hepimize çay şöyledi.

– Ayhan Işık ile beraber dolaşmalarınız sosyetemizde bir hayli dedikodulara sebep oluyor, buna ne dersiniz? diye sordum.

– Ayhan benim en iyi arkadaşlarımdan birisidir. Daima beraber gezeriz, çapkınlık falan ettiğimiz yok.

Sonra misafirlerine doğru bakarak:

– Kadınlar Ayhan ile aramıza bir karakedi gibi giremezler, dedi.

Herhalde kadınlar bu iki yakışıklı genç hakkında birçok dedikodular çıkarmışlardı. Onlara bakarak yaptığı bu konuşma, aynı zamanda bir ihtar idi…

– Boş vakitlerinizden bahsedin, bize, dedim. Bir insan hem bekâr, hem de zenginse onun anlatacağı birçok güzel şey var demektir.

– Boş vakitlerimde artık yaşım ile mütenasip şeyleri yapıyorum. Siz eskiden görmeliydiniz beni. Artık en büyük zevkimi, bir arkadaşım veya ahbabımla beraber Boğaz’da dinlenmekle yapıyorum. Ayrıca bir de balık zevkim var. Ben bir balık hastasıyım. Stuvart marka bir motorum var, daima onunla balığa çıkarım. Motorumda her türlü şey bulunur, küçük bir radyom ve buzdolabım var. Sabahleyin erken kalkarım, oltalarımı aldıktan sonra açılırım. Yaz sabahları deniz çarşaf gibidir, bu sessiz sular üzerinde motorumun muntazam aralıklarla yaptığı gürültü insana bambaşka hisler verir. Hele bir de güneşin doğuşuna rastlamışsanız her şey tamam olur. O enginliklerde dolaşmak benim bütün sıkıntılarımıi kederimi giderir.

Her yazımı muntazaman Ada’da geçiririm. Bazı geceler de denize açıldığım olur. Ay ışığı altında dolaşmanın verdiği şevk ile karaya çıktığım zaman insanları klüplerde kumar oynarken görürüm. Eğer içlerinde tanıdığım varsa hemen gider çatarım. Onlar Ada’ya bu tabii güzelliklerden istifade etmek için değil de kumar oynamak için geliyorlar. Burunlarının dibindeki bu muhteşem güzelliğin farkında bile değiller. Onlara bunu farkettirebilmek için çok mücadele etmişimdir.

– Bekâr olduğunuza göre evlenmeyi düşündüğünüz bir talihli insan var mı? diye sordum.

– Evet, şimdilik çok iyi anlaştığım bir arkadaşım var, Allah sonumuzu hayır etsin.

– İsmini bize söylemiyecek misiniz?

– Hayır, çünkü bu daha tasavvur halinde. Kendisinin film dünyası ile bir ilgisi yok. Şimdilik o beni, ben de onu tetkik etmkele meşgulüz.

– Önümüzdeki günlerde yapmayı düşündüğümüz bir şey varmı?

– Yedi senedir işlerimi çok ihmal ettim. Bilhassa şu iki sene içerisinde işlerimi iyice düzenlemek istiyorum. Sonra da bir Avrupa seyahati. Bu hem bir seyahat, hem de oradaki film stüdyolarını tetkik gezisi olacak.

– Bu bir balayı olamaz mı?

– Olabilir… Bu günlerimiz devam ettikçe neden olmasın?

Bizim konuşmalarımızı dinliyen kadın misafirler onun çalışkanlığından bahsetmeğe başladılar. Bütün sözler döne dolana onun insanlğına ve şahsiyetine geldi. Reha Yurdakul muhitinde hakikaten çok sevilen bir insan. Büyük bir sanat zevkine de sahip.

Bize şimdiye kadar oynadığı filmlerden fotoğraflar gösterdi. Daima karakter roller oynuyordu. Zaten tipi de bunları icap ettiriyordu. O, kahramanlık rollerinin oyuncusuydu…



Emin Üstün kimdir?



Abdurrahman Emin Üstün, 8 Temmuz 1951 yılında Bolu ilinin Gerede ilçesi Demirciler mahallesinde doğdu. Lise öğrenimine 1966’da başladı. Kastamonu Erkek Sanat Enstitüsü’nde (Endüstri Meslek Lisesi) torna tesviye bölümünde okudu ve 1969 yılında bitirdi.

1969-1974 yılları arasında İstanbul Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi Galatasaray Mühendislik Yüksek Okulu (Yıldız Teknik Üniversitesi) Makine Mühendisliği bölümünü bitirdi.

1973 yılında lif ve pres imalatı yapan LİFSAN Hidrolik Sanayi Şirketini kurdu. 1987 yılında ise inşaat ve arsa işleri alanında faaliyet gösteren GENTAŞ’ı kurdu ve bu faaliyetleri ise günümüzde de devam etmektedir.

1991 yılında ise halen şu an faaliyetlerine aktif olarak devam eden ve elbirliği sistemine dayalı faizsiz bir sitem ile müşterileri otomobil sahibi yapan Eminotomotiv’i kurdu. Emin Üstün 2005 yılında otomobildeki Elbirliği Sistemini konuta uyarlayarak, vatandaşımıza faizsiz ev almasını sağlayan bir organizasyon olan Eminevim’i kurdu.

40 şubeyle başlayan sistem şu an ülke genelinde 60’tan fazla ilde toplam 103 şubeye ulaşmıştır. Kurduğu sistemle Türkiye’de 135 binin üzerinde kişi ev ve otomobil sahibi oldu.

Emin Üstün vefatına kadar Eminevim - Eminotomotiv, Eminotomotiv 2. El, Emin Gayrimenkul Geliştirme, Emin Tarım ve Hayvancılık, Emin Enerji, Emin Sigorta şirketlerini bünyesinde barındıran Emin Grup'un Kurucu Yönetim Kurulu Başkanlığı'nı yürüttü.

Emin Üstün, 27 Aralık 2019 yılında beraberindeki heyetle birlikte yeni yatırım görüşmeleri için gittiği Ukrayna'da hayatını kaybetti.

Girişimci iş insanı Emin Üstün, hayat felsefesini açısını şu sözlerle özetliyor:

"Hayatım boyunca üstesinden gelinemeyecek gibi görünen sorunlara çözüm aradım. Sorunların çözümünde birliğin ve beraberliğin gücüne hep inandım. Bu güç ile zor işlerin üstesinden gelinebileceğini gördüm. Dünyada ve ülkemizde gelir dağılımındaki adaletsizlikler her zaman yüreğimin burkulmasına sebep oldu. Ne yaparsam insanımıza fayda sağlayabileceğimi düşündüm. Her zaman sadece ülkemiz insanı için değil, tüm insanlık için nasıl faydalı olabilirim düşüncesi ile hareket ettim. İnsanlık için nasıl faydalı olabilirim düşüncesi grubumuzun ilkelerinde de yer aldı. Bu amaçla hem ticari projeler hem de sosyal sorumluluk projeleri geliştirdik. Elbirliği'ni kullanarak kötüyü iyiye, iyiyi daha iyiye çevirmeye çalıştık."

Mustafa Kandıralı kimdir?



(doğum adı: Mustafa Kadıoğlu; d. 1930, Kandıra, Kocaeli - ö. 27 Aralık 2020, Tuzla, İstanbul), 1960'lı senelerde ABD'de konser turu yapmış dünyaca ünlü klarnetçidir.

Yaşamı

1930 yılında Kocaeli'nin Kandıra ilçesinde doğdu. On üç yaşında Kandıra'daki evinden kaçıp yürüyerek İstanbul'a gelen Mustafa Kandıralı 50 yılı aşkın bir zaman dilimi içindeki sanat yaşamına onlarca plak, 20'den fazla kaset sığdırdı. Yaklaşık yirmi yıl boyunca TRT'deki programlarıyla neşeli bayram sabahlarının simgesi hâline geldi. Safiye Ayla, Müzeyyen Senar, Zeki Müren gibi değerli yorumculara eşlik etti. Yeteneği, çalışkanlığı, esprili mizacı, seyirciye ve çalışma arkadaşlarına olan saygısı ile müzik dünyasında bir ekol yarattı. Sadece Türkiye’de değil yurt dışında da bir klarnet ustası olduğunu ispat etti, hayranlar edindi. Louis Armstrong ile beraber çaldı. Dünyanın dört bir tarafında yapılan konserler ve resitallere katıldı. En iyi yetiştirdiği klarnet ustalarından birisi yeğeni Türkan Kandıralı'dır.

27 Aralık 2020 günü tedavi gördüğü Okan Üniversitesi Tıp Fakültesi hastanesinde yaşlılığa bağlı çoklu organ yetmezliği nedeniyle 90 yaşında hayatını kaybetti. Cenazesi, Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.


Doğum günü : Kemalettin Tuğcu kimdir?



Kemalettin Tuğcu (d. İstanbul, 27 Aralık 1902 - ö. İstanbul, 18 Ekim 1996)

Ayakları içe dönük olarak sakat doğdu. Babası kendisinden 16 ay büyük olan ağabeyi Nurettin'e ders verirken o da okuma yazmayı öğrendi. Sakatlığı yüzünden okula devam edemedi. Bir süre Galatasaray Lisesi'ne devam etse de ailesinin her şeyini kaybedip yoksul hale düşmesi yüzünden bunu da sürdüremedi. Yirmi yaşındayken bir ayağındaki sakatlık için ameliyat olduysa da sonucun olumlu olmaması bir yana, çok canı yandı ve ötekinin ameliyatından vazgeçti. Bu olumsuz durum da onu yalnızlığa itti.

Bir söyleşide şunları söyledi: "Yirmi altı yaşıma kadar münzevi bir hayat yaşadım. Ne mektebe gittim, ne de gençlik hayatı yaşadım. Yalnızlığın bana verdiği can sıkıntısıyla yazmaya başladım. On üç yaşımdan beri yalnız yazı yazdım, beni bu yazılar avuttu, yazdıklarımla yaşadım." Roman yazarlığı dışında Türkiye Yayımevi idare memurluğu, Ev-İş Kadın gazetesi sekreterliği, Doğan Kardeş Yayınları müdürlüğü, Hayat dergisi arşiv şefliği gibi işler yaptı. Yaşamını "Sırça Köşkün Masalcısı" adlı kitapta anlatan, yeğeni gazeteci yazar Nemika Tuğcu, şu yargıya varıyor: "Hiçbir kitabında cinayet yoktur Kemalettin Tuğcu'nun; tecavüz, işkence yoktur. Gaddar üvey babalar ve kötü ruhlu üvey anneler vardır; çocuklar dayak yer, evden kovulur, ama hikâyelerin sonlan iyi biter. Hak yerini bulur; çalışan, dürüst olan kazanır." (Can Yayınlan, 2004, s. 86).

Türk basınının en verimli yazarlarından biri oldu. Nemika Tuğcu'nun kitabında verdiği listeye göre kaleme aldığı 312 kitabı, 5 de çeviri kitabı bulunuyor. Onun kitaplarını okumamış ya da kitaplarından uyarlanan bir filmi izlememiş kişi yok gibi. Ayşecik (yön. M. Ün, 1960), Kolsuz Bebek (yön. M.H. Egeli, 1961), Yüz Karası (yön. Y. Atadeniz, 1964) filmleri ve Üvey Baba TV dizisi yapıldı. 1995 Tüyap Kitap Fuarı Çocuk Edebiyatı Ödülü 'nü kazandı.

Kemalettin Tuğcu Eserleri:

1.Adam ve Çocuk

2.Adını Değiştiren Çocuk

3.Aferin Yaşar

4.Ah Bu Çocuklar

5.Ahiretlik

6.Ahretlik

7.Altın Bilezik

8.Altının Rüyası

9.Ana Kucağı

10.Anaların Anası

11.Anasının Kızı

12.Anasının Kuzusu

13.Annelerin Çilesi

14.Annemin Hikayesi

15.Annesizler

16.Arabacının Kızı

17.Aradaki Demir Kapı

18.Arkadaşım Teoman

19.Arsadaki Demir Kapı

20.Ateş Böcekleri

21.Ayrılık Yılı

22.Ayşecik

23.Baba Evi

24.Babam ve Ben

25.Babamın Çilesi

26.Babamın Günahı

27.Babasının Oğlu

28.Babasızlar

29.Balıkçı Güzeli

30.Balıkçının Kızı

31.Bekçi Baba

32.Benim Annem

33.Benim Babam

34.Bir Çocuğun Öyküsü

35.Bir Dağ Masalı

36.Bir Evlatlığın Hatıra Defteri

37.Bir Garip Kızcağız

38.Bir Köpeğin Anıları

39.Bitişik Komşular

40.Bizim Kuşak

41.Bizim Mahallenin Çocukları

42.Boş Beşik

43.Bu Çocuk Kimin

44.Bu Toprağın Çocukları

45.Büyük Göç

46.Büyüklerin Günahı

47.Cambazın Kızı

48.Can Yoldaşları

49.Ceylan Kuzu

50.Çalınmış Çocuklar

51.Çiçekçi Amca

52.Çiçekçi Kız

53.Çiftlikteki Sürgünler

54.Çıkmaz Sokak

55.Çocuk Hırsızları

56.Çocuk İhtiyar

57.Çocuk Pazarı

58.Çocukların Adası

59.Çocukluk Arkadaşım

60.Çocuksuzlar

61.Dağdaki Yabancı

62.Deniz Çocuğu

63.Deniz Kızı

64.Devlet Kuşu

65.Dilenci Baba

66.Dişi Kuş

67.Doğduğum Ev

68.Doktor Anne

69.Düşkün Çocuk

70.Ekmek Parası

71.El Kapısı

72.Eski Bir Masal

73.Eskici Baba

74.Eskicinin Köpeği

75.Evlatlık

76.Garip

77.Garip Emine

78.Garip Kuşun Yuvası

79.Göçmen Kızı

80.Görmeyen Yavru

81.Gurbet Acıları

82.Gurbetteki Çocuk

83.Gülçin Abla

84.Güllü Bahçe

85.Güzel Bir Gün

86.Güzin Hala

87.Hacı Baba

88.Hayat Arkadaşı

89.Herkesten Uzak

90.Hırdavatçı Dede

91.Hırsızın Oğlu

92.Hissiz Adam

93.Huysuz adam

94.İçki Sanatı

95.İçler Acısı

96.İhtiyar Öğretmen

97.İhtiyarlar

98.İki Kardeş

99.İncili Terlik

100.İstanbul Sokakları

101.Kaçık

102.Kaçık Garip Bir Adam

103.Kara Annem

104.Karakaçan

105.Karanlıkta Bir Çocuk106.Kardeşim Tomris

107.Kartalın Yuvası

108.Kayıkçı Güzeli

109.Kayıp Aranıyor

110.Kimsesiz

111.Kimsesiz Adam

112.Kimsesiz Çocuklar

113.Kimsesizler

114.Kırk Ev Kedisi

115.Kız Arkadaşım

116.Kız Evlat

117.Kolsuz Bebek

118.Korkunç Yıllar

119.Koruköy'ün Yetimi

120.Köy Doktoru

121.Köyde Unutulanlar

122.Köydeki Arkadaşım

123.Köydeki Evimiz

124.Köydeki Kısmet

125.Köydeki Kız

126.Köyden Gelen Kız

127.Köyden İndim Şehire

128.Köye Gelen Yabancı

129.Köylü Çocuk

130.Köyünü Unutan Adam

131.Küçük Adamlar

132.Küçük Balıkçı

133.Küçük Besleme

134.Küçük Bey

135.Küçük Boyacı

136.Küçük Çalgıcı

137.Küçük Çırak

138.Küçük Erkek

139.Küçük Gazeteci

140.Küçük Göçmen

141.Küçük Hanım

142.Küçük İşportacı

143.Küçük Kambur

144.Küçük Kaptan

145.Küçük Sanatçı

146.Küçük Serseri

147.Küçük Sevgili

148.Küçük Sürgün

149.Küçük Şoför

150.Küskün Çocuklar

151.Mahallenin Sevgilisi

152.Mavi Gözlü Bebek

153.Maymunlar Adası

154.Mehmetçik

155.Mercan Kolye

156.Mine'nin Arkadaşları

157.Mirasyediler

158.Ninelerin Ninesi

159.Ormandaki İhtiyar

160.Oyuncakçı Dede

161.Öksüz Dilimi

162.Öksüz Murat

163.Öksüz Oğlan

164.Pasifikte Bir Türk Genci

165.Piyangocu Kız

166.Saadet Borcu

167.Sakat Çocuk

168.Satılan Çocuk

169.Serseri Çocuklar

170.Siyah Atlı Şövalye

171.Siyahlı Kadın

172.Sokak Köpeği

173.Sokaktan Gelen Çocuk

174.Son Çocuk

175.Soylu Çocuk

176.Sürgün

177.Süt Annem

178.Süt Kardeşler

179.Şehir Çocuğu

180.Şeytan Çocuk

181.Şımarıklar

182.Şoförün Kızı

183.Talihsiz Çocuk

184.Tanrı Misafiri

185.Taş Yürek

186.Tekinsiz Ada

187.Toprak Adamlar

188.Toprak Ana

189.Uçurum

190.Uğurlu Çocuk

191.Unutulan Çocuk

192.Unutulan Kadın

193.Üç Arkadaş

194.Üç Arkadaş ve İçler Acısı

195.Üvey Anne

196.Üvey Baba

197.Viran Bağ

198.Yalnız Çocuk

199.Yapraklar Dökülürken

200.Yavrucuk

201.Yeraltında Bir Şehir

202.Yetim Ali

203.Yetim Malı

204.Yetimler Güzeli

205.Yılanlı Bağ

206.Yolunu Şaşıran Adam

207.Yurt Özlemi

208.Yuvadan Uzak

209.Yuvaya Dönüş

210.Zavallı Büyük baba

211.Zavallı Çocuk



35 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page