Gizleri gün yüzüne çıkaran edebiyat türü: Röportaj
Aramızda Kalmasın
Korkut AKIN
Geniş sanat/edebiyat alanında, estetik -ortak paydada- kendini isimlerle ortaya çıkarır. Bu da demektir ki, röportajlar belirleyicidir; tabii, iyi sorularla.
Belli başlı röportaj örnekleri sorulduğunda, ilk akla gelenlerden biri Yaşar Kemal’dir, kendini gizleyerek kaçakçılarla, hem de hiç not tutmadan, sadece belleğine yazarak yaptığı röportajlar unutulur mu? Kolay gibi görünen, ama arkasında, gerçekten geniş bir ön hazırlık gerektiren, sıkı bir araştırma va okumayla çalışma gerektiren bir daldır… Soruların gücü, niteliği ve kuşkusuz yerindeliğiyle edebi bir tür olarak kabul edilir röportajlar. Çok şey söyler okuyana, çok şey anlatır.
İyi sorulara iyi yanıtlar…
Celal Karaca, “Aramızda Kalmasın” (Bilgi Yayınevi, Mart 2024) adlı kitabındaki röportajlarını 2000-2010 yılları arasında yazar, çizer, şair, gazetecilerle yapmış. Kitapta yer alanlar, yaptıklarının küçük bir kısmı; “hem yeni hem yeri dar”, çünkü ülkenin, ekonominin, sosyal, siyasal, kültürel durumu belli. Umarız, diğer röportajlarını da aça(bili)r okurun önüne.
Celal Karaca, bugün, Osman Bozkurt kolaylaştırıcılığında, Kadıköy’deki Erkan Yücel Kültür Merkezi’nde hem kendini anlattı hem de röportajlarını…
Bafra’nın uzak bir köyünde dünyaya gelmiş Celal Karaca. İlkokula 11 yaşında başlamış, evinin de köyünün de ilk lise mezunu olunca, bir başka deyişle okumanın tadını alınca bırakmamış peşini. Havza’da Oğuz Öztürkmen’in çıkarttığı “Tersakan”ı bulmuş. Okuyan insan muhalif olur, adı bile muhalif gazeteye yazar besbelli. (Bu arada, Tersakan, çayın adı, denize doğru değil de dağlara doğur aktığı için, halkın tanımı… Her ne kadar birçok yerde “ters akan” olsa da Samsun’un “tersakan”ının ayrı, çünkü Celal Karaca’ya el vermiş. İstanbul’a gelince, Yılmaz Elmas tutmuş elini Celal’in. Çalışkanlığı, kararlılığı, inancıyla belli bir yere gelmiş. Emekli olduktan sonra Bafra’ya dönmüş ya, durmuş mu sanıyorsunuz? Hayır! Bu kez “Edebiyat Nöbeti” adlı bir dergiyi çıkarmaya soyunmuş. Tam 10 yıldır hayatımızda yer alan Edebiyat Nöbeti, sadece bir taşra dergisi olarak görülemez, taşradan edebiyatın merkezi metropol(ler)e ulaşan, içeriği ve yazarlarıyla tarihteki konumunu kanıtlamış bir dergi.
Celal Karaca, “Aramızda Kalmasın” -ama gerçekten aramızda kalmasın, muhakkak okuyun, incelikli sorularıyla muhatabını açan, edebiyat dünyasının gizli hazinelerini okura sunan bir kitap- ile kent kent, ilçe ilçe, fuar fuar gezerek kitabını okurla buluşturuyor. Cumartesi günü Kadıköy’de, öğretmeni de gelmişti, keyifli bir sohbetle dinleyicilerinin ilgi odağı oldu.
“Aramızda Kalmasın”da 44 röportaj var, yazarından karikatüristine, şairinden öğretmenine, ressamından sinemacısına… Çoğu Samsunlu (Öztürkmen, Samsunlu sanatçılarla röportaj yapmasını istemiş), ama diğerleri de Attila İlhan, Vedat Türkali, Rasih Nuri İleri, Vedat Günyol’un yanı sıra hepimizin tanıdığı, benimsediği sevdiği isimlerle konuşmuş.
Anlatırken, en büyük özelliğinin, yüz yüze röportaj yapmak olduğunu, böylelikle konuşmanın içinden soru çıkarabildiğini, kontra sorularla konuşanı daha da açtığını söyledi. Sahi, şimdi, acaba kaç röportajcı yüz yüze konuşuyor muhatabıyla? Bir mail atıp da hazırlanmış soruların yanıtları ne kadar akıcı, okuru ne kadar taşıyor, sormak gerekir. Röportajı teybe kaydettiğini, çözümledikten sonra anlaşıl(a)mayan sözcükleri sorduğunu, böylelikle -belki de bambaşka içerikli- ekleme, çıkartmalar yaptığını söyledi. Şaşırma sırası izleyicilerdeydi… Belki birçoğuyla röportaj yapılmıştı, ama bu kadar incelikli, bu kadar dersine çalışmış birileri tarafından yapılmamıştı…
Neler konuşuldu?
Bir kısım yazarların röportajlarını kopyalı yaptırdığı (besbelli teyp kullanımı yokken), daha sorular sorulmadan hazırlanan metni verdiği (herkes soruyor, sen de soracaksın muhakkak diye), basın kartı olmadığı için röportaj yapmaya yanaşmadığı… daha neler, neler.
Asıl bilinmesi gerekeni söyleyeyim… Celal Karaca, bir dergi arşivcisi. Türkiye’de çıkmış bütün yerel ya da genel fark etmez, kültür sanat dergilerini topluyor. Önemli bir birikimi var bu konuda. Şimdi sıkı durun! Bir “Dergiler Sözlüğü” hazırlıyor. Künyesiyle, yazarlarıyla, periyoduyla, kaç yıl (ya da kaç sayı) çıktığıyla kültür sanat dergilerini tanıyacağız, Celal Karaca sayesinde. Bizlere de bir görev düşüyor tabii ki: Eski yıllarda çıkmış, elinizde kalmış ve/veya bildiğiniz birilerinde (aslına bakılırsa atılmaya kıyılamamış ama bir türlü de elden geçirilememiş) dergi varsa bu Sözlük’te yer almasını sağlamalıyız.
Aramızda Kalmasın
Celal Karaca ,
Röportajlar
Bilgi Yayınevi, Mart 2024, 326 s.
Comments