top of page
  • Yazarın fotoğrafıHaberciGazete

'Kadın Gazeteciler' Ataşehir'de sorunlarını anlattı






İSTANBUL/ATAŞEHİR-(BRTAJANS) - Demokrasinin yasama (Meclis), yürütme (hükümet) ve yargı (hukuk) güçlerinden sonra dördüncü güç sayılan basının, - özellikle kadın gazetecilerin açısından- sorunları bugün Ataşehir'de düzenlenen panelde tartışıldı. Panelistler, son yıllarda gittikçe artan engellemelere, baskılara, yıldırma politikalarına ve yandaş yaratma uygulamalarına karşın basının kalkın sesi, sözcüsü olma özgörevini yerine getirme savaşımını sürdüreceği, kadın-erkek ayrımı olmadan bütün basın çalışanlarının siyasal, toplumsal ve finansal baskılara boyun eğmeden demokratik görevini yerine getireceği vurgulamaları yaptı. Panele katılarak görüşlerini açıklama olanağı verilen siyasiler de, basının sorunlarını bildiklerini, özellikle toplumda kadının yerinin eşit olması gerektiğini, kadın gazetecilerin sorunlarının bütün gazeteciler için söz konusu olduğunun bilinciyle "ellerinden gelen ilgiyi" göstereceklerini dile getirdiler.


Başkanlığını Gazeteci Hüzün Yücel'in yaptığı Uluslararası Ekolojik Kadın Köyü Derneği'nin etkinlik dizisi Geçmişten Günümüze Anadolu'da Kadın İzleri Sempozyumu kapsamında İçerenköy Neşet Ertaş Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen "Sahada Çalışan Kadın Gazeteciler" konulu panelin öncesinde ressam Mevhan Yurdatap (Frida Vinci)'ın "Fantastik Yüzler" temalı resim sergisinin açılışı yapıldı. Açılış kurdelesini AK Parti Ataşehir Belediye Başkan adayı Mustafa Naim Yağcı, sanatçı ve konuklarla birlikte yaptı.

Sanatçı Mevhan Yurdatap (Frida Vinci) sergisi hakkında bilgi verirken şöyle dedi:

"Tablolarımda rengarenk bakışlar, duygular, hepsinde hepiniz varsınız. Çünkü herkesten esinleniyorum herkesin bakışlarından herkesin duygularından etkileniyorum. Ana fikri bu Korkular, endişeler. İnsan olarak en başta kadın olarak birçok duyguyu yaşayarak da bitirdiğim için birçok Duygu da var bu tablolarda. Bittiğinde yapmaktan keyif almadığım tek bir çalışma var: iki parça, dayak yemiş, dayak yemekten gözü morarmış, şaftı kaymış kadın.





Kısacası çok özür diliyorum Sessiz Çığlık adı, şiddet de olabilir, adı bile kötü şiddettin. Onu keyifli çalışmadım, istemeyerek yaptım, bir parçasını sergilemiştim, bugün ilk defa ikisini yan yana sergilemek kısmet oldu."


Atatürk ve şehitler için saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan panele, gazetecilerin yanı sıra, basın çalışanları ile Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'ndan Av. Rukiye Leyla Süren, Uluslararası Ekolojik Kadın Köyü Derneği Başkanı, Gazeteci Hüzün Yücel, Av. Vergül Türk Tan ve sanatçı Mevhan Yurdatap (Frida Vinci) konuşmacı olarak katıldı.

Yasemin Çağlayan'ın sunduğu etkinlikte, seçim çalışmaları nedeniyle paneli izleyemeyeceğini dile getiren AK Parti Belediye Başkan adayı Av. Mustafa Naim Yağcı'ya söz verildi. Yağcı özetle şöyle dedi:




" Yaratılanı severim yaradan'dan ötürü diyor ya Yunus. Evet hakikaten doğuştan Bütün canlılar Aslında eşittir. Bu eşitliği bozanlar vardır. O yüzden biz temele dönersek ayrımının olmadığını zaten görürüz. O yüzden bizim değerlerimizde, bizim kültürümüzde, bizim inancımızda kadınlar hakikaten çok farklı bir noktadadır. açıkçası yani Peygamberimizin ifadesiyle ana olarak kadın dendiğinde Cennet anaların ayağı altında ve Peygamberimizin yine eşi eşlerine davranışlarına bakıldığında kadın en değerli varlık olarak bizim ayrılmaz bir parçamızdır. Ben bu ayrımı yani dile almak bile istemiyorum. Yani böyle bir kadın erkek ayrımı, eşitsizlik, haklar noktasında doğuştan var olan hakların herkese bağlı olduğunu bizzat hissederek bunu hayatımıza tatbik etmiş olsak ve bu anlayışla hareket etmiş olsak hiçbir sorunun kalacağını da açıkçası düşünmüyorum. Bizim Ataşehir temelindeki kurgumuz, hayalimiz Ataşehir'imizde kadınlarımızın bugünlerini geride bırakmamız lazım: bugün halen Ataşehir'de ve Türkiye'mizde ve dünyada kadınların uğradığı zulümler, ayrımcılık ve eşitsizlikler ve haksızlıklar konuşuluyorsa bu insanlık olarak hepimizin ayıbıdır, bu ayıbı ortadan kaldırmak için, bu günleri sonlandırmak için bizler işte Ataşehir'de diyoruz ki öncelikle hedeflerimizden birisi kadınlarımızın hak etmiş olduğu değere sahip olması için yapacağımız etkinliklerle bu tarz sempozyumlarla panellerle ve kadınlar için yapacağımız yatırımlarla kendilerini ifade edebilecekleri, yeteneklerini sergileyecekleri ve ayakları üzerinde duracakları güçlü bir şekilde hayatın içerisinde ve güçlü bir şekilde olacakları günleri ataşehir'imizde yapacağımız yatırımlarla hayata geçirmiş olacağız diyorum ve teşekkür ediyorum."



Panelin ilk konuşmacısı, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'ndan Av. Rukiye Leyla Süren, kadın cinayetlerinin görünür olmasında ve hukuksal anlamda sonuç almasında basının önemli rol oynadığını, gerçeğin ortaya çıkmasında sivil toplum kuruluşlarına yardımcı olduğunu vurguladı.

" Medya gerçekten Gözümüz kulağımız ama en önemlisi dilimiz ve sesimiz." diyen Süren, cinayet işleyenlerin yargı karşısında aynı yalanları söylediğini, buna karşın gazeteciler ve sivil toplum kuruluşları sayesinde belli bir mücadele verilebildiğini ifade etti ve şöyle dedi: "Her meslekte sorunları var yani hukukçu kadınların da sorunları var, tıptaki kadınların da sorunları var, tekstil sektörünün de sorunları var.Hhiç mi kabartı yok medyanın, dili var bir kere değil mi kadın gazetecilerle mücadele ediyoruz, editörleriyle ya da sayfa yöneticileri ile o başlık değişsin diye işlerini kaybetmeye göze alıp kavga ediyorlar, ben biliyorum ki kayıp aileleriyle görüşürken arada o görüşmeyi sağlayanlar gece yarısı kadın gazetecinin telefonuna gel bir yemeğe gidelim mesajı atıyorlar, ben biliyorum ki yerel gazeteciler Çünkü Türkiye'nin her yerine gidiyorum o küçücük yerel gazetede ya da Medya kuruluşunda bir sürü insan aynı anda birçok işi yapıyorlar : yemeği yapıyorlar, temizliği yapıyorlar, Çay servisi yapıyorlar. Bunlar cinsiyet eşitsizliğini göstergesidir değerli dostlarım. Yani bizim işimiz çok çok uzun." ben biliyorum ki yerel gazeteciler Çünkü Türkiye'nin her yerine gidiyorum o küçücük yerel gazetede ya da Medya kuruluşunda bir sürü insan aynı anda birçok işi yapıyorlar : yemeği yapıyorlar, temizliği yapıyorlar, Çay servisi yapıyorlar. Bunlar cinsiyet eşitsizliğini göstergesidir değerli dostlarım. Yani bizim işimiz çok çok uzun."

Av. Süren daha sonra ülke nüfusunun neredeyse yarısının kadın olmasına karşın, hayatın öteki alanlarında , ekonomide, yönetimde, yüksek yargıda eşit bir konumun olmadığını, cinayete kurban gitmede de kadınların çoğunlukta olduğunu, öncelikle kadının şiddet görmesini önlemek gerektiğini dile getirerek şöyle dedi:

"Kayıtlarda şüpheli şekilde öldürülme olgusu var: 2020'de 195'te, 2022'de bakın rakamlar çok net 245'te, 2023'te 248 kadın şüpheli şekilde öldürüldü, kadının şüpheli şekilde ölmesi ne demektir, kaza mı intihar mı cinayet mi belli olmayan ölümler. Bir şüpheli ölümü aydınlatmazsanız gerisinde diğer şüpheli ölümler de gelir. 2023'ü 315 açık kadın cinayeti 248 şüpheli kadın ölümüyle kapattık. Ben de bir anneyim Peki o ölen kadından çoğu anneydi neredeyse tamamına yakını anneydi ve bunların çocukları kaldı geriye. Bu sebeple Ben Mayısın 2 haftası Karanfil istemiyorum. Ben bu sayıların düştüğünü görmek istiyorum. Ben artık Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunda, Derneğinde hiç kadın cinayeti olmadığı için sevgili Hüzün'le sohbet konuşmalarına gelmek istiyorum."



Panelin düzenleyicisi Gazeteci Hüzün Yücel de konuşmasında "kadın gazeteci olarak" karşılaştığı sorunlara değindi.

Son yıllarda iktidar tarafından çıkarılan dezenformasyon yasası nedeniyle "her şeyi yazamaz" olduklarını, basın kartı alma koşullarının ağırlaştırıldığını dile getiren Yücel, şöyle dedi:

"Ama 50 yıllık gazeteciyim. Soluduğum biber gazlarından akciğer kanserine yakalandım, mesleki hastalıktı, atlattım. Allah'ıma bin şükür böyle sıkıntılar yaşıyoruz. İşten atılabiliyoruz ama tüm bunlara inat yine biz sahadayı, yine haber yapıyoruz, yine haber ardında koşturuyoruz. Sadece toplumdan şunu bekliyoruz: gazetecilere biraz saygı. Özellikle kadın gazeteciler. Mesela üstlerimizden şunu bekliyorum: çalışan gazetecileri 212 ya da 212 kadrosu olmaması nedeniyle bizleri dışlamamaları. Bizim özellikle yerel gazetecilerin çok sorunları var, herkes onları haberden para almaya çalışan gazeteciler olarak görüyor, ama evet var tabii ki arkadaşlarımız, ama burada olan birçok arkadaşım emeklerinin karşılığını göremiyor, destek bekliyorlar, hayatlarını sürdürmek istiyorlar."

Panelin dikkatle dinlenen konuşmalarından birini 29 yıldan beri avukatlık yapan şimdilerde yazılarıyla basına yardımcı olmaya çalışan Vergül Tan yaptı.

 "Cinsiyet eşitsizliğinin en çok deneyimlendiği sektörlerden birinin medya sektörü" olduğunu, kadın gazetecilerin, erkek meslektaşlarından az ücret aldıklarını, mobbing ve tacize maruz kaldıklarını, devamlı var olma mücadelesi verdiklerini dile getiren Tan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yerel medyada kadın gazeteci ve yöneticilerin sayısı az olup, gazeteci kadınlar, 'her şeyi' yapmak zorunda kaldıkları,   medyada çalışan bir kadının, aile hayatının olmayacağı düşüncesinin yaygın olun görüştür. Bölgesel yapı gereği özel haberlere girildiğinde gündeme gelebilecek birtakım olumsuzlukları göze alan  kadın gazeteciler, küçük yerlerde gazeteciliğe 1-0 geriden başlamaktadır.  Erkek meslektaşlarından daha az ücret alan  kadın gazeteciler, haber için iletişime geçtikleri erkek tarafından rahatsız edilebildilmeke,, taciz ve mobbinge maruz kalabilmekte ve bunlara rağmen  devamlı var olma mücadelesi vermeye devam etmektedirler."

Daha sonra, 18 Ekim 2022'de yürürlüğe giren  dezenformasyon yasasının "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak" diye bir suç oluşturduğunu ve bunun gazetecilerin korkulu rüyası haline geldiğini ifade eden Av. Tan sözlerini şöyle sürdürdü:

  "Dezenformasyon Yasası’na göre, yalan haber yapanlar, internet haber siteleri ve basın kartı talep edenler, aşağıdaki cezalarla karşı karşıya kalıp,  1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacaktır. Eğer suç, gerçek kimliğini gizleyerek veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenirse, ceza yarı oranında artırılacaktır.

 

Yeni düzenlemelere göre internet haber siteleri, anasayfaları üzerinde iletişim ve adres bilgilerini açık bir şekilde belirtecek,

 

içeriklerini ne zaman yayımladıkları ve içerikteki düzenlemeler tarihleriyle açıkça belirtilecek. Gerektiğinde Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmek üzere içerikler, iki yıl doğruluğu ve bütünlüğü sağlanarak saklanacak.

 

İnternet haber sitelerinde zarar gören kişinin düzeltme ve cevap yazısı, hiçbir düzenleme ve ekleme yapılmaksızın sitede yer alacak.

 

Kanun kişilere sansür gücünün yanında sosyal medya sağlayıcıları için de önemli maddeler içeriyor.

 

 

Sosyal medya platformları, kullanıcılarının ürettiği içerikleri denetlemek ve sansürlü içerikleri kaldırmak zorundadır.

 

Sansürlü içerikleri üreten veya yayan kullanıcılara 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası verilebilecektir.

 

Sosyal medya platformları, kullanıcılarının ürettiği içerikleri denetlemek için gerekli olan teknik altyapıya sahip olmak zorundadır.

 

Sosyal medya platformları, kullanıcılarının ürettiği içerikleri denetlemek için gerekli olan teknik altyapıya sahip olmadıkları takdirde, internet trafiği bant genişliği de yüzde 90 oranında daraltılacaktır.

 

Sosyal medya platformları, Türkiye’de genel merkez açmak ve Türkiye temsilcisi bulundurmak zorundadır.

 

Sosyal medya platformları, Türkiye’de genel merkez açmak ve Türkiye temsilcisi bulundurmadıkları takdirde, Türkiye’de faaliyet göstermeleri engellenecektir."

 

Yasanın getirdiği maddelerin cezai yaptırımlarının ağır, kullanıcıları korkutucu, uygulamasının zor olması nedeniyle sakıncalı bulunduğunu dile getiren Tan sözlerini şöyle tamamladı:

"Yasa bir bütün olarak değerlendirildiğinde fikir ve ifade özgürlükleri ile haberleşme özgürlüklerinin kamunun sıkı denetimi altına alınmasının amaçlandığı görülüyor. Bu düzenlemenin bireylerin ifade özgürlüğü, haber alma özgürlüğü ve örgütlenme özgürlüğü de dahil olmak üzere temel haklara yönelik ciddi bir tehdit oluşturduğu ve baskı aracı olarak kullanılmaya elverişli olduğu açıktır. Dezenformasyon kavramının içeriği belirsiz olup gerçeğe aykırı bilginin cezalandırılması gerçeği (hakikati) tanımlama yetkisini iktidara vermektedir. Bilginin yayılmasına müdahale etmek, demokrasinin vazgeçilmez bir unsuru olan bilgi ve haberlerin özgürce elde edilmesi ve yayılması hakkına müdahale teşkil edecektir."

Başkanlığını Gazeteci Hüzün Yücel'in yaptığı Uluslararası Ekolojik Kadın Köyü Derneği'nin etkinlik dizisi Geçmişten Günümüze Anadolu'da Kadın İzleri Sempozyumu kapsamında İçerenköy Neşet Ertaş Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen "Sahada Çalışan Kadın Gazeteciler" konulu panelin öncesinde "!Fandastik Yüzler" temalı resim sergisi açıllan Mevhan Yurdatap (Frida Vinci) da panelde yaptığı konuşmada "duygulara hitap eden bir sanatla uğraştığı için kendisiyle gurur duyduğunu" dile getirerek şöyle dedi:

"Öncelikle Atatürk'üme Çok teşekkür ediyorum. Onun sayesinde bütün imkânlara sahip oldum, özgürlüğe sahip oldum, sanat eğitimi almama yardımcı olan y

olları açtığı için tekrar Ona teşekkür ediyorum. Aşağıdaki sergiyi seyredin, rengarenk bakışlar. duygular hepsinde hepiniz varsınız. her birinde biriniz var. Çünkü herkesten esinleniyorum, herkesin bakışlarından, herkesin duygularından etkileniyorum. Korkular endişeler var aşağıdaki yaptığım çalışmalarda. Şunu söylemek istiyorum, hepsini çok büyük bir keyifle yaptım, o duyguları yansıtan insanlar sayesinde zaten o duyguları aktardım."





Panele katılanlar arasında İYİ Parti İlçe Başkanı Bora Yörükoğlu ile Saadet Partisi Ataşehir Belediye Başkan adayı Av. Alev Sezen de vardı. Av. Sezen panelin sonunda duygularını şöyle seslendirdi:

"Paneliniz kadınlarla ilgili çalışma olduğu için katılmak istedim. Biz de Saadet Partisi olarak 2018 senesinde yaptığımız çalışmada sosyal haklarının olmaması, fazla mesailerinin ödenmemesi gibi o kadar çok sorunla karşılaştık ki ve bu ulusal medyadaki anket yaptığımız kadınlar ,hepimizin de gördüğü ana haberleri sunan kadınların bu sorunları söylemesi bizi çok şaşırttı. Bu rezervasyon için kadınların tercih edildiği yönetim kadroları için ise erkeklerin tercih edildiğini gördüm. Kadınların uzun süreli olarak çalıştığı yerde kalmasının tek bir sebebi var: O da mesleklerini çok sevmeleri. Hepinizi tebrik ediyorum kolaylıklar diliyorum. Her zaman yanınızdayım."

Haber ve görseller: BRT Yayın Grubu Genel Yönetmeni Alâetttin Bahçekapılı

241 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page