top of page
  • Yazarın fotoğrafıHaberciGazete

Haberci Gazete'nin yeni sayısı okurlarıyla buluştu



BRT Yayın Grubu Genel Yönetmeni Alâettin Bahçekapılı'nın yönetiminde aylık olarak yayımlanan Haberci Gazete'nin yeni sayısı okurlarıyla buluştu.


İSTANBUL/ATAŞEHİR-(BRTAJANS) -  Dünyanın ve ülkemizin yaşadığı pandemi döneminde zorunlu olarak yayımına ara veren, ancak 31 Mart Yerel Seçimleri öncesinde Ataşehirlilerin doğru, tarafsız ve çıkar karşılığı yapılmayan haberlere ulaşmasını sağlamak amacıyla iki aydır yeniden yayımlanan Haberci Gazete'nin yeni sayısı okurlarıyla buluştu.

Mesleğinin 27 yılını TRT'de geçiren, 15 yıl süresince Ataşehir Ev Kültür dergisini yayımlayan, yayımlanmış 25 kitabı bulunan, toplamda 61. yıldan beri gazetecilik ve yazarlık yapan Alâettin Bahçekapılı'nın yönetiminde tabloid boyutta 8 sayfalık Haberci Gazete'nin 80. sayısı topdolu içeriğiyle Ataşehirli okurlarıyla buluştu.

      Haberci Gazete'nin bu sayısında sürmanşette CHP'nin İBB Başkan adayı Ekrem İmamoğlu ile, İYİ Parti'nin İBB Başkan adayı Buğra Kavuncu'nun Ataşehir'deki etkinlikleriyle ilgili haberler yer alıyor.

     Ataşehir'de basılabilen tek gazete olan Haberci Gazete'nin bu sayısında, Ataşehir'deki siyasal, ekonomik, toplumsal, kültürel etkinliklere ilişkin geniş haberler de var.

Gazetenin yönetmeni Alâettin Bahçekapılı, başyazısında şöyle diyor:

"Merhaba!

Hoş geldiniz!

Son zamanlarda çokça duyuyoruz “affetme, bağışlama” sözlerini, dileklerini.  Ne denli içten söyleniyor,  yerine ulaşıyor mu, kabul görüyor mu, bilemeyiz. Kişisel olarak belki de ayağına basılan fıkra kahramanı gibi “affetmeyeceğim işte!” diyenler de vardır; öyle ya, canı yanmıştır, acı çekmiştir, kuru kuru bir sözü yeterli görmemektedir. Doğal olarak, birdenbire verilmiş bir yanıt da olabilir bu. Acımız dinince, yüreğimiz ferahlayınca üzerinde durmayabilir, unutur gideriz, belki. Belki de  “küslüğe” sürükler sizi “af dilenen” olay, olaylar. Küslüğe varınca da, yeniden yeniden anımsarsınız yaşananı,  acı veren  olayı. Bu anımsamalar, canınızı acıtmayı sürdürür; bir süre sonra bakarsınız ki, “canınızı acıttığı için sorumlu tuttuğunuz” kişiyle yer değiştirmiş, kendiniz acı vermektesiniz kendinize.

Bu nedenle  “affetmek, işte bu nedenle aslında kendinizle ilgili bir süreçtir. Geçmişte yaşanan olayla ilgili artık hiçbir şey yapamayacağımızı kabullenip geçmişte yaşamayı durdurmak ve olanları sürekli aklımızda tekrar ettiğimizde daha fazla acı çektiğimizi görmektir.” Unutmamamız gerekir ki,  “Küslük, dargınlık; zehir içmek; ama başkasına zarar vermesini ummak gibidir.”  Bakınız, Klinik Psikolog Dr. Başak Demiriz ne diyor: “ Dargın kaldığımız sürece bizi üzen kişiye zarar verdiğimizi düşünürüz. İşte bu nedenle kızgınlığı canlı tutmak için olan biteni aklımızda sürekli yaşarız. O da yetmez bununla ilgili daha fazla kanıt ve taraftar toplamak için sürekli konuşuruz. İşte bu süre içinde acı çeken kendimizden başkası değildir.”

Öyleyse, ne yapmalıyız? Hem geçmişte, hem de günde yaşadığımız büyüklü küçüklü olayları, hataları beynimizin içinde çevirip duracak yerde,  omuz silkerek “amaaan sen de” demeli ve bağışlamalıyız hem karşımızdakini, hem de kendimizi.  Hoşgörümüzün sınırlarını içine bizi de alacak şekilde geniş tutmalıyız. Ve unutmamalıyız:  “İnsan bir düşünceyi 100 kere tekrarlarsa bir süre sonra ona inanmaya başlar. Düşüncelerinizin doğru olup olmadığını test etmeye gerek bile duymazsınız, bir süre sonra size gerçek gibi gözükür. Öyleyse, kızgınlık yaşadığınız olayla ilgili düşünceleri zihninizde tekrarlamak yerine daha farklı, sağlıklı ve daha yardımcı düşünceler geliştirirseniz kızgınlık duygusundan kurtulmanız ve affetmeniz daha kolay olacaktır.”

Ne kendinizi, ne başkalarını “dolambaçlı yollara” sürmeyin. “Kestirmeden gidiniz, sevgiye çıkar yolunuz.”


Hoş bulduk!"

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentarios


bottom of page