Bugün 16 Mart. Haldun Taner, Emrullah Güney, Sezai Gülşen, Bahattin Gemici, Nubar Terziyan, Kutsi ve Bahri Tanrıkulu'nun doğum günü.
Haldun Taner kimdir?
16 Mayıs 1915’te İstanbul’da doğan sanatçı Hukuk Fakültesi profesörü Ahmet Selahattin’in oğludur. Ortaöğrenimini 1935’te Galatasaray Lisesinde tamamlamış ve devlet tarafından Almanya’ya Heidelberg Üniversitesine gönderilmiştir. Siyasal Bilimler Fakültesine devam eden sanatçı, zatürree olunca eğitimini yarıda bırakıp 193’8’de İstanbul’a dönmüştür. 1950’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Filolojisi Bölümü’nü bitirerek Sanat Tarihi Kürsüsü’nde asistan olmuştur. 1950’den sonra İstanbul Edebiyat Fakültesi, Gazetecilik Enstitüsü’nde, LCC Tiyatro Okulu’nda binlerce öğrenci yetiştirmiştir. İki yıl Viyana’daki Max Reinhardt Tiyatro Akademisinde öğrenim görmüş ve Viyana’daki bazı tiyatrolarda reji asistanı olarak çalışmıştır. Türkiye’ye dönüşünde Gazetecilik Enstitüsü’ndeki derslerine devam etmiştir. Çeşitli gazetelerde köşe yazarlığı yapan sanatçı, Zeki Alasya ve Metin Akpınar ile birlikte Devekuşu Kabare Tiyatrosu’nu kurmuştur. 7 Mayıs 1986’da İstanbul’da yaşamını yitirmiştir.
Alâettin Bahçekapılı-Sıla Burcu Bahçekapılı-Haldun Taner (1980'ler)
Edebi Kişiliği:
Yazın yaşamına skeçler yazarak başlayan Haldun Taner, öykü ve tiyatrolarıyla adını duyurmuştur. Özellikle 1960’tan sonra daha az hikâye yazarak tamamıyla tiyatro türü üzerine yoğunlaşmıştır. Yazarın ayrıca fıkra, gezi türlerinde de eserleri vardır.
Türk tiyatrosunda izleyiciyi kabareyle buluşturan, epik tarzını ilk defa deneyen ve edebiyatımızın ilk epik tiyatrosu “Keşanlı Ali Destanı’nı yazan sanatçıdır. Bu eser 1964 yılında 275 kere temsil edilerek büyük bir başarıya imza atmıştır.
Olayı ön planda tuttuğu, klasik örgülü hikâyeler yazan Haldun Taner, hikâyelerinin bu yapısı ile kesit hikâyeleri kaleme alan Sait Faik’ten ayrılmıştır.
Gözlem ve mizaha önem verdiği hikâyelerinde büyük şehirde bozulmuş, sonradan görme, harb zengini, gösterişçi, züppe, açgözlülükle para vurmuş, fazilet ve maneviyattan yoksun kişileri anlatmış olan yazar, oluşturduğu şahıs kadrosunda genellikle toplumun yozlaşmış insanlarına yer vermiş ve Sait Faik’in kişilere sevgiyle yaklaştığı bakış açısı yerine onların kusurlarını yüzüne vurmaktan kaçınmamıştır.
Eserlerinde entrikalı, sürprizli ve güldürücü olaylara yer veren Haldun Taner’in canlı, neşeli, nükteli, yergi ve alay taşıyan, İstanbul konuşmasıyla örülmüş bir üslubu vardır.
Tiyatro ve hikâyelerinde yer yer bilgiler vermesi, ansiklopedik bilgisinin zenginliğini gösterme amacında olması okuyucusuna Ahmet Rasim, Hüseyin Rahmi üslubunu hatırlatır.
Zeki Alasya ve Metin Akpınar ile Devekuşu Kabare Tiyatrosu’nu kurmuş olan Haldun Taner, oyunlarında meddah geleneği ve tuluat tiyatrosunun özelliklerinden yararlanmıştır.
Tiyatro yapıtlarını üç döneme ayırabiliriz:
1.Evre: (1949-1962) Yanılsamacı anlatımla, iyi kurgulu oyunlar yazdığı evredir. Bu dönem oyunları: Huzur Çıkmazı, Fazilet Eczanesi, Günün Adamı ve Değirmen Dönerdi, Dışarıdakiler, Lütfen Dokunmayın
2.Evre: (1964) Temel çıkış noktası Brecht’in “epik” tiyatro anlayışıdır. Geleneksel tiyatromuzdan yararlanmıştır. Önce ulusal sonra toplumsal bir yazardır. Bu dönemin oyunları: Keşanlı Ali Destanı, Sersem Kocanın Kurnaz Karısı, Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım, Ayışığında Şamata, Zilli Zarife.
3.Evre: (1962’den sonra) Kabare türündeki oyunları yer alır. Bu evre asıl Devekuşu Kabare Tiyatrosu’nun kurulduğu 1967’de başlar. Bu dönemin oyunları: Vatan Kurtaran Şaban, Bu Şehr-i Sitanbul ki, Dün… Bugün, Mevzumuz Aşk ü Sevda, Dekorumuz Deniz Derya, Yar Bana Bir Eğlence, Hayırdır İnşallah.
Alâettin Bahçekapılı Haldun Taner ile... (1980'ler...)
Kısaca özetleyecek olursak;
Gazetelerde fıkralar, söyleyişler yazmış, başyazarlık yapmıştır.
Edebiyatımızda oyun ve öykü yazarı olarak tanınmıştır.
Oyunlarında çağın değişen olaylarını (toplumsal olaylarını) ve sorunlarını işlemiştir.
İlk oyunlarında sonra epik tiyatro türünde eserler vermiştir. Türk edebiyatında ilk epik tiyatro örneği olan “Keşanlı Ali Destanı”nı yazmıştır.
Güncel olayları konu alan eleştirel oyunları seyirciye sunabilmek için kabare tiyatrosunun kuruluşuna öncülük etmiştir. Dört arkadaşıyla birlikte Devekuşu Devlet Tiyatrosu’nu kurmuştur.
Modern Öykünün edebiyatımızdaki temsilcisidir.
Öykülerinde konu, olay ve kişi çeşitliliği vardır.
Çok iyi bir gözlemcidir. Okurlarını gerçeklerle karşı karşıya getirir.
Eserleri:
Öykü: Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu, On İkiye Bir Var, Sancho’nun Sabah Yürüyüşü, Konçinalar, Yalıda Sabah, Tuş, Yaşasın Demokrasi, Ayışığında Çalışkur, Kızıl Saçlı Amazon
Tiyatro: Keşanlı Ali Destanı, Sersem Kocanın Kurnaz Karısı, Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım, Huzur Çıkmazı, Fazilet Eczanesi, Günün Adamı ve Değirmen Dönerdi, Dışarıdakiler, Lütfen Dokunmayın, Eşeğin Gölgesi, Ayışığında Şamata
Kabare oyunları: Bu Şehr-i Sitanbul ki Dün… Bugün, Mevzuumuz Aşk ü Sevda, Dekorumuz Deniz Derya, Yar Bana Bir Eğlence, Hayırdır İnşallah, Vatan Kurtaran Şaban, Astronot Niyazi (Zeki Alasya ile), Ha Bu Diyar(dört yazarla), Dev Aynası (dört yazarla), Yalan Dünya (üç yazarla), Çıktık Açık Alınla (beş yazarla)
Düzyazı: Yapboz Tahtası Devekuşuna Mektuplar I, Önce İnsan Devekuşuna Mektuplar II, Düşsem Yollara Yollara, Ölürse Ten Ölür Canlar Ölesi Değil, Hak Dostum Diye Başlayalım Söze, Çok Güzelsin Gitme Dur, Koyma Akıl Oyma Akıl, Berlin Mektupları
Keşanlı Ali Destanı: Oyun, Cumhuriyetin ilk yıllarından Demokrat Parti dönemine kadarki süreçleri yalın bir dille eleştirel bir bakışla gülmece tarzında yorumlar. Keşanlı Ali, yoksul bir gecekondu mahallesi olan Sineklidağ’da oturur. Mahallenin belalısı Çamur İhsan’ı öldürmekten hapse düşer, hapisten bir kahraman olarak çıkagelir. Ali’nin iki dramı vardır: Birincisi, suçsuzdur; ikincisi, âşık olduğu Zilha, Çamur İhsan’ın yeğenidir ve ona düşmanca davranmaktadır. Muhtar seçilen Ali, Sineklidağ’da yeni bir düzen oluşturur. Zilha ile evlenir ama Ali’yi çekemeyenler Çamur İhsan’ın gerçek katili olan Cafer’i onun üzerine salarlar. Cafer, Ali’yi vurur. Bu acıyla Ali silahı aldığı gibi Cafer’i öldürür ve tekrar hapse döner ama Keşanlı Ali Destanı ömür boyu sürecektir.
Bugün 16 Mart. Prof. Dr. Emrullah Güney ve Sezai Gülşen'in doğum günü.
BRT Yayın Grubu olarak her iki değerimize de mutlu, sağlıklı, daha verimli yıllar dileriz.
Prof. Dr. Emrullah Güney kimdir?
Coğrafya profesörü, akademisyen, yazar, fotoğraf sanatçısı.
16 Mart 1947 Nevşehir doğumlu. Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi (DTCF) Fiziki Coğrafya ve Jeoloji Kürsüsünü 1968 yılında bitirdi. Fen Fakültes'nde Genel Jeoloji sertifikasını; Ziraat Fakültesinde Toprak sertifikasını aldı. Eğitim-öğretim, didaktik konulu dersleri de DTCF’de izleyerek Pedagoji Sertifikalarını elde etti. 1971-1978 arasında Milli Eğitim Bakanlığında görev yaptı.
Prof. Dr. Emrullah Güney, uzun süre Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesinde Coğrafya Eğitimi Anabilim Dalı Başkanı olarak görev yaptı. Ayrıca, Milli Eğitim Bakanlığında,danışman olarak, Lise ders kitaplarının Avrupa Birliği Standartlarına uygun hale getirilmesi konularında çalışmalar yaptı. Şimdilerde emeklidir.
ESERLERİ:
Türkiye Çevre Sorunları (2004),
Yerbilim Terimleri Sözlüğü (2006),
Yerbilim 1 - Jeoloji (2011),
Yerbilim 2 Jeomorfoloji (2011),
Ekoloji Biyocoğrafya Ansiklopedisi ( Umut Güney ile birlikte, BRT Yayınları, 2011)
Bitki Coğrafyası Ders Kitabı 1 (Ömer Saya ile birlikte, 2011),
Genel Ortam Kirlenmesi (2013),
Türkiye’nin Komşuları (2013),
Türkiye Coğrafyasının Uygarlıkları (Umut Güney ile birlikte, 2015),
Türk Kültüründe Coğrafya - I (Editör(ler) : Ali Meydan Turhan Çetin, çok yazarlı, 2015),
Geo – Yerbilim Sözlüğü (Nurdan İnan ile birlikte, 2015),
Sezai Gülşen kimdir?
1950 yılında doğan Sezai Gülşen, İstanbul Belediyesi Konservatuarı Tiyatro Bölümü, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümünde Lisans eğitimini ve Mimar Sinan Üniversitesi Sahne ve Görüntü Sanatları Tiyatro Bölümünde Yüksek Lisans eğitimini tamamladı.
Uzun yıllar” İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrolarında ,sanatçı, yönetmen yardımcısı, sahne donanım görevlisi olarak çalıştı.
Öğretim Görevlisi olarak; Doğuş Üniversitesi’nde “Sanat Tarihi”, “Grafik Sanatı Tarihi”, ‘’ Karşılaştırmalı Endüstri Tasarım Tarihi ‘’,’’ Reklam Çözümlemeler’’i
Müjdat Gezen Konservatuarı’ da “ Oyunculuk Tarihi”, “ Sanat Tarihi” derslerini vermeye devam etmektedir.
Bahattin Gemici kimdir?
Şair ve hikâye yazarı. 16 Mart 1954, Ankara doğumlu. Hasanoğlan Atatürk Öğretmen Okulunu bitirdi. Ilgaz ve Kurşunlu’da iki yıl öğretmenlik yaptıktan sonra Gazi Eğitim Enstitüsü Almanca bölümüne devam etti. 1976’da Almanya’ya giden Gemici, 1977’den beri Vestfalya Eyaleti’nin Herten şehrinde öğretmenlik yapıyor.
Şiir, hikâye ve makaleleri çeşitli gazete ve dergilerde yayımlandı, bazı televizyon ve radyo programlarında yer aldı. Georg Tappert Ödülünü (1984), Herten Kenti 50. Yıl Ödülünü (1986), iki kez Nordrhein-Westfalen Eyaleti Kültür Bakanlığı Edebiyat Bursunu (1989 – 1992) ve TRT-İNT Ödülünü (2003) aldı. Dil Derneği ve Alman Yazarlar Birliği üyesidir.
“Gemici’nin şiirleri Almanca çevirileriyle de genelde kolay okunur, kolay anlaşılır, diyeceğini doğrudan söyleyen, dil sanatlarıyla fazla oyalanmayan, çoğu kısa kısa şiirler. Sanki ayak üzeri, dile getirilen bir düşünce, bir duygu, bir öfke, bir sevgi…” (Yüksel Pazarkaya)
“Bahattin Gemici 1977’den bu yana Herten’de öğretmen. Hasanoğlan’ı bitirmiş. Hani Köy Enstitüsü çıkışlı diyeceğim ama, onun döneminde köy enstitülerinin köküne çoktaan kibrit suyu dökmüşlerdi. O yüzden diyemiyorum. Ama önemi yok. O işini biliyor ve tüm yazdıkları ile ben şairim diyor…” (Turhan Dikkaya)
ESERLERİ (Şiir):
Yarım Bırakma Türkünü (şiir, 1988), İlkokullar için Şiirler (1988), Sing’ weiter dein Lied (1988), Schweigend... Aufschreiend... (1993), Un-heimisch Fremd (1996), Esinti (şiir, 1996). Bana Seni Gerek Seni, Yunus Emre Destanı (2023)
Nubar Terziyan kimdir?
16 Mart 1909’da istanbul’da doğdu. bezciyan lisesi’ni bitirdi. sivil polis olmak ve darülbedayi’de oynamak hayallerinin gerçekleşmeyeceğini anlayınca bir yandan baba mesleği manifaturacılığı sürdürdü, bir yandan da arkadaşlarıyla kurduğu yarı-amatör gençler temaşa heyeti’nin oyunlarında sahneye çıktı. 1948’da atlas film’in davetiyle efsuncu baba filminde rol aldı ve bu, ilk sinema deneyimi oldu. 50’li yılların sinemasında iyi polis, iyi dost ve babacan-iyi adam rolleriyle sağlam bir yer edindi (kanun namına, 1952)… yeşilçam’ın altın döneminde yüzlerce filmde oynadı (istanbul çiçekleri, ingiliz kemal lavrens´e karşı, küçük hanımefendi, çalıkuşu, kaçak, zeyno, kezban roma´da, nöri kantar ailesi, vahşi gelin, gizli yara, bodrum hakimi…) ömrünün son yılında, 5. ankara film festivali´nin 1993 emek ödülü´ne layık bulundu. iletisim.com.tr’den
Kutsi kimdir?
Kutsi, 16 Mart 1973 tarihinde Malatya'da doğmuştur. Tam adı Ahmet Kutsi Karadoğan'dır. İsmini Türk şair Ahmet Kutsi Tecer'den almıştır. Anne adı Hatice, baba adı Şinasi'dir. Müge adında bir kız kardeşi vardır. Anne tarafı Zonguldak, baba tarafı Malatyalıdır. Ankara'da Ayrancı Lisesinden mezun olmuştur. Lise yıllarında gitar çalıp yarışmalara katılmıştır. İlk bestesiyle Ankara Ayrancı Lisesi adına birincilik bile almıştı. Sanat hayatına 1990 yılında Ankara'da Hollywood Pizza'da bir arkadaşıyla gitarla program yaparak başladı.
Üniversitede Mimarlığı yarıda bırakarak sanat hayatına başlamıştır.
Ankara'da birgün arkdaşını beklerken bir mağazanın vitrininde güzel bir gitar görüyor ama 400 bin lira olan gitarı alamıyor. magaza önünde bulunan piyango satıcısından kazı kazan alıyor ve 500 bin lira çıkıyor ardından gitarı hemen alıyor. Böylece müzik hayatında büyük bir adım atmış oldu.
1992 yılında kendi bestelerinden oluşan ufak bir albümle İstanbul'a gelmiş ancak bu dönemde prodoktörlerin dikkatini çekmeyi başaramamıştır. 1998 yılında İstanbul'a taşınmıştır. Şan dersi alan Kutsi, 2000 yılında Erol Köse Production tarafından ilk albümü "Aşk Payını Aldı"yı çıkardı.
2005 yılında "Sana Ne" adlı albümünü çıkartı. Bu albümdeki 16 şarkınında hepsi Kutsi'ye aittir.
Kral Tv'de İlanı Aşk adlı programıyla müzik ve sunuculuğu bir arada yürütmüstür. Kutsi 2005 ylında Kral Tv'de en iyi düet, 2007 ylında ise IFA En İyi Pop Erkek ve Kral Tv Yılın Şarkısı ödüllerine layık görülmüştür.
Meslek olarak sadece müzisyenlik değil aynı zamanda oyunculuğu da seçen Kutsi 2006 yılında Doktorlar dizisi ile oyunculuğa ilk adımını atmış ve çok büyük bir başarı yakalamıştır. Başrollerini Kutsi ve Yasemin Ergene'nin oynadığı bu dizide Bekir Aksoy, Yağmur Atacan, Cüneyt Türel, Aysun Kayacı, Mehmet Aslan, Özgül Kavruk gibi oyuncular da rol almışlardır.
Gitar çalmak, playstation oynamak ve yağlı boya yapmak Kutsi'nin hobileri arasındadır. Kutsi'nin yükseklik korkusu vardır. Beşiktaş futbol takımını tutmaktadır. En sevdiği yemek Patlıcan Oturtma ve en sevdiği film Hayat Güzeldir filmidir.
Kutsi, 28.08.2008 tarihinde 8 yıldır birlikte olduğu Sinem Bayraktutar ile evlendi. Ceylin Ada (d. 24.09.2009) ve Lila (d.2015) adında iki kızı vardır. 30 Temmuz2015 tarihinde boşandılar.
Filmleri : 2006-2009 - Doktorlar (TV dizisi) (show tv) 2009-2010 - Kahramanlar(TV dizisi) (Show TV) 2011 - Acı Hatıralar 2011 - Gülbeyaz 2011 - Antep (Fırat'ın Nar Bahçeleri ) 2012 - 2013 - Huzur Sokağı (TV dizisi) (atv) 2015 - Beyaz Yalan (Demir) (TV Dizisi) 2015 - Zilin Sesi (Tarkan) (Sinema Filmi)
Albümleri : 2000 - Aşk Payını Aldı 2005 - Sana Ne 2006 - Kördüğüm (Petek Dinçöz ile) 2007 - Aynı Şehirde Nefes Almak Bile Bana Yetiyor 2008 - Aynadaki Yüzünün Karşılığı Benim 2010 - Bambaşka 2013 - Bilmem Anlatabildim mi? 2014 - Yaz Günü
Bahri Tanrıkulu kimdir?
(Doğum; 16 Mart 1980, Ankara, Türkiye), Olimpiyat ikincisi ve Dünya şampiyonu Türk millî Taekwondocudur. 1980 yılında Ankara’da Abdülgaffar Tanrıkulu ile Gül Tanrıkulu’nun oğlu olarak dünyaya geldi. Eski Dünya Taekwondo şampiyonu Tina Morgan ile evlidir.
HARİKA BİR KARİYER
Kariyerinde birçok başarı bulunan sporcu, 2004 Yaz Olimpiyatları’nda tekvando 80 kg’da finale kadar yükseldi. Ancak finaldeki ABD’ki rakibi Steven Lopez’e yenilip Olimpiyat ikincisi oldu. Ayrıca Bahri Tanrıkulu 1997 İtalya Turnuvası’nda Büyük Erkeklerde ikinci, 1998 yılında Hollanda’da düzenlenen Avrupa Şampiyonasında üçüncü, İspanya’da yapılan İspanya Turnuvasında ikinci (genç) büyüklerde üçüncü, 1999 Kanada’da yapılan Dünya Şampiyonası’nda 2. (büyükler) 2000 yılında Yunanistan’da yapılan Avrupa Şampiyonası’nda birinci, Kore’de yapılan Kore Turnuvası’nda birinci, 2001 Dünya Şampiyonu, 2002 Avrupa Şampiyonu ve Dünya Kupası ikincisi oldu. Bahri Tanrıkulu ayrıca 2007′de Çin Pekin’de yapılan Dünya Şampiyonası’nda 84 kg’da dünya şampiyonluğunu elde etmiştir. 2008′de Konya’da yapılan Avrupa Kupası’nda şampiyonluk kazanmış; 2009 yılında Kopenhag’da düzenlenen Dünya Şampiyonasında 3. Dünya Şampiyonluğunu kazanmış yine aynı sene Dünya Kupası şampiyonluğunu kazanmıştır.
Hakkında Ne Dediler; Bahri, senin Türk tekvandosuna yaptığın hizmeti hepimiz kabul ediyoruz, başarılarınla da gurur duyuyoruz. Suat KILIÇ / Gençlik ve Spor Bakanı 40 Türk mucizesi BAHRİ TANRIKULU; Dövüş sanatçısı Mailce.com Ringlerin efendisi! Muhteşem bir başarıya imzaatan milli tekvandocumuz Dünya şampiyonluğu apoletini Melbourne’ da üçüncü kez omzuna taktı. Milliyet Gazetesi BAŞARILARI 1998 Avrupa Şampiyonası 3. 1999 Dünya Şampiyonası 2. 2000 Avrupa Şampiyonası 1. 2001 Dünya Şampiyonası 1. 2002 Avrupa Şampiyonası 1. 2002 Avrupa Şampiyonası 1. ———- 2002 Dünya Kupası 2. 2004 Avrupa Olimpiyat Seçmeleri 1. 2004 Avrupa Şampiyonası 3. 2004 Olimpiyat Oyunları 2. 2005 Universiade 1. 2005 Avrupa Şampiyonası 2. ———- 2006 Avrupa Şampiyonası 2. 2007 A-Class (Hollanda Açık) 2. 2007 Dünya Şampiyonası 1. 2008 Avrupa Olimpiyat Seçmeleri 1. 2008 Avrupa Şampiyonası 2. 2009 Dünya Şampiyonası 1. 2012 Avrupa Olimpiyat Seçmeleri 1.
ความคิดเห็น