top of page
  • Yazarın fotoğrafıHaberciGazete

Doğum günü: Dağlarca, Ahmet Özhan, Kürşat Başar




Bugün 26 Ağustos. Fazıl Hüsnü Dağlarca, Ahmet Özhan ve Kürşat Başar'ın doğum günü.

Fazıl Hüsnü Dağlarca kimdir?



Dağlarca, 1977 (Foto: Alâettin Bahçekapılı)


26 Ağustos 1914’te İstanbul’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Anadolu’nun çeşitli yerlerinde tamamladı. Kuleli Askeri Lisesini (1933) ve Harp Okulunu (1935) bitirdi. Orduda hizmeti 15 yılı doldurunca askerlikten ayrıldı (1950). Çeşitli memuriyetlerde bulunduktan sonra 1959’da emekliye ayrıldı. İstanbul’da Kitap Kitapevini kurdu. 1960-64 arasında Türkçe adında bir dergi çıkardı (43 sayı). 1970’te sahibi bulunduğu yayınevini kapattı. Edebiyata olan ilgisi çok genç yaşlarda başladı; henüz 13 yaşındayken Yeni Adana gazetesinin öğrenciler arasında açtığı öykü yarışmasında birinci oldu. İlk şiiri 1933’te İstanbul dergisinde çıktı. Edebiyat dünyasında adını duyurması 1934’te, Harp Okulu öğrencisiyken Varlık’ta yayımladığı şiirlerle oldu. Şiirlerini Yücel, İnkılâpçı Gençlik, Türk Dili, Yeditepe, Çağrı, Ataç, Yön gibi dergilerde yayımladı. 1960’lardan sonraki şiirlerinde güncel yurt ve dünya sorunları karşısındaki tepkilerini yansıtan şiirler yazdı. Cumhuriyet’i izleyen yıllarda özlenmiş olan destan şiirini yarattı. Şiirlerinde çocuğu en çok barındıran Türk ozanıdır. Yirmiden fazla çocuk kitabı vardır. Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının en verimli şairlerinden biri olan Dağlarca’nın bir özelliği de bütün edebi yaşamını sadece şiire adamış olmasıdır. Şiirleri pek çok dile çevrildi, birçok ödül kazandı. Dağlarca’nın yapıtlarından bazıları şunlardır: Havaya Çizilen Dünya, 1935; Çocuk ve Allah, 1940; Daha, 1943; Çakırın Destanı, 1945; Taş Devri, 1945; Üç Şehitler Destanı, 1949; Toprak Ana, 1950; Sivas’lı Karınca, 1951; İstanbul Fetih Destanı, 1953; Anıtkabir, 1953; Asu, 1955; Delice Böcek, 1957; Batı Acısı, 1958; Mevlana’da Olmak: Gezi, 1958; Özgürlük Alanı, 1960; Hoo’lar, 1960; Cezayir Türküsü, 1961; Çanakkale Destanı, 1965; Vietnam Savaşımız, 1966; Haydi, 1968; 19 Mayıs Destanı, 1969; Hiroşima, 1970; Malazgirt Ululaması: 26 Ağustos 1071-1971, 1971; Bağımsızlık Savaşı, 1973; Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1973; Horoz, 1977; Çukurova Koçaklaması, 1979; Nötron Bombası, 1981; Yunus Emre’de Olmak, 1981; Çıplak, 1981; Dildeki Bilgisayar, 1992; O’1923/Tapınağa Asılmış Gövdeler, 1998; Seviştilerken, 1999; İmin Yürüyüşü/Biçimlerle Soyunmak, 1999; Ötekinde Olmak (Oralarda/İkisi) 2000; Dün Geceki/En Sevmek (Şeyh Galib’e Çiçekler), 2000; İçimdeki Şiir Hayvanı, 2007. 2007’den itibaren Yapı Kredi Yayınları tarafından Dağlarca’nın toplu eserlerini yayımlama çalışmaları başlatıldı. 2007-08’de daha önceden kitaplaşmamış şiirlerini içeren Orada Karanlık Olurum, Arkası Siz, Genç ve İçeri Sait Faik yayımlandı, Dağlarca’nın seçme şiirlerini içeren Dört Kanatlı Kuş’un yeni basımı yapıldı, ayrıca “Dağlarca Çocuklarda” dizisinde Ozanın çocuklar için yazdığı kitapların 14’ü yayımlandı. YKY, Dağlarca’nın 3 ciltlik toplu eserlerinin ilk cildi 2008 güzünde yayımlayacak. Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın tam adı Mehmet Fazıl Dağlarca’dır. Doğum günü 26 Ağustos’tur.

15 Ekim 2008 tarihinde vefat etti.

Ahmet Özhan kimdir?



Ahmet Özhan'ın gerçek adı Ahmet Katıgöz'dür. 26 Ağustos 1950 doğumlu olan Ahmet Özhan Şanlıurfalı'da dünyaya geldi. Ahmet Özhan aslen Urfalı değildir, babası polis olduğu için orada dünyaya gelmiştir. 1960 yılında İstanbul Belediye Konservatuarı ve Üsküdar Musiki Cemiyeti’nde müzik eğitim alan Ahmet Özhan, Üsküdar Musiki Cemiyeti ve İstanbul Belediye Konservatuarı'nda eğitimini sürdürürken, bir yandan da sahne ve plak çalışmaları yaptı. İlk profesyonel sahne deneyimi 1968 yılında Bebek Belediye Gazinosunda yapmıştır. Genç yaşta sahneye çıkan Ahmet Özhan 1970’li ve 1980’li yılların popüler Türk Müziği yorumcusu olarak tanınmıştır

1991 de kurulan, Kültür Bakanlığı İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğu'nun kurucusu ve genel yönetmeni olan Ahmet Özhan, klasik ve tasavvuf müziği alanındaki en iyi solistler arasında yer almaktadır. Topluluk çalışmalarını Konya Mevlana İhtifalleri'nin yanı sıra, İstanbul Festivali gibi etkinliklerde verdiği klasik ve tasavvuf müziği konserleriyle sürdürmektedir.

AHMET ÖZHAN'IN MEVLEVİLİĞİ : Bir iftar yemeğinde Muzaffer Ozak ile tanışan Ahmet Özhan, manevi bir dünyaya daldı. Mevlevilik yolundan yürüyen sanatçı, Türk Tasavvuf Musikisi alanında bir çok çalışmalara imza atar. Genel Yönetmeni ve solisti olduğu toplulukla Âteş-i Aşk isimli beş CD"lik tasavvuf müziği albümü, padişâh bestekârların eserlerinden oluşan bir CD ve yine İlâhiyat-ı Kenân isimli bir tasavvuf müziği albümü yaptı.

1998 yılında Devlet Sanatçısı unvanını alan Ahmet Özhan, Mevlana'nın ölüm yıldönümündeki Şeb-i Arus törenlerinin de vazgeçilmez ismi oldu.



AHMET ÖZHAN'IN EVLİLİKLERİ : Ahmet Özhan 3 evlilik yapmıştır. İlk eşi Hale Soygazi, ikinci eşi Hatice Özhan ve son eşi Filiz Akbulut olmuştur. Ahmet Özhan, 27 yıllık eşi Hatice Özhan'dan 28 Ocak 2013 tarihinde boşandı ve Yeşilköy'deki bir ilköğretim okulunda müdür muavinliği yapan gençlik aşkı Filiz Akbulut ile evlendi.

1.evliliği: 1976 yılında Hale Soygazi ile evlendi, 1985 yılında boşandı. 2.evliliği: 1986 yılında Hatice Özhan ile evlendi, 28 Ocak 2013 tarihinde boşandı. Fatma Özgül ve Özcan isimlerinde biri kız, diğeri erkek iki çocuğu vardır. 3.evliliği: Filiz Akbulut ile 21 Kasım 2013 tarihinde Kıbrıs'ın Lefkoşa kentinde evlendi.

Ahmet Özhan kızı Fatma Özgül'ü Albayrak ailesine gelin verdi. Ahmet Özhan'ın damadı Ömer Faruk Albayrak'ın düğünü Aralık 2017'de oldu.



Albümleri : 2013 - Son Nebi 2012 - Itri 2007 - Yüzyılın Şarkıları 2005 - Mevlana'nın Dilinden 2005 - Hüzünlü Gurbet 2003 - Rüya 2003 - Nostalji 1999 - Güldeste 3 1998 - Güldeste 2 1988 - Gel 1987 - Hoşgeldin 1985 - Ömrümün Baharı 1984 - Hüzün 1981 - Güneşin Battığı Yerde 1978 - Geceler Gariplerindir 1977 - Bir Tanem 1976 - Ahmet Özhan 76 1975 - Günümüzün Sevilen Şarkıları ile Ahmet Özhan 1974 - Ahmet Özhan

Kürşat Başar kimdir?



1963 yılında İstanbul‘da dünyaya geldi. Öğrenim hayatı boyunca babasının görevi dolayısıyla İstanbul, Ankara, Lefkoşe ve Doğubeyazıt gibi birçok farklı yerde bulunan Başar, lise öğrenimini tamamladıktan sonra İstanbul’a taşındı. Üniversite eğitimini İstanbul Üniversitesi felsefe bölümünde tamamlayan yazar, öğrencilik yıllarında yazıyla ilgilenmeye başlamıştı. İlk kez 1981‘de Hürriyet ve Güneş gazetelerinde start alan yazarlık kariyeri daha sonra Türkiye‘nin önde gelen basın yayın kuruluşlarında devam edecekti.

Aktüel dergisinde yaptığı editörlük görevini Tempo’daki genel yayın yönetmenliği izledi. Başdı ve aynı zamanda birçok ulusal derginin yayın kurulu yönetmenliğini yaptı. Çok yönlü ve renkli kişiliğiyle dikkat çeken yazar müziğe olan tutkusuyla da tanınıyordu ve 1983–1989 yılları arasında TRT 3‘te dinleyiciyle buluşan “Caz Duygusu” adlı programı hazırladı. Yine 1989’da ilk kitabı Kış İkindisinin Evinde’yi yayınladı ve Haldun Taner Öykü Ödülü‘nün sahibi oldu.

Başar, 1989-1991 yılları arasında TRT ekranlarında yayınlanan “Akşama Doğru” programının danışmanlık ve sunuculuğunu yaptı. 1990 mayısında kitap raflarında yerini alan ikinci kitabı “Konuştuğumuz Gibi Uzaklara” Başar’ın kendine özgü anlatımının daha da oturduğu bir çalışma olarak değerlendirildi.

1992‘de Kanal 6’da izleyiciyle buluşan “Tempo” adlı haftalık haber programını hazırlayıp sunan yazar, bir yıl sonra üçüncü kitabı Sen Olsaydın Yapmazdın, Biliyorum isimli romanını yayınladı. Aşk ve dostluk ilişkilerini üç kişinin etrafında dönen bir öykü ekseninde ele aldığı bu kitabıyla Başar, Türkiye’nin en çok okunan yazarları arasına girdi.

Yazar 1996 yılında “Aşkı Bulmanın ve Korumanın Yolları” adlı kitabını Türk literatürüyle tanıştırdı. Kısa sürede en çok satan kitaplar arasına giren roman, yine insan ilişkilerini sorguluyor ve duygusal gel-gitler ve kararsızlıklar üzerinde duruyordu. Yazı ve denemelerinin bir bölümünü İğreti Yaşamlar adlı kitabında toplayan Başar, ironiyle duygusallığı, hayalle gerçeği, tarihle bugünü birbirine bağladığı bu çalışmasında politikadan aşka, evrensel değerlerden kimliklere, teknolojiden dine, günümüz dünyasını mercek altına aldı. Başar, çok okunan ve konuşulan romanlarından sonra çeşitli gazetelerde sürdürdüğü köşe yazarlığında da farklı bir tarza imza atarak ilgi topladı ve iletişimciler tarafından verilen ‘Köşe yazısı ödülü’nün sahibi oldu.

48 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Commentaires


bottom of page