top of page
  • Yazarın fotoğrafıHaberciGazete

Cengiz Topel, Galip Arcan, Bekir Yıldız, Abdülkadir Bulut



Bugün 8 Ağustos. Cengiz Topel, Galip Arcan, Bekir Yıldız ve Abdülkadir Bulut'un ölüm yıldönümleri...

BRT Yayın Grubu olarak bu değerlerimizi saygıyla, sevgiyle anıyoruz.

Cengiz Topel kimdir?



Cengiz Topel, 2 Eylül 1934, İzmit doğumlu - 8 Ağustos 1964 yılında hayatını kaybeden , Türk pilot yüzbaşıdır. 1964'te Türk Hava Kuvvetleri'nin Kıbrıs'ta gerçekleştirdiği uyarı uçuşunda, uçağı Rum uçaksavarlar tarafından vurulunca paraşütle atladı ve esir düştü. Rumlar tarafından hastanede öldüğü belirtilen Topel'in naaşı iade edildi. Türk Hava Kuvvetleri'nin Kıbrıs'taki ilk pilot kaybıdır.

Trabzonlu Tekel tütün eksperi Hakkı Bey’in oğludur. Babasının görevli olduğu İzmit'te 2 Eylül 1934 tarihinde doğdu. Annesi Mebuse Hanım’dır. Ailede dört kardeşin üçüncüsüdür.

İlkokula Bandırma II. İlkokulu'nda başladı, babasının Gönen, Balıkesir’e tayini ile Ömer Seyfettin İlkokulu’nda öğrenimine devam etti. Babasını kaybettikten sonra ailesi Kadıköy, İstanbul'a yerleşti. Kadıköy Yeldeğirmeni Okulu’nda ilk ve orta öğrenimini tamamladı. Lise öğrenimine, Haydarpaşa Lisesi'nde başlayıp Kuleli Askeri Lisesi’ne devam ederek 1953 yılında bitirdi. 1955 yılında Kara Harp Okulu’nu bitirip asteğmen olarak ordu saflarına katıldı.

Küçük yaşlardan beri havacılığa olan merakı sonucu hava sınıfına ayrıldı. Pilotaj eğitimi için Kanada’ya gönderildi. Kanada’daki eğitimini başarıyla tamamlayarak 1957 yılında yurda dönüp Merzifon 5. Ana Jet Üs Komutanlığı'nda göreve başladı. 1961 yılında Eskişehir 1. Hava Ana Jet Üssü’ne atandı. 1963 yılında yüzbaşılığa terfi etti.

Kıbrıs harekatı

8 Ağustos 1964 tarihinde Kıbrıs Harekatı sırasında Eskişehir’den Kıbrıs’a, dörtlü kol komutanı olarak gönderildi. F-100 uçağıyla uçuş esnasında uçağı yerden isabet alarak düşürüldü. Paraşütle atlamayı başardı, fakat Rumlar tarafından esir alındı. Uluslararası savaş hukukunun esirleri kapsayan maddelerine aykırı olarak yapılan işkenceler sonucu öldüğü iddia edilir. Kıbrıs'taki ilk Türk hava harp kaybı olan Cengiz Topel'in hastanede öldüğü açıklandı, ancak naaşı ısrarlı girişimler sonucu 12 Ağustos 1964 tarihinde Rumlar’dan alınabildi.

Cenaze töreni

Kıbrıs'ta, Adana'da, Ankara ve İstanbul'da yapılan törenlerden sonra 14 Ağustos 1964 tarihinde Edirnekapı'daki Sakızağacı Hava Şehitliği'nde toprağa verildi.

Anısına

Türkiye'nin çeşitli bölgelerindeki yerleşim yerlerinde birçok park, cadde ve sokağa adı verilmiştir. Gaziantep ve Kayseri'de birer semt, Ankara'nın Mamak, Çubuk ilçelerinde ve İzmir'in Konak ilçesinde birer mahalle , İstanbul'un Gaziosmanpaşa, Eyüp ve Kartal ilçesinde, Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde, Kocaeli'nin İzmit ilçesi Karabaş mahallesinde ve Balıkesir'in Hasan Basri Çantay ve Gündoğan mahallelerini ayıran ve şehir merkezinden 9. Ana Jet Üssü'ne ulaşımı sağlayan caddeye, babasının tayini ile Ömer Seyfettin İlkokulu'na devam ettiği Gönen (Balıkesir)'deki bir ana caddeye; Malatya, Kırıkkale, Sorgun ve Eskişehir'de en büyük caddelerden birisine, Tekirdağ merkezindeki bir meydana adı verilmiştir.

Cengiz Topel ismi, Antalya'nın Muratpaşa ve Finike ilçelerinde, Ağrı'nin Patnos ilçesinde, Adıyaman'da Eskişehir'de, Batman'da, Sakarya'da,Tokat Turhal'da Samsun'da, Şanlıurfa'da, Isparta'da, İstanbul'un Bakırköy ve Zonguldak'ın Kozlu, Manisa'nın Demirci, Mersin'in Akdeniz, Tarsus, Silifke ve Anamur, Osmaniye'nin Kadirli, Adana'nın Yüreğir, Konya'nın Karatay, Afyonkarahisar ilinin Dinar, Trabzon'un Of ve Sinop'un Boyabat,Gaziantep'in Şahinbey, İzmir'in Buca ve Güzelbahçe ilçesinde, Gönen (Balıkesir)'de okullara verilmiştir.

İsmail Galip Arcan kimdir?



İ. Galip Arcan, 1894 yılında İstanbul'da dünyaya geldi. Tam ismi İsmail Galip Arcan’dır. Beşiktaş Soğukçeşme Askeri Rüştiyesi (ortaokul, 1910)’ni tamamladı. Henüz on beş yaşındayken, tiyatroya olan ilgisi nedeniyle Kuleli Askeri Lisesi’ndeki eğitimini yarım bırakarak tiyatroya yöneldi. Ahmet Fehim Efendi’nin tiyatro topluluğunda oyunculuğa başladı. İlk kez Ahmet Vefik Paşa’nın “Tabib-i Aşk” adlı oyununda sahneye çıktı; Namık Kemal’in “Akif Bey” adlı oyunundaki başarısıyla dikkatleri çekti. 1910 yılında, Burhanettin Tepsi’nin kurduğu Burhanettin Tiyatrosu’na katılarak Selanik turnesine çıktı ve olumlu eleştiriler aldı. 1914'de öğrenci olarak Darülbedayi (İstanbul Şehir Tiyatrosu)’ye girdi. Yeteneği sayesinde ilerledi ve bu kurumun o zamanki yönetimine seçildi. 1920 yılında Fransa’ya giderek, Fransa Eğitim Bakanlığı’nın desteğiyle tiyatro konusunda araştırmalar yapmaya başladı. Paris’te üç sene Mösyö Antuvan’ın gözetiminde araştırmalarda bulundu, çalışmalar yaptı. Comédie-Française ve Théatre L’Odéon’da çalıştı.İsmail Galip, Türkiye’ye döndükten sonra Raşit Rıza Efendi Topluluğu’na girerek burada oyunculuk yaptı. Sanatçı bu arada bir yandan da oyun yazarlığı denemelerinde başladı. 1923'te ikinci Fransa gezisine çıktı. İsmail Bey bu geziden dönmesinin ardından, ünlü tiyatro ve sinema adamı Muhsin Ertuğrul’un Ferah Tiyatrosu’na girdi. Bu topluluğun dağılmasından sonra Almanya’ya giderek, Berlin’de Alman Tiyatrosu üzerine araştırma ve inceleme çalışmaları yaptı.Almanya’dan Türkiye’ye dönünce İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda yönetmenlik yapmaya başladı. Oyun yazarlığı, tiyatro eserleri çevirmenliği, adaptasyon çalışmaları gibi çalışmalarına, sinemayı da ekleyen İsmail Galip Arcan, ‘Bican Efendi’ adlı bir karakteri canlandırdı. 1932-42 tarihleri arasında Konservatuar’da hocalık da yaptı. Birçok oyun yazan, çeviren ve adapte eden Arcan’ın “Tiyatroda Makyaj” (1941), “Tiyatroda Diksiyon” (1947) adlı iki de kuramsal kitabı vardır. Türk tiyatro ve sinemasına önemli katkılarda bulunmuştur. “Venedik Taciri”, “Bir Kavuk Devrildi”, “Kafatası”, “Ayak Takımı Arasında”, “Kral Lear”, “Kibarlık Budalası”, “Kral Oidipus”, “Akif Bey” ve “Tabib-i Aşk” gibi çok önemli oyunlarda sahneye çıktı. 1917 ile 1956 yılları arasında da yirmi beş kadar sinema filminde rol üstlenmişti.“Aynaroz Kadısı” (1938) başta olmak üzere, birçok filmde başarılı oyunlar sergileyen İsmail Galip Arcan, özellikle Bican Efendi tiplemesiyle ünlendi. Uzun yıllar Muhsin Ertuğrul ile birlikte Türk tiyatrosu ve sinemasının gelişmesine emek veren Arcan’ın yetmişin üzerinde çeviri ve uyarlaması, yüzü aşkın radyo skeci vardır...Almanya’dan döndükten sonra girdiği İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda ölümüne kadar yönetmen ve oyuncu olarak çalışmıştı. Oyunların pek çoğu kitap olarak yayınmadıysa da sahnelenmiştir.

ESERLERİ:ARAŞTIRMA-İNCELEME: Tiyatroda Makyaj (1941), Tiyatroda Diksiyon (1947).OYUN: Kimsesizler (1941), Yalancılar (1941), Yedigün (1941), Hava Parası (1949), Bir Rüya (çocuk Oyunu, 1953).ŞİİR: Benim Romanım: Şiir Miir (1962). ANI: Yaş 70 (1965). ÇEVİRİ: Gülünç Kibarlar (Moliere’den, 1943), İnsan Sesi (J. Cocteau’dan, 1950).

Bekir Yıldız kimdir?



1933'te Şanlıurfa'da doğan Yıldız, İstanbul Erkek Sanat Enstitüsü'nü (1950) ve İstanbul Matbaacılık Okulu'nu (1954) bitirdikten sonra dizgi operatörlüğü ve öğretmenlik yaptı. Almanya'ya giderek Heidelberg Matbaa Makineleri Fabrikası'nın montaj bölümünde çalıştı (1962-1966). Yurda döndükten sonra İstanbul'da kurduğu Asya Matbaası'nı işletti (196-1981).

İlk öyküsü 1951'de Tomurcuk adlı çocuk dergisinde yayımlanan Yıldız daha sonra Yeditepe, May, Halkın Dostları, Yeni a, Yazko Edebiyat gibi edebiyat dergilerinde yazdı.

Konularını Urfa ve yöresinden alan öykülerin yer aldığı Reşo Ağa adlı kitabıyla tanındı. Öykülerinde Güneydoğu Anadolu insanının yaşamını, bölgenin töre ve geleneklerini, ağa-köylü ilişkisini, yörede yaygın olan kaçakçılık ve kan davası gibi konuları işledi.

Almanya'daki Türklerin toplumla uyumsuzluğunu iç çatışmalarını konu edindiği Türkler Almanya'da adlı romanı çarpıcı gözlemlere ve eleştirel bir yaklaşıma sahip olması bakımından dikkat çekti.

Süreyya Duru onun kimi öykülerinden yola çıkarak "Bedrana" (1974) ve "Kara Çarşaflı Gelin" (1975); Ümit Efakan, Halkalı Köle adlı romanından "Halkalı Köle" adlı filmleri yaptı.

Ünlü öykü ve roman yazarı Bekir Yıldız 8 Ağustos 1998'da İstanbul'da öldü.

Bekir Yıldız'ın Eserleri

Roman:

  • Türkler Almanya'da (1966)

  • Halkalı Köle (1980)

  • Aile Savaşları (1984)

  • Kerbela (1987)

  • Darbe (1989)

Öykü:

  • Reşo Ağa (1967)

  • Kara Vagon (1969), (May Edebiyat Ödülü)

  • Kaçakçı Şahan (1970), (Sait Faik Hikâye Ödülü-1971)

  • Sahipsizler (1971)

  • Evlilik Şirketi (1972)

  • Beyaz Türkü (1973)

  • Alman Ekmeği (1974)

  • Dünyadan Bir Atlı Geçti (1975)

  • İnsan Posası (1976)

  • Demir Bebek (1977)

  • Güneydoğu Öyküleri (Kara Vagon ve Kaçakçı Şahan, 1979)

  • Mahşerin İnsanları (1982)

  • Bozkır Gelini (1985)

  • Seçilmiş Öyküler (1989)

Röportaj:

  • Harran (1972)

  • Yaman Göç (1983)

  • Allah'ın Gölgesine Koşanlar (1991)

Çocuk Kitabı:

  • Ölümsüz Kavak (1980)

  • Arılar Ordusu (1980)

  • Şahinler Vadisi (1981)

  • Canlı Tabanca (1981).

Deneme:

  • Yargılayan Zaman İçinden Konuşmalar-Soruşturmalar-Yazılar (1984).


Abdülkadir Bulut kimdir?


1943 yılında Anamur'da doğan Abdulkadir Bulut, ilk ve ortaokulu Anamur'da bitirdikten sonra Akşehir İlköğretmen Okulu'na girdi ve bu okuldan 1961 yılında mezun oldu. Anamur ve Kırıkhan'da öğretmenlik yaptı. 1966'da Anamur'da öğretmenlik görevini sürdürürken 'sol' propagandası yaptığı gerekçesiyle Bakanlık emrine alındı ve mahkemeye verildi. 1967'de aklandı, ama Bakanlık, görevine tekrar döndürmedi. Danıştay'da açtığı davayı kazanarak 777 gün sonra görevine döndü. 1971'de yeniden tutuklandı. Öğretmenlik görevini İstanbul'da sürdürdü. 8 Ağustos 1995 günü Silifke'den Anamur'a giderken dolmuş-minibüsün kapısının açılmasıyla minibüsten düşerek hayatını kaybetti. Şiire 1960'tan sonra başladığı halde uzun süre adını duyuramadı. Milliyet Sanat dergisinin açtığı "1974'ün En Başarılı Genç Şairi" yarışmasında "1974'ün övgüye değer şairlerinden" birisi olarak ödül aldı. BENDE SAKLI KALAN ADIN Bende saklı kalan adın Şimdi fasulyelere sırık diken Köylü kadınların ağzında Sakız olup çiğneneceği yerde Katılıyor onların güpegündüz Mırıltılarla başlayan ağıtlarına Bende saklı kalan adın Çoktan sokulmuş olmalı Okul çocuklarının köy yollarında Taşların soğumuş yüzlerine Tebeşirle yazdıkları yazıların Aralarına Bende saklı kalan adın Tozlaşsa da bir nergis çiçeği gibi Gadan alayım gene de Bir işçinin elindeki sefertasıyla Ve alnından sarkan susuşla Yanyana duracak güzellikte

28 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page