Bugün 10 Ocak. Atatürk'ün silah arkadaşlarından Ali Fuat Cebesoy, yazar Osman Cemal Kaygılı, yazar-şair Necati Cumalı, şair Adnan Azar, yazar Reşat Enis, bestekâr Yaşar Güvenir ve oyuncu Süheyl Eğriboz'un ölüm yıldönümü. 10 Ocak aynı zamanda Mimar, bilim insanı Ahmet Vefik Alp'in de aramızdan ayrıldığı gündür. Önceki yıl bugün müzisyen Hakan Yelbiz bir trafik kazasında can verdi.
BRT Yayın Grubu olarak bu değerlerimizi saygıyla, sevgiyle anıyoruz.
Ali Fuat Cebesoy kimdir?
Ali Fuat Cebesoy, 23 Eylül 1882’de Salacak, Üsküdar’da doğmuş, 10 Ocak 1968’de İstanbul’da hayatını kaybetmiştir. Türk asker ve siyasetçidir.
Türkiye’nin ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk ile Harp Okulu yıllarında sınıf arkadaşı idi. Türkiye’nin işgali sırasında İzmit’ten Ankara’ya ilerleyen İngiliz birliklerine ateş açma emrini vererek şimdiki adı Alifuatpaşa tren istasyonu olan mahalde durdurması nedeniyle Kurtuluş Savaşı’nı fiilen başlatan ilk komutan oldu ve savaş boyunca önemli görevler üstlendi. Yine Kurtuluş Savaşı yıllarında üstlendiği Moskova Büyükelçiliği görevini başarıyla yürüttü ve Türkiye’nin kuzeydoğu sınırlarını belirleyen Moskova Antlaşması’nı imzaladı. Milletvekili olarak başladığı siyâsî yaşamında Türkiye’nin ilk muhalefet partisi olan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın kurucularından birisi olup sonrasında İzmir Suikastı sanığı olarak Orgeneral rütbesindeyken İstiklâl Mahkemeleri tarafından yargılandı.
1931’de siyasete dönerek TBMM başkanlığı, bayındırlık bakanlığı ve ulaştırma bakanlığı yaptı. 1948’den itibaren siyasete Demokrat Parti’de devam etti. 27 Mayıs Darbesi’nden sonra Yassıada Mahkemeleri’nde yargılandı.
İLK YILLAR
23 Eylül 1882 tarihinde Salacak, İstanbul’da doğdu. Babası, sonradan Türkiye’nin ilk bayındırlık bakanı olan İsmail Fazıl Paşa idi. İlk öğrenimini Erzincan’da, orta öğrenimini İstanbul’da Saint Joseph Lisesi’nde yaptı. Babasının gönülsüzlüğüne rağmen 13 Mart 1899'da Harp Okulu'na girdi, orada Mustafa Kemal ile aynı sınıfa düşmesi bir bakıma gelecekteki kaderini çizmiş oldu. Selanikli olan Mustafa Kemal, İstanbul’da Ali Fuat’ın ailesinin yanında kalıyordu. 1902 yılında Harp Okulu'nu bitirdi; 11 Ocak 1905 tarihinde Harp Akademisi'nden sekizinci olarakmezun oldu.
ASKERLİK YAŞAMI
Ali Fuat Bey’in Beyrut’ta başlayan kıta hizmetleri, 1908’deki Roma Askerî Ataşeliği dışında çok hareketli geçti.
Trablusgarp Savaşı başlar başlamaz oraya ilk gidenler arasındaydı. Balkan Savaşı sırasında Karadağ’da, Yanya Kalesi’nde, Pista ve Pisani muharebelerinde, I. Dünya Savaşı’nın başında tümen komutanı olarak katıldığı Kanal Harekâtı’nda büyük başarılar gösterdi. Kanal Harekatı’nda 8. Kolordu kurmay başkanlığı; Doğu Anadolu cephesinde Mustafa Kemal Paşa’nın emrindeki 16. kolorduda 5. Tümen komutanlığı yaptı.
Liman von Sanders komutasındaki Yıldırım Orduları Grubu’nun Edmund Allenby komutasındaki İngiliz ordusu karşısında hezimete uğramasından sonra Yıldırım Orduları Halep’in kuzeyine kadar çekilmek zorunda kaldı. Bulgaristan’ın 29 Eylül’de savaştan çekilmesi sonucu Osmanlı Devleti’nin müttefikleriyle karayolu bağlantısı kopmuş, İtilaf Devletleri’ne Balkanlar’dan İstanbul’a yürüme imkânı doğmuştu. Bunun üzerine Osmanlı İmparatorluğu 30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Mütarekesi’ni imzalamak zorunda kaldı. Mondros Mütarekesi gereği Osmanlı Ordusu’ndaki Alman subaylarının ülkelerine dönmeleri gerekiyordu. 31 Ekim’de Yıldırım Ordular Grubu Komutanı Liman von Sanders, görevini Mustafa Kemal Paşa’ya devretti. Mustafa Kemal Paşa İstanbul’a dönmeden önce Ali Fuat Paşa’nın komutasındaki 20. Kolordu’yu terhis etmedi. Ali Fuat Paşa, teçhizatlı 20. Kolordu’yu Mustafa Kemal Paşa’nın emriyle önce Konya’ya, sonra da Ankara’ya getirdi.
1919 yılında Türkiye işgal edilirken Anadolu’da bağımsız olan iki kolordudan biri Ankara’da Ali Fuat Paşa komutasında, diğeri ise Erzurum’da Kâzım Karabekir komutasındaydı. Ali Fuat Paşa’nın emriyle 20. Kolordu birlikleri İzmit ve Adapazarı üzerinden Bilecik ve Eskişehir istikametine ilerleyen İngiliz kuvvetlerine Geyve yakınlarında, hâlen adı Alifuatpaşa, Geyve istasyonu olan mevkide ateş açarak onları durdurup geri püskürttü ve Türk Kurtuluş Savaşı’nı fiilen başlatan ilk komutan oldu. Daha sonra Mustafa Kemal Paşa Samsun’a çıktıktan sonra Erzurum Kongresi’ne gitmeden Amasya’da Ali Fuat Paşa ile görüşerek Amasya Tamimi’ni birlikte imzalayıp ilan ettiler.
Kurtuluş Savaşı’nın ilk döneminde 20. Kolordu ve Garp Cephesi komutanlığı yaptı. İzmit ve çevresinde Yunan ve İngilizlere karşı savaştı. İstanbul Hükûmeti’nin dahiliye nazırı Ali Kemal, Mustafa Kemal Paşa’nın yetkisiz olduğunu bir genelgeyle açıklayınca Ali Fuat Paşa da kendi bölgesindeki valilere ve mutasarrıflara kendisinden gelecek emirlere göre hareket edilmesini bildirdi. Ayrıca her tarafta Müdafaa-i Hukuk ve Reddi İlhak Cemiyetlerinin kurulacağını ilgililere hatırlattı. Bu çabaları takdirle karşılandığı için Sivas Kongresi sonrasında Umum Kuva-yi Milliye komutanı olarak görevlendirildi.
BÜYÜKELÇİLİK GÖREVİ
“Umum Kuva-yi Milliye Komutanı” olarak Kuva-yi Seyyare Komutanı Çerkez Ethem ile birlikte Yunan işgaline karşı 1920 Ekim ayı sonunda Gediz harekâtını yaptı. Taarruz planını Genelkurmay Başkanı Miralay İsmet Bey kabul etmese de TBMM kuvvetleri ağır zayiatlar verdikten sonra Gediz’i geri alarak İzmir’in İşgali’nden sonra ilk defa Yunanların işgal ettikleri bir bölgeden geri çekilmelerini sağladı. Harekâtın bitiminde Kuva-yi Milliye Komutanlığı lağvedildi ve Umum Kuva-yi Milliye Komutanı olan Mirliva Ali Fuat Paşa, Moskova Büyükelçiliği’ne tayin edildi. Yerine kurulan iki komutanlıktan “Batı Cephesi Komutanlığı”na Albay İsmet Bey, “Güney Cephesi Komutanlığı”na ise Mirliva Refet Paşa tayin edildi.
Mustafa Kemal Paşa’nın talimatını yerine getirmek ve hâlen gizli tutulan ve onun Lenin’e yazdığı mektubu vererek Sovyetler Birliği ile sınır tespit etmekle yükümlü olduğu bu zor görevi sırasında Kâzım Karabekir komutasındaki TBMM orduları Eylül 1920’de Sarıkamış, Kars, Ardahan, Artvin ve Batum’u geri alırken Moskova’da Lenin ve Stalin’e, Türk Ordusu’nun Menşeviklere karşı savaşarak aslında Bolşeviklere de yardımcı olduğunu söyleyip teskin ediyordu. 16 Mart 1921 tarihinde TBMM sefiri olarak Sovyetler Birliği ile Moskova Antlaşması’nı imzaladı; böylece hem TBMM ilk defa bir yabancı devlet tarafından tanınmış oldu, hem de Türkiye’nin kuzeydoğu sınırları tespit edildi.
SİYASİ HAYATI
10 Mayıs 1921 tarihinde Ankara’ya dönerek TBMM’de siyâsî çalışmalarına başladı. Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti başkanlığını yaptı. 1923 yılında Konya’da 2. Ordu müfettişliği görevine getirildi, bu dönemde meclisteki görevinden süresiz izinli sayıldı. Bir yıl sonra ordu müfettişliği görevinden istifa ederek meclisteki görevine Ankara milletvekili olarak devam etti.
1925 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk muhalefet partisi olan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın kurucuları arasında yer aldı. 1926 yılında İzmir Suikastı dolayısıyla İstiklal Savaşı’nı birlikte başlattıkları Kâzım Karabekir, Rauf Orbay ve Refet Bele paşalarla birlikte tutuklandı, yargılandı ve beraat etti. 1 Ekim 1927 tarihinde TBMM’nin ikinci dönemi sona erince milletvekilliği de sona erdi. Ayrıca ordu açığında iken 5 Aralık 1927 tarihinde askerlikten de emekliye sevk edildi.
İkinci dönem siyâsî hayatı Mustafa Kemal ile barışmasından sonra 1931 yılında Konya milletvekili seçilmesiyle başladı. İsmet İnönü cumhurbaşkanı olduktan sonra 1939-1943 yılları arasında bayındırlık bakanlığı, 1948 yılında TBMM başkanlığı ve 1943-1946 yılları arasında ulaştırma bakanlığı yaptı.
Aynı yıl TBMM başkanlığından ve Cumhuriyet Halk Partisi’nden istifa ederek Demokrat Parti’ye geçti. 1950 seçimlerinde Eskişehir’den, 1954 ve 1957 seçimlerinde de İstanbul’dan milletvekili seçildi. 27 Mayıs Darbesi sırasında tutuklanarak Yassıada mahkemelerinde yargılandı. Serbest kaldı.
I., II. Dönem Ankara, IV., V., VI., VII., VIII. Dönem Konya, IX. Dönem Eskişehir, X., XI. Dönem İstanbul milletvekilliği yaptı.
ÖLÜMÜ
10 Ocak 1968 tarihinde İstanbul’da hayatını kaybetti. Hiç evlenmemişti. Geyve civarındaki Alifuatpaşa beldesinde Merkez Camii’nin avlusunda gömülüdür. Ailesi yerinde kalmasını istediğinden Ankara’daki Devlet Mezarlığı’na nakledilmemiştir. Aynı beldedeki müzede kendisine ait kişisel eşyalar, fotoğraflar ve dokümanlar mevcuttur. Yazdığı eserler
Birüssebi – Gazze Meydan Muharebesi ve 20. Kolordu (1938) Millî Mücadele Hatıratı (1953) Moskova Hatıraları (1955) Siyâsî Hatıralar (I. cilt: 1957, II. cilt: 1960) Mektep Arkadaşım Atatürk (1967) Mustafa Kemal – Millî Lider
Osman Cemal Kaygılı kimdir?
(d.İstanbul, 1890 - 1945, İstanbul)
1890'da İstanbul'da doğdu. 1945'te İstanbul'da yaşamını yitirdi. Eski İstanbul'un kenar mahallerindeki yaşamı anlatan roman ve öyküleriyle tanınır. Bir mahalle bakkalının oğlu. Orta öğrenimini Eğrikapı Merkez Rüştiyesi'nde tamamladı. Menşei Kuttab-ı Askeriye'yi bitirerek 1906'da Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Dairesi'ne girdi. 1909'da Kıtaat-ı Fenniye Müfettişliği kaleminde çalıştı. Mahmut Şevket Paşa suikastıyla ilgili görülen muhaliflerle birlikte Sinop'a sürgün edildi. Seferberlikte, bir süre katiplik göreviyle gezici tümenlerde bulundu. 1918'de hastalığı nedeniyle emekliye ayrıldı. Sütçülük, Haliç vapurlarında biletçilik, pazarlarda manifaturacılık yaparak geçimini sağladı. Aynı zamanda çeşitli mizah dergileri ve gazetelerde şiirler, öyküler, fıkralar, makaleler yazdı.
Cumhuriyetten sonra 1925-1945 arasında İmam Hatip Okulu'nda, Çemberlitaş Ortaokulu'nda, Fener Kız Lisesi'nde öğretmenlik yaptı. Cumhuriyet, Son Saat, Vakit, Haber, Son Posta, Son Telgraf gazetelerinde fıkra, öykü, makale ve tefrika romanlar yayınladı.
İlk yazısı Baha Tevfik'in Eşek adlı güldürü dergisinde yayınlandı. Bazı yazılarında "Anber" takma ismini kullandı. İstanbul'da mahalle ortamında doğup büyüdü, çağdaşlarından farklı bir yol izledi. Meddah, ortaoyunu gibi seyirlik oyunlara ilgi duydu. Bir halk yazarı olarak tanındı. Öykü ve romanlarında İstanbul'un kenar mahallelerinde, sur dışında yaşayan insanları, günlük yaşamlarını, alışkanlıklarını, geleneklerini anlattı. "Çingeneler" adlı romanında da İstanbul çingenelerinin yaşamlarını renkli bir belgesel görüntüsünde yansıttı. "Argo Lügati" adlı eseri tefrika olarak yayınlandı, ama ancak ölümünden sonra basıldı.
Osman Cemal Kaygılı'nın Eserleri
ROMAN:
Çingeneler (1939)
Aygır Fatma (1944)
Bekri Mustafa (1944)
ÖYKÜ:
Eşkıya Güzeli (1925)
Sandalım Geliyor Varda (1938)
Altın Babası (1923)
Bir Kış Gecesi (1923)
Çingene Kavgası (1925)
Goncanın İntiharı (1925)
TİYATRO:
Mezarlık Kızı (1927)
Üfürükçü (1925)
İstanbul Revüsü (1925)
ARAŞTIRMA-FOLKLOR:
İstanbul'un Semai Kahveleri Meydan Şairleri (1937)
Argo Lügati
Necati Cumalı kimdir?
Necati Cumalı 1921 yılında, bugün Yunanistan sınırları içinde bulunan Florina’da doğmuştur. İzmir Atatürk Lisesi’nden mezun olduktan sonra 1941 yılında başladığı Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirmiştir. Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’nde çalışan sanatçı, daha sonra 1950-1957 yılları arasında İzmir ve Urla’da avukatlık yapmıştır. İstanbul Radyosu’nda redaktörlük yapmış olan yazar, Paris Basın Ataşeliğinde de bir süre memur olarak çalışmıştır. Eşinin Dışişlerindeki görevi nedeniyle İsrail’de ve Paris’te de bulunan Necati Cumalı, geri dönüşünde İstanbul’a yerleşmiş ve 10 Ocak 2001’de İstanbul’da yaşamını yitirmiştir.
Edebi Kişiliği:
Edebiyata şiirle başladığını söyleyen sanatçının şiirleri aşk şiirleri, savaş karşıtı şiirler, yaşama sevincinin yüklü olduğu şiirler; haksızlıklara başkaldıran, memleketin dertlerinin, Anadolu insanının çaresizliklerinin anlatıldığı şiirler gibi gruplara ayrılabilir. Sanatçı şiir türüne “sevdiği insana sevdiğini söylemek ihtiyacı ile” gönül verdiğini söylemektedir.
Şiirlerinin yanı sıra roman, hikâye, oyun türlerinde de eserler vermiş olan Cumalı’nın bazı hikâyeleri filme de aktarılmıştır. Cinsellikle ilgili davranışların bol olduğu hikâyelerinde suça eğilimli insanları fazlaca anlatması da yazarın avukatlık mesleğinin bir getirişidir. Şiirlerinde anlattığı Ege Bölgesi’nin kasaba ve kırsal kesim insanlarına hikâyelerinde de yer vermiştir.
Hikâye türünden tiyatroya geçen Necati Cumalı, tiyatrolarda da yaşama sevinciyle yüklü günlük izlenimlerin güzelliklerini, Anadolu insanının çaresizliklerini, aşk ve sevgi konularını işlemiştir.
“Dil benim çalgımdır.” diyen Cumalı duru, güzel bir Türkçe kullanmış; süssüz, mecazsız, iç ve dış gözlemleri ustalıkla yansıttığı bir üslup oluşturmuştur.
Şiirlerinde belirli bir dönem Garipçilerin etkisinde kalmıştır.
Kısaca özetleyecek olursak;
Yalın anlatımlı, lirik şiir yazmıştır. Şiirlerinde sevgi, özlem, sevinç gibi konularla birlikte çağın toplumsal sorunlarını da anlatmıştır. Yaşama sevinci şiirlerinde önemli yer tutar. Kendine özgü lirik şiirler yazmıştır. Şiirleri ölçüsüz ve uyaksızdır.
Roman ve öykülerinde kasaba ve kırsal kesim insanlarının sorunlarını işlemiştir. Daha çok Ege Bölgesi’ndeki insanları anlatmıştır.
Toplumun aksaklıklarına, geleneklerle ilgili yanlışlıklara değinmiştir. Mizah öğesinden yararlanmıştır.
Tütün Zamanı, Acı Tütün en önemli romanlarıdır.
Eserleri:
Şiir: Kızılçullu Yolu, Harbe Gidenin Şarkısı, Mayıs Ayı Notları, Yağmurlu Deniz, Denizin İlk Yükselişi, İmbatla Gelen, Güneş Çizgisi, Ceylan Ağıdı, Tufandan Önce, Güzel Aydınlık, Bozkırda Bir Atlı, Yarasın Beyler, Aşklar Yalnızlıklar, Kısmeti Kapalı Gençlik
Öykü: Susuz Yaz, Yalnız Kadın, Ay Büyürken Uyumam, Değişik Gözle, Makedonya 1900, Dila Hanım, Yakup’un Koyunları, Uzun Bir Gece, Aylı Bıçak, Revizyonist, Kente İnen Kaplanlar
Roman: Tütün Zamanı, Acı Tütün, Aşk da Gezer, Viran Dağlar, Yağmurlar ve Topraklar, Uç Minik Serçem
Oyun: Oyunlar 1 (Boş Beşik, Vur Emri, Ezik Otlar); Oyunlar 2(Susuz Yaz, Tehlikeli Güvercin, Yeni Çıkan Şarkılar); Oyunlar 3(Nalınlar, Masalar, Kaynana Ciğeri); Oyunlar 4 (Derya Gülü, Aşk Duvarı, Zorla İspanyol); Oyunlar 5(Gömü, Bakanı Bekliyoruz, Kristof Kolomb’un Yumurtası ); Oyunlar 6(Mine, Yürüyen Geceyi Dinle, İş Karar Vermekte).
Adnan Azar kimdir?
1956’da Rize’de doğdu. Türk Eğitim Derneği Kayseri Koleji’ni ve Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü’nü bitirdi. Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde bir süre Sosyal Bilimler okudu. İstanbul 24 Saat (1991), Batık Aşklar Müzesi (Altın Koza En İyi Kurgu Ödülü, 1995) adlı sinema filmleriyle, kimi TV dizilerinin yönetmenliğini üstlendi. Şiirleri, 1976 yılından başlayarak çeşitli edebiyat ve sanat dergilerinde yayınlandı.
Şiirin yanı sıra, bir bölümü Adam Öykü dergisinde Uçurumlar üst-başlığıyla yayımlanmış kısa öyküleri ve senaryo çalışmaları da var. Kökleri Orhan Veli‘ye kadar uzanan duru, yalın bir söyleyişle yalın şiirler yazdı.
ESERLERİ: ŞİİR: Unutmak Suları (1982) Parçalanmış Zamanlar (1997) Yeni Zaman (1998)
ÖDÜLLERİ 1982 Akademi Kitabevi Şiir Başarı Ödülü Unutmak Suları ile
Süheyl Eğriboz kimdir?
Tiyatro ve sinemada 'kötü adam' karakteriyle ün yaptı. İzleyici onu ismiyle değil de 'Sütçü' namıyla bildi, sevdi.
Süheyl Eğriboz, 25 Haziran 1927 tarihinde Balıkesir Gönen'de doğmuştur. Aslen Balıkesir'in Gönen ilçesindendir. Babası Nejat Film'in sahibi Necat Eğriboz'dur. Çocukluğu ve gençliği İstanbul Mercan'da geçmiştir.
İstanbul Pertevniyal Lisesi'nde okudu. Bir ara Muammer Karaca ve Ses Tiyatrosu'nda sahneye çıktı ve daha sonra tiyatrodan ayrıldı.
1946 – 1948 yılları arasında Yüzme İhtisas'ta yüzücülük yaptı.
1940 yılında çekilen "Akasya Palas" filmi ile sinemaya başladı. Kötü adam rolleri ile tanınan Süheyl Eğriboz, sinemanın yanı sıra foto romanlarda ve TV dizilerinde de roller aldı. 1952 yılında Ayhan Işık'la İstanbul'un fethi çekimleri için Aydın Arakon'un yönetmenliğinde kamera karşısına geçti. 1979 yılında emekli oldu.
Süheyl Eğriboz, binin üzerinde filmde karakter oyuncusu olarak rol aldı. Dört beş tane başrolü var. 1978-80 arası Sütçü serisi yaptı. Sütçü lakabı ona o günlerden kalmıştır. Danyal Topatan ile birlikte oynadığı Sütçünün Rüyası, Haydi Bastır Sütçü, Sütçü Kıbrıs'ta, Sütçü ve Eşeği gibi filmlerde oynadı.
Süheyl Eğriboz, 18 Kasım 2013 tarihinde beyne giden her iki damarında tıkanıklık olduğu ve kısmi felç geçirdiği sebebiyle kaldırıldığı Samatya İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yoğun bakıma alındı.
Süheyl Eğriboz 1954 yılından beri evli ve biri Yaşar Eğriboz adında 2 oğlu vardır.
Süheyl Eğriboz 10 Ocak 2014 tarihinde tedavi görmekte olduğu hastanede vefat etti.
Reşat Enis (Aygen) kimdir?
Roman yazarı. 1909’da İstanbul’da dünyaya geldi. 12 Ocak 1984’te İstanbul’da yaşama veda etti. Tam adı Reşat Enis Aygen. Jandarma subayı Selim Sırrı ile Şaziye Hanım’ın oğlu. Çocukluğu babasının görevi nedeniyle çeşitli Anadolu şehirlerinde geçti. İstanbul Erkek Lisesi’ni bitirdi. Yüksek Ticaret Okulu’nda başladığı öğrenimini yarıda bıraktı. Milliyet, Vakit, Haber, Bugün (Adana), Cumhuriyet ve Yeni İstanbul gazetelerinde muhabir olarak çalıştı; köşe yazarlığı, yazı işleri müdürlüğü yaptı. 1968’de Anadolu Ajansı’ndan emekliye ayrıldı. Basın Şeref Kartı sahibiydi.
Reşat Enis’in ilk yazıları adliye röportajlarıydı. Öykülerden oluşan ilk kitabı Kılıcımı Sürüyorum’u 1930’da yayımladı. Romanlarında toplumun en alt katmanlarının acı gerçeklerini yansıttı. 1933’te yayımlanan Gong Vurdu’da Babıâli’deki yazarların yaşayışlarını anlatır; ardın dan konuyu Beyoğlu’na kaydırarak oranın gece hayatını sergiler. Kitaptaki Ömer tiplemesi yer yer yazarın kendi yaşamıyla örtüşür. Afrodit Buhurdanında Bir Kadın adlı romanı, dağınık ve gevşek dokusuna karşın, Türk edebiyatında fabrika yaşamını, iş kazalarını, grevleri, Zonguldak maden işçilerinin yaşamlarını başarıyla anlatır. 1944’te yayımlanan Toprak Kokusu adlı romanı, yayımlandığı tarihte büyük olay oldu ve mecliste toprak kanunuyla ilgili düzenlemelerin yapıldığı bu tarihte bakanlar kurulu kararıyla toplatıldı. Kitap daha sonra Kara Toprak adıyla ikinci kez yayımlanmıştır. 1949’da yayımlanan Ağlama Duvarı’nda çeşitli olaylar, kişiler bazen çok gevşek bağlantılarla, ama hızlı bir akış içinde anlatılır. II. Dünya Savaşı’nın getirdiği sıkıntıları yaşayan kenar mahalleler, devlet dairelerinin durumları, mahalle kahvehanelerinde geçen savaş ve parti dedikoduları, Cağaloğlu kitapçıları, İstanbul’daki Rumların gelenek ve görenekleri iç içe verilir. Yol Geçen Hanı, 1946-50 yıllarında Cumhuriyet Halk Partisi ile Demokrat Parti arasında geçen seçim çekişmelerini konu edinir. Reşat Enis’in bir başka romanı olan Sarı İt, Türk edebiyatında işçi haklarını savunan sendikalara karşı, işveren çıkarlarını kollama amacıyla kurulmuş sarı sendikaların içyüzünü sergileyen ilk roman olarak bilinir.
ESERLERİ
Öykü:
Kılıcımı Sürüyorum, İst.: Ahmet Halit, 1930
Roman:
Kanun Namına, İst.: Sühulet, 1932
Gong Vurdu, İst.: Sühulet, 1933
Gece Konuştu, İst.: Semih Lütfi, 1935
Afrodit Buhurdanında Bir Kadın, 1939
Toprak Kokusu, İst.: Semih Lütfi, 1944 (2. bas. Kara Toprak, 1969)
Ekmek Kavgamız, İst.: İnkılâp, 1947
Ağlama Duvarı, İst.: İnkılâp, 1949
Yol Geçen Hanı, 1952
Despot, İst.: Remzi, 1957
Sarı İt, İst.: Ararat, 1968
Yaşar Güvenir kimdir?
(29 Aralık 1929; İzmir - 10 Ocak 1998; İstanbul), Türk piyanist, ses sanatçısı, besteci, söz yazarı. TRT Ankara Radyosu kanun sanatçısı olan Osman Güvenir'in oğludur.
Keman sanatçısı ve bestekâr Fehmi Ege'nin birçok eserini yorumlamıştır. "Yıllarca Sabrettim", "Sensiz Saadet" gibi eserler çok ilgi görmüştür. Çalışmalarını genellikle Vasfı Uçaroğlü Orkestrası ile yapmıştır.
Döneminde birçok sahne çalışması yapmış olmasına karşın plağa kaydedilen eseri oldukça azdır.
Ahmet Vefik Alp kimdir?
1948 yılında doğan Ahmet Vefik Alp 1967’de Saint Joseph Lisesi’ni bitirdi. Ahmet Vefik Alp, Saint Joseph Fransız Lisesi’ ni bitirdikten sonra Robert College Inşaat Mühendisliği Bölümünde yüksek öğrenimine başladı, aynı yıl İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümüne geçerek 1971 yılında ‘Pekiyi’ derece ile ”Mimar’, 1973 yılında da ‘Pekiyi’ derece ile Yüksek Mühendis Mimar’ Diplomalarını aldı. 1973 yılında ITU Mimarlık Fakültesinde ‘Asistan’ lığa atanan Ahmet Vefik Alp, Alp, 1977 yılında ABD’ye gönderildi.
ALP, Houston, Texas, ‘Rice University’ de, 1978 yılında Şehircilik alanındaki projesiyle ‘Master’; 1979 da Mimari ve Şehirsel Psikoloji alanında insanlar, binalar ve şehirler arasındaki zihinsel ve duygusal etkileşimleri inceleyen 16 ayda tamamladığı ‘Aesthetic Response to Geometry in Architecture’ araştırması ile de ‘Doktor’ payelerini aldı.
1982 yılında Suudi Arabistan KFUPM ‘Kral Fahd Universitesi’ ne davet edilen Alp’in bu dönemde hazırladığı projelerden ”Riyad Diplomatik Şehir’de TC Riyad Büyükelçiliği ve Lojmanları, Dhahran’ da ‘Rektör Malikhanesi’, Jubail Endüstri Şehrinde Villa, Basra Körfezinde Half Moon Bay Tatil Beldesi, Medine de Hacılar Oteli, Cidde’de Alışveriş Merkezi ve Prototip Çöl Müzesi’nden ilk dördü tamamlanarak kullanıma verildi.
1984 yılında ‘Doçent’ liğe yükseltilen Dr. Alp, 1989 da Birleşmiş Milletler Teşkilatı’ nın himayesindeki (IAA) ‘International Academy of Architecture’ (Uluslararası Mimarlık Akademisi) ‘Profesör’ lüğüne seçildi.
1986 yılında ABD Dr. Alp’e ‘Profesyonel Mimar’ lisansı vermiştir. Aynı yıl TSA Texas Society of Architects’ (Texas Mimarlar Cemiyeti) üyeleğine kabul edilen Alp, takiben AIA’ ‘American Institute of Architects’ (Amerikan Mimarlar Enstitüsü) üyeliğine getirildi. Ahmet Vefik Alp, 1995 yılında ABD den ‘Profesyonel İç Mimar’ yetkisini aldı.
Mimarlık, Şehircilik, Belediyecilik ile Doğal ve Kültürel Mirasın korunması alanında birçok kuruluşun üyesi bulunan Alp akademik ve bilimsel çalışmaları, mimari yapıtlarıyla birçok ulusal ve uluslararası ödül kazandı. Yazıları yerli ve yabancı dergilerde ve basında yayınlandı.
Alp, ABD ve Suudi Arabistan’ a ilaveten Isviçre’ ve Japonya’da çalıştı.
1996 yılında T.C. Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü ‘Profesör’ lüğüne getirilen Alp burada Mimarlık Bölüm Başkanlığı ve Mimari Tasarım Anabilimdalı Başkanlığı görevlerini yürüttü.
1996 yılında AIA ‘Amerikan Mimarlar Enstitüsü’ Güney Avrupa Direktörlüğü ne getirilen Profesör Alp bir süre Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu Üyeliğinde de bulundu.
Ağa Han Mimarlık Ödülleri Programında ‘Nominateur’ ( aday belirleyici) hizmetini yürüttü. 2001 yılında Kazakistan Kazgor Design Academy ve IAAEC Doğu Ülkeleri Uluslararası Mimarlık Akademisi üyeliğine seçildi.
1994, 1999, 2004 ve 2009 yıllarında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olan Alp’in Deprem ve Gecekondular için Çekirdek Konut ve Kapsül Evler, Boğaziçi Otoray Tüpgeçiş, TRANSMAR Pendik-Yeşilköy Otoray Yüzer-Viadük, Istanbul Kuşakyol, Boğaziçi 3 Üsküdar-Levent Denizaltı Tüp, Haliç Sualtı Otoparkı ve Müzekent Istanbul, Istanbul Ulaşımı içim ‘Çemberler Sistemi’, Geleceğin Şehirleri Ekokentler, Büyük Marmara Çemberi, Çağdaş Cadde gibi çalışmalarından bir bölümü ulusal ve uluslararası basın aracılığıyla tanındı. 2000 yılında ‘Yüksek Bilim Konseyi’nin teklifi üzerine IAA ‘Uluslararası Mimarlık Akademisi’ 9. Presidium’u tarafından UNESCO ve Uluslararası Mimarlar Birliği / UIA gözetiminde 20 yi aşkın ülke temsilcisinin oybirliği ile Akademi’nin ‘Büyük Usta’ mertebesine yükseltildi.
Profesör Alp’in TC Malatya Belediye Sarayı ve MHP Genel Merkezi Projeleri 2011; TC Gebze Teknik Üniversitesi Muallimköy Çevre Mühendisliği Binası 2012 Avrupa Gayrimenkul Ödülleri Programında Avrupa Finalisti ve ‘Avrupa’nın En İyisi’ seçilmiştir. Profesör Alp 2011 yılı sonunda RIBA Royal Institute of British Architects (Britanya Mimarlar Kraliyet Enstitüsü) Asil Üyeliğine getirildi.
Mayıs 2012 de Sofya da gerçekleşen Interarch 2012 IAA World Triennial of Architecture kapsamında ‘Taksim Cumhuriyet Camii & Dinler Müzesi’ projesi UIA Union Internationale des Architectes (Uluslararası Mimarlar Birliği) Birincilik, ayrıca IDA International Design Awards USA (Uluslararası Tasarım Ödülleri) 2012 Ikincilik Ödülünü kazandı ve LICC London International Creativity Competition 2012 de finale kalmayı başardı.
Çamlıca ‘Altın Kubbeli Cami’ projesi LICC 2013 te mimari proje dalında Birinciliğe layık bulundu. ‘Taç İzmir’ 7 yıldızlı Otel ve Kongre Merkezi projesi 2013 IDA International Design Awards (Uluslararası Tasarım Ödülleri) nde kendi dalında 2.lik Ödülüne değer bulundu.‘Ekokent Konya’ şehirsel yenileme ve dönüşüm projesine Interarch 2015 uluslararası kongresinde Roma Mimar ve Şehir Plancıları Odası Gümüş Madalyası verildi.
TC Gebze Teknik Üniversitesi Muallimköy Elektrik-Elektronik Mühendisliği Binası 2016 yılı 9. IDA International Design Awards USA (Uluslararası Tasarım Ödülleri) Kurumsal Binalar Kategorisinde Bronz Ödül kazandı. 2020 yılında ‘Technology & Informatics Zone HDQS, Gebze, Kocaeli ‘Yönetim Binası’ Projesi 2020 MUSE mimari kategori ‘Gümüş Ödül’ ve ‘2020 DNA Paris Design Awards Large Scale Architecture Award’ ödüllerini kazandı. Aynı yerleşkede bulunan ‘Sosyal Tesis’ projesi de yine 2020 MUSE Mimari Kategori ‘Gümüş Ödül’ e uygun bulundu.
Ahmet Vefik Alp, kurucusu olduğu Alp Mimarlar Tasarım Ltd Şti nde projeler üretmekte, üyesi olduğu çeşitli uluslararası akademik ve profesyonel kuruluşların kongre ve sempozyumlar da sunumlar gerçekleştirmekteydi.
Alp, 10 Ocak 2021'de Kuşadası'nda vefat etti.
Hakan Yelbiz kimdir?
47 yaşındaki bas gitarist Hakan Yelbiz, aranjörlük ve prodüktörlük yaptı. Yelbiz, Mustafa İpekçioğlu'yla kurduğu orkestrayla çalışmalar yaptı ve başta sanatçı Hakan Altun'un olmak üzere birçok ünlü isimin çalışmalarında ve albümlerinde katkısı bulundu.
HAKAN YELBİZ NEDEN HAYATINI KAYBETTİ?
Hakan Yelbiz, 10 Ocak 2023'te Milas’ta meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybetti. Kaza, saat 13.00 sıralarında Selimiye Mahallesi Söke karayolunda meydana geldi. İzmir istikametine seyir halinde olan müzisyen Hakan Yelbiz yönetimindeki 35 BFR 639 otomobil, sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu şarampole yuvarlandı.
Metrelerce savrulan otomobil dere yatağında ağaca çarparak durabildi. Kazayı görenlerin ihbarı üzerine bölgeye sağlık ve itfaiye ekipleri sevk edildi.
Araçta sıkışan Yelbiz ve yolcu konumundaki Sabine Ayper Yelbiz itfaiye ekipleri tarafından araçtan çıkarılarak, sağlık ekiplerine teslim edildi. Sağlık ekiplerinin yaptığı kontrolde müzisyen Yelbiz'in yaşamını yitirdiği belirlendi. Yaralı Sabine Ayper Yelbiz ise müdahalenin ardından Milas Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı.
Comentarios