top of page
  • Yazarın fotoğrafıHaberciGazete

Ataşehirliler: Benim için Zafer Bayramı!



İSTANBUL/ATAŞEHİR - Dün bütün yurtta ve yurt dışındaki temsilciliklerimizde 30 Ağustos Zafer Bayramı'mızın 102. yıldönümünü kutladık. İstanbul'un Ataşehir ilçesinde sabah saat 09.30'da Cumhuriyet Meydanı'ndaki Atatürk Anıtı'na resmi törenle Ataşehir Kaymakamlığı'nın, Ataşehir Belediyesi'nin ve Ordu Komutanlığı'nın çelenklerinin sunulmasından sonra, siyasal partiler ve sivil toplum kuruluşları resmiyet dışı olarak Anıta çelenk bıraktılar.

Akşam saatlerinde de Ataşehir Belediyesi'nin kolaylaştırıcılığında Atatürk Mahallesi'ndeki meydandan Amfilipark'a kadar bir fener alayı yürüyüşü gerçekleştirildi. Burada Kent Orkestrası'nın konseri izlendi.

BRT Yayın Grubu olarak, Ataşehirlilere "30 Ağustos Zafer Bayramı sizin için ne ifade ediyor?" diye sorduk.

İşte yanıtlar:


Atatürk Mahallesi sakinlerinden Aytaç Arbaş:

"Zafer Bayramı her şeyimiz demektir. Bunun özlemi içindeyiz. Geleceğe yönelik amaçların gerçekleşmesi özlemidir bu. Şu andaki ortam itibariyle geleceğe umutla ve özlemle bakıyoruz .

Kurtuluş Savaşı'nın zaferle 30 Ağustos Zaferi ile taçlandırılması tabii çok önemli bir olay; bütün mazlum ülkelere örnek olan ve günümüze ışık tutan bir olay .

Bugün bir Kurtuluş Savaşı'nı daha çok ihtiyacımız var esasında. Siyasi yönünü bir tarafa bırakırsak eskiden olduğu gibi Kuvayi Milliye ruhu ile yola çıkmak mecburiyetindeyiz; ekonomik özgürlüğümüzü, ekonomik koşulların iyileştirilmesini yeniden sağlayabilmek için. Kurtuluş Savaşı sırasındaki seferberlik anlayışını yeniden canlandırmalı ve Kuvayi Milliye ruhu ile ekonominin yeniden Atatürk'ün uyguladığı doğrultuda düzeltilmesini ummak, beklemek ve bu konuda çalışmak zorundayız.

Atatürk'ün ne büyük bir devlet adamı olduğu Nutuk'un sonundaki Gençliğe Hitabe'de gösterilmektedir. Geleceği açıklıkla ve kesinlikle gördüğünü dış ve iç düşmanların bir gün iktidara sahip olabileceklerini ve bunların gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içerisinde olabileceklerini söylemesi büyük bir ileri görüşlülüktür diye düşünüyorum."



Ataşehir Kent Konseyi Başkanı Necip Bektaş:

"Zafer Bayramı Türk ulusunun emperyalizme karşı verdiği mücadeleyi ifade ediyor benim için. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün dehasının bütün dünya tarafından bilinmesini, kabul edilmesini ifade ediyor, o anlama geliyor.

Türkiye Cumhuriyeti'nin emperyalizme karşı verilen mücadele ile kuruluşunu ifade ediyor, dünyada ilk kez Yenilmez kabul edilen Yenilmez olduğu düşünülen güçlerin, en gelişmiş silahlara sahip olan, paraya sahip olan kişilerin, halkın birlik olduğu zaman nasıl yenileceğini gösteren bir zaferdir 30 Ağustos.

30 Ağustos Zafer Bayramı'nda Atatürk'ün gençliğe hitabesini ve Bursa nutkunu yeniden anımsayıp bir şeyler yapması gerektiğinin bilincinde olmasını diliyorum.

Bu Bayram bana bunları hatırlatıyor. Dolayısıyla bu cumhuriyetin kolay kurulmadığını. buna sahip çıkmamız gerektiğini hatırlatan bir bayram.

Ayrıca bir husus daha vurgulamak isterim Osmanlı İmparatorluğu döneminde İkinci Mahmut yüzünü batıya dönmek ister ve Atatürk döneminde olduğu gibi bazı kişileri Avrupa'ya inceleme yapmak, bilgi ve görgülerine artrırmak üzere gönderir. İkinci Mahmut'un gönderdiği kişiler Avrupa'daki gözlemlerinden sonra ülkeye döndüklerinde kurbağa bacağı yenildiğinde ne olacağını, bazı maddeleri yere gömerek işte düşmanın yürüyüşünün şaşırtılabileceğini iddia eden raporlar verdiler. Bu gösteriyor ki Osmanlı'nın çökmesi ve batı devletleri tarafından emperyalist Batı devletleri tarafından işgal edilme durumuna gelmesi öyle kısa sürede olmadı, son iki yüzyılda gerçekleşen bir olgu bu çökme olgusu .

Mustafa Kemal Atatürk'ün ve silah arkadaşlarının yetiştiği jenerasyonun dünya medeniyetini iyi okuması, savaş içinde pişmesi ve bunun sonucunda Osmanlı zihniyeti ile ayakta kalınamayacağını anlayıp emperyalist Batı devletlerinin işgalini ortadan kaldırmak için Kurtuluş Savaşı'na girişmeleri ve bunu zafere ulaştırmaları sonucunda Türkiye Cumhuriyeti' kuruldu. Bundan da şunu anlayabiliriz: Türkiye Cumhuriyeti tesadüfen kurulmuş bir Cumhuriyet değil, bilgiyle, bilimle kurulmuş bir Cumhuriyet.

Onu niçin kurduğunu biliyor Atatürk: toplumun okul yazarlığının düşük olduğu, bir şeyin yapılabilmesi için bir kişinin ağzına bakıldığı bir yönetim biçiminden, eylemlerin, hareketlerin dini kriterlerle belirlendiği, daha doğrusu din kisvesi altında olayların değerlendirildiği bir softalık dönemi yaşandı. Burada amacın şu olduğu bellidir: birilerinin padişahın bulunduğu çevreden bugünkü deyimde nemalanması. pay alması ve düzenini sürdürmesine dayalı yönetim biçimini ortadan kaldırmak gerektiği ortadadır. Atatürk bu gereksinmeyi duyuyor ve diyor ki: 'iktidara sahip olanlar gaflet, delalet ve hatta hıyanet içerisinde bulunabilirler.' Bu sözleri ile zorlukla, ateş ve kan pahasına kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin bir gün yine aynı zihniyetle yine aynı tehlikelerle karşılaşabileceğini söylüyor Atatürk gençlere. Aslında bunu hepimize söylüyor: işte hepimizin bu çaba içerisinde olmamız lazım, devlet görevlilerinin liyakatı dışında yerlere atanmaları, işlerin iyi yürütülememesine sebebiyet veriyor, bir başka ifade ile Bilim dışlandığı için bilim dışında hareket edildiği için bütün bunlar oluyor ve bugün eskiye özlem duyan bir zihniyet tarafından yönetilir duruma geliyoruz. Ama eskiye Özlem bizi ileriye götürmez, eskide iyi bir şey yok. Eskide kötülük var, onu iyi bir şeymiş gibi sunuyorlar, hâlâ sunuyorlar.

Özetle şöyle söyleyeyim: Büyük Atatürk sadece büyük bir komutan değil, büyük bir devlet adamı da. Bir siyaset dehasıydı da. Şu anda onun kazandıklarını halka kazandırdıklarını koruma çabası içerisindeyiz ve bunda çok başarılı olduğumuz söylenemez; ama ben şuna inanıyorum: gençler şu anda çok apolitik gibi görünmüş olabilirler, fakat bugünün iletişim koşullarında onların düşüncelerinin sınırlandırılması mümkün değil. Gençler neyin doğru, neyin yanlış olduğunu inanıyorum ki bizden daha iyi görecek durumdadırlar, inanıyorum inanmak istiyorum."

 



Ataşehir sakinlerinden Osman Öner:


" Zafer Bayramı muazzam bir şey; ama çok kötü durumdayız, hiç kutlanmıyor artık. Eskiden daha bir coşkuyla kutlanırdı; ama yönetim buna engel oldu, yönetim kutlamıyor artık bu tür bayramlarımızı. Bayramlarımızı bayram olmaktan çıkarttılar. Türkiye'nin milli servetlerini milli gelirlerini önce yandaşlarının ceplerine sonra da İslam adına Afrika'ya Asya'ya yönlendirdikleri için bize bir şey kalmıyor."


Haber ve görseller: BRT Yayın Grubu Genel Yönetmeni Alâettin Bahçekapılı

53 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

댓글


bottom of page