Bugün 9 Şubat. THM ve TSM Repertuarına birçok eser kazandıran Ahmet Gazi Ayhan, Japon asıllı Türk matematikçi Masatoshi Gündüz İkeda'nın ölüm yıldönümleri.
BRT Yayın Grubu olarak bu değerlerimizi saygıyla, sevgiyle anıyoruz.
Ahmet Gazi Ayhan kimdir?
5 Mart 1921 yılında Kayseri'nin Endürlük köyünde doğdu. 1924 yılında babası Mehmet ölünce annesinin köyü olan Akçakaya'ya taşındılar. İlkokulu Zencidere'de okudu. Bu yıllarda kendi kendine kaval çalmayı öğrendi. Ailenin tek çocuğu olan Ayhan, ilkokulda okurken üvey babasının bakkal dükkanında çalıştı.
Hayatının en sıkıntılı günlerini çocukluk yıllarında yaşayan Ayhan, 9-10 yaşlarındayken, komşuları olan Hacı Ömer Sabancı'nın önerisiyle çalışmak üzere Adana'ya gitti. Bir gün çırçır fabrikasında balya basarken, eli balyaların arasında sıkıştı. Uzun bir çabadan sonra elini kurtardı ama, bu tür işlerin kendine uygun olmadığını da fark ederek Kayseri'ye döndü.
İlk gençlik yıllarında fırın çıraklığında, marangozlukta, saat tamirciliğinde ve daha birçok işlerde çalıştı. Aynı dönemde amcasının hediye ettiği sazla kendi kendine bir çok ezgiyi çalmayı öğrendi.
Askerlik çağına geldiğinde II. Dünya Savaşı çıkmıştı. Kahramanmaraş ve Konya'da 4 yıl askerlik yaptı. Ayhan askerliği döneminde Konya'nın tüm türkülerini ve Konya'nın kendine has saz çalışını (Konya Tavrı) öğrenerek kendini geliştirdi. Askerlik dönüşü D.D.Y. marangoz atölyesi'nde çalışmaya başladı.
1944 yılında Ankara Radyosunun açmış olduğu stajyer sanatçı imtihanını kazandı. Dört yıl "Yurttan Sesler" korosunda görev yaptı. 1950 yılında serbest çalışmak için Ankara radyosu'ndan ayrıldı. Bir süre Kayseri'de kaldıktan sonra 1954 yılında yeniden Radyodaki görevine döndü. Bu yıllarda Ankara Radyosu sanatçılarından Yıldız (Ayhan) Hanımla evlendi. Birlikte çok güzel bir ikili oluşturan Ayhanlar, yurdumuzun her yanında sayısız konserler verdiler.
THM ve TSM Repertuarına bir çok eser kazandıran Ahmet Gazi Ayhan 9 Şubat 1997 yılında vefat etti...
THM Repertuarımıza kazandırdığı türküler:
Akşam Aşıp Gidiyor, Aşlamayı aşladım, Bad-ı Sabah (Açıl ey ömrümün varı), Bir Of Çeksem Karşıki Dağlar Yıkılır, Fadimem Süslü Gezer, Gesi Bağlarını Dolanıyorum (Germir Ağzı), Gine Yeşillendi Germir Bağları Her Ne Zaman Görsem Seni Everek dağı (Bozlak), Kara Çadır İs mi Tutar, Kırat (Bozlak), Posta Yollarını Dolanıyorum, Salın da Gel Meydan Kız Görsün, Şeker Dağın Erken Düşer Gıcısı (Bozlak), Yarim İstanbul'u Mesken mi Tutun, Zalım Felek Değirmenin Döndü mü.
Gündüz İkeda kimdir?
Masatoshi Gündüz İKEDA (1926 - 2003) 1926 yılında Japonya'da doğan Gündüz İkeda, 1948 yılında Osaka Üniversitesi Matematik Bölümü'nü bitirdi. Türkiye'ye gelmeden önce Nagoya, Osaka ve Hamburg üniversitelerinde çalıştı. Ege Üniversitesi'nde 1965 yılında doçent ve 1967 yılında profesör oldu.
1969-1976 yılları arasında ODTÜ'de görevde bulundu. 1970 - 1973 yılları arasında TÜBİTAK temel bilimler araştırma grubu üyeliğinde bulundu. 1976-1978 arasında ise Hacettepe Üniversitesi Matematik Bölümü başkanlığı yapan Gündüz İkeda, 1978-1991 arası ODTÜ'ye geri döndü. 1990'lı yıllarda Kuzey Kıbrıs'ta, Marmara Araştırma Merkezi'nde, Gebze Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Merkezi'nde görev aldı. 1997'den beri Feza Gürsey Ensititüsü'nde görev alıyordu. Bu zaman zarfında, Hamburg (1966), San Diego (1970-71) ve Yarmouk (1986) üniversitelerinde, Oberwolfach Matematiksel Araştırma Enstitüsü'nde (1976) ziyaretçi profesör olarak bulundu. Japonya'da bulunduğu dönemlerde halkalar kuramına ve grupların matrisle gösterimine yönelik araştırmalarda bulunduktan sonra, cebirsel sayılar kuramına eğilerek oransal sayılar cisminin kapsadığı mutlak Galois grubunun özyapı uygulamaları ve tümelliği konularında önemli çalışmalar yaptı. Bu çalışmalarından ötürü 1979 yılında TÜBİTAK Bilim Ödülü'nü aldı. 9 Şubat 2003'te aramızdan ayrıldı.
Yılmaz Öztuna kimdir?
İstanbul’da doğdu ve Cihangir semtinde büyüdü. İlköğreniminden sonra İstanbul Belediye Konservatuvarı’na ve Beyoğlu İstiklâl Lisesi’ne devam etti. 1950’de Paris’te Siyasal Bilgiler Okulu’na girdi, ancak ilgisini çekmeyen derslerden dolayı burayı bitirmedi. Alliance Française’in yüksek kısmından Fransızca sertifikası aldı (1957). Paris’teki uzun ikametinde Avrupa hânedanlarının şeceresi ve Avrupa tarihiyle yakından ilgilendi. Yurda döndükten sonra İstanbul Ansiklopedisi, İslâm-Türk Ansiklopedisi ve Mûsiki Mecmuası’nda çalıştı. Hayat müessesesinde ilmî danışman (1961-1962), yazı işleri müdürü (1962-1965) ve genel yayın müdürü (1965-1974) oldu. On yıl Hayat Tarih Mecmuası’nı yönetti. 1969’da siyasî hayata atıldı. Kendi ifadesine göre o dönemde Türk milliyetçileri Demokrat Parti’yi sevmiyordu. Ancak 1960 darbesinden sonra Demokrat Parti’nin değerlendirilmesinde başka bir üslûp benimsendi. Görüşleri yanında tarih alanındaki popüler tanınmışlığı ve basın hayatına yeni bir renk getiren yorumlarıyla Adalet Partisi’nin dikkatini çekti ve 1969’da Konya’dan milletvekili seçildi. Partide “yeminliler” denen grubun üyesi olarak tanındı. 1980’den sonra Milliyetçi Demokrasi Partisi’nde yer aldı, adaylığı Millî Güvenlik Konseyi tarafından veto edilince istifa etti. TRT’nin çeşitli kurullarında üyelik yaptı, Kültür Bakanlığı başmüşavirliğinde bulundu (1974-1977). Türk Mûsikisi Devlet Konservatuvarı Yönetim Kurulu üyeliği, Devlet Klasik Türk Mûsikisi Korosu’nun kurucu yönetim kurulu üyeliği, Yay-Kur Osmanlı siyasî ve medeniyet tarihi öğretim üyeliği, Millî Eğitim ve Kültür bakanlıklarının pek çok kurulunda üyelik ve başkanlık yaptı. Türk Ansiklopedisi’nde genel yayın müdürü olarak çalıştı. Hayat, Tercüman, Son Havadis, Dünya gibi dergi ve gazetelerde makaleleri yayımlanan Öztuna’nın tarihçiliği yanında bestekârlığı ve şairliği de vardır. Ayrıca Klasik Türk mûsikisi sahasında bilgisi ve yayınları ile tanınmaktadır. Kendisine Türkiye Millî Kültür Vakfı tarafından şeref armağanı verildi (1985). Eserlerinin sayısı 130’a yaklaştı. 1998’den itibaren Türkiye gazetesi başyazarlığı yapan Öztuna 9 Şubat 2012 tarihinde Ankara’da öldü. Öztuna’nın yazarlık tecrübesi 1950’de Paris’e gitmeden önce başlamış, on dört yaşında iken Ankara Muharebesi üzerine kaleme aldığı eseriyle ilgi çekmiştir. Hüseyin Sadeddin Arel, İsmail Hami Danişmend ve dönemin ünlü yazarlarının bulunduğu özel toplantılara düzenli biçimde katılmış, Türk mûsikisi üzerine yazdığı yazılar Sadeddin Arel’in dikkatini çekmiş, onun tarafından teşvik edilmiş ve 1949-1955 arasında Türk Mûsikisi Lûgatı’nı parça parça neşretmiştir. Paris’te Fransa ve Avrupa tarihiyle ilgili tesbitler yapmış, ayrıca bu şehirde ve civarında yerleşmiş olan Osmanlı hânedanı mensuplarıyla yakın dostluk kurmuştur. Öztuna, dönemin birçok tarihçisi gibi isabetli olarak Türkiye tarihini ve Türk tarihini bir bütün halinde ele almış, devlet hayatında devamlılık üzerinde durmuştur. Onun II. Abdülhamid ve darbeler üzerinde o dönemdeki geçerli görüşlere karşı çıkışı da büyük ölçüde 1950’lerdeki Paris dönemi ve daha sonra Türkiye Tarihi, Türk Bestecileri Ansiklopedisi, Türk Mûsikîsi Ansiklopedisi ve Hayat Tarih Mecmuası gibi yayın faaliyetleriyle olmuştur. Yılmaz Öztuna, Osmanlı Devleti’nin son kuşağı ile iç içe yaşamıştır. I. Dünya Savaşı’nda yedek subay olan babası Muhittin Öztuna ve dostlarından, imparatorluğun son on beş yılının canlı şahitlerinden olayları dinlemiş, bu da onun okumalarına yön vermiştir. Türk mûsikisini ehliyetle öğretecek hocaların ve özellikle Sadeddin Arel ile Rauf Yektâ Bey gibi hem Batı mûsikisini ve kültürünü bilen hem Türk mûsikisinde yeni görüşleriyle çığır açan üstatların yanında bulunmuştur. Türk mûsikisine dair eserlerinde bu husus görülmektedir. Edebiyat tarihine yönelmesi, başta Mehmed Fuad Köprülü çevresi olmak üzere Zeki Velidi Togan gibi tarihî coğrafyanın âlimleriyle olan yakınlığı sağlamıştır. Coğrafyayı iyi bilen ve yoğun biçimde kullanan bir yazar olan Öztuna, Arap harflerini özel bir merakla öğrenmiş, divan edebiyatı ile vekāyi‘nâmelerin okuyucusu olmuştur. Nihal Atsız gibi Türkçü çevrelerle yakın dostluğuna rağmen Türkçülük, Türk medeniyeti ve Avrupa medeniyetine dair görüşleri, Türk milliyetçiliği büyük ölçüde kendisininkine paralel bir seyir izleyen Yahya Kemal’in görüşlerine çok yakındır. Arşiv çalışmaları yapmadığını ve arşive girmediğini kendisi de söylemiş, ancak başta İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Ömer Lütfi Barkan ve Halil İnalcık olmak üzere arşivde çalışma yapanların araştırmalarından faydalanmıştır. Fransız tarihi neşriyatını da uzun yıllar ciddiyetle takip etmiştir. Öztuna’nın bu faaliyeti, onun dar bir Osmanlı çevresinin dışında Avrupa tarihçiliğiyle temas edip mukayese yapmasını sağlamıştır. Köprülü’den hayli etkilendiği anlaşılan Öztuna’nın ilginç ve akıcı bir üslûbu vardır. Hayat Yayınları arasında çıkan ve 135.000 adet baskıya ulaşan Resimlerle Türkiye Tarihi bütün Türk ve Türkiye tarihini ele alır; burada genel hatlar yanında ayrıntıların da tanımlayıcı bir pedagojik yöntemle metnin içine yerleştirildiği görülür. Öztuna’nın ciltlerle ifade edilen eserlerinin okunmasını sağlayan üslûbudur. Hiç şüphesiz birçok doğruya işaret eden yeni yorumlar yanında eserlerinde maddî hatalar da vardır. Bunları zamanla düzelttiği dikkati çeker. Eserleri: 1402 Ankara Muharebesi, Bayezid ile Timur’un Ölümü ve Fetret Devri (İstanbul 1946); Türk Mûsikisi Lûgatı (Mûsiki Mecmuası’nda tefrika edilmiştir, sy. 15-91, 1949-1955); Dünya Tarihi (Hayat Tarih Gazetesi için hazırlanmıştır, İstanbul 1963); Türkiye Ansiklopedisi (İstanbul 1964, Metin Tuncel ile birlikte); Türkiye Tarihi (başlangıcından zamanımıza kadar, I-XII; İstanbul 1964-1967; eser daha sonra Büyük Türkiye Tarihi adıyla on dört cilt halinde basılmıştır); Vilâyetlerimizin Tarihi (İstanbul 1968); Osmanlı Padişahlarının Hayat Hikâyeleri (İstanbul 1969); Türk Tarihinden Yapraklar (Ankara 1969); Resimlerle 93 Harbi (İstanbul 1969); Türk Bestecileri Ansiklopedisi (İstanbul 1969); Türk Mûsikîsi Ansiklopedisi (iki ciltte üç cilt, Ankara 1969-1976; Türk Mûsikisi Lûgatı’nın genişletilmiş şekli olan eser, daha sonraki yıllarda daha da geliştirilerek Büyük Türk Mûsikîsi Ansiklopedisi [I-II, Ankara 1990] ve Türk Mûsikisi: Akademik Klasik Türk San’at Mûsikîsi’nin Ansiklopedik Sözlüğü [I-II, Ankara 2006] adlarıyla yayımlanmıştır); Resimlerle Türkiye Tarihi (İstanbul 1970); Büyük Türk Sözlüğü (İstanbul 1970, Muharrem Ergin ile birlikte); Havacılık Tarihinde Türkler (Ankara 1971, Yavuz Kansu – Sermet Şensöz ile birlikte); Türk Mûsikisi Klasikleri (İstanbul 1972); Osmanlı Tarihi ve Medeniyeti (ders notları, 1976); Petite historie de la Turquie (Ankara 1976); Osmanlı İmparatorluğu (Ankara 1977); Türkler Araplar Yahudiler (İstanbul 1982); Hacı Ârif Bey (Ankara 1986); Sâdeddin Arel (Ankara 1986); Türk Mûsikîsi Teknik ve Tarih (İstanbul 1987); Osmanoğulları ve Türk Musikisi (İstanbul 1987); Bir Darbenin Anatomisi (İstanbul 1987); Osmanlı Devleti Tarihi (I-II, Ankara 1988); Barbaros Hayreddin Paşanın Hatıraları (sadeleştirilmiş neşir, İstanbul 1989); Kanûnî Sultan Süleyman (Ankara 1989); Devletler ve Hanedanlar (I-V, Ankara 1989-1996); 93 ve Balkan Savaşları: Rumelini Kaybımız (İstanbul 1990).
Kommentare