top of page
  • Yazarın fotoğrafıHaberciGazete

Ahmet Adnan Saygun, İhsan Devrim, Muharrem Ergin



Bugün 6 Ocak. Besteci Ahmet Adnan Saygun'un, tiyatro ve sinema sanatçısı İhsan Devrim'in ve dilbilimci Prof. Dr. Muharrem Ergin'in ölüm yıldönümü.

BRT Yayın Grubu olarak değerlerimizi saygıyla, sevgiyle anıyoruz.

Ahmet Adnan Saygun kimdir?


Ahmet Adnan Saygun, 7 Eylül 1907 tarihinde İzmir’de doğmuştur. Annesi Konya’dan gelen bir ailenin kızı olan Zeynep Seniha Hanım, babası Nevşehir’den gelme, İzmir Milli Kütüphanesinin kurucularından Matematik Öğretmeni Mahmut Celalettin Bey’dir. 5 yaşında iken İzmir Hadika-i Subyan İlkokulunda öğrenimine başladı. Kaliteli bir soprano sesine sahip olan Saygun, duyduğu ezgileri tek seferde söyleyebiliyordu. 1918 yılında İzmir İttihat ve Terakki Lisesine başladı. Burada öğretmeni İsmail Zühtü Kuşçuoğlu tarafından, kendi kurduğu dört sesli koroya alındı.

Müzik Eğitimine Başlaması

Ahmet Adnan Saygun, 13 yaşında iken piyano öğretmeni Rossati‘den dersler almaya başladı. 1922 yılında ise ünlü piyano virtüözü Macar Tevfik Bey’den dersler aldı. 1923 yılında ise müzikolog ve müzisyen Hüseyin Sadettin Arel’den armoni dersleri aldı. 1925 yılında, Fransa’da yayınlanan 31 ciltlik La Grande Encyclopedié müzik ansiklopedisinden yaptığı makale çevirileri ile büyük bir “Musiki Lugatı” oluşturdu.


Öğretmenlik ve Avrupa Eğitimi

1926 yılında İzmir Lisesine müzik öğretmeni olarak atanan Saygun, 1927-28 yıllarında “Re Majör Senfoni”yi besteledi. 1925 yılında gitmeye hazırlanırken annesinin vefatı nedeniyle gidemediği Avrupa’ya, 1928 yılında Milli Eğitim Bakanlığının açtığı sınavla burslu olarak Paris’te bulunan Schola Cantorum’a müzik eğitimi için gitti. Burada zamanın ünlü müzikçileri Vincent D’ldy, Eugene Borrel, Souberbielle ve Amedee Gastoue’den derler aldı. İlk eseri “Divertissement”i Paris’te 1930 yılında bestelemiştir.


Atatürk İran Şahı Şah Rıza Pehlevi ile birlikte

Yurda Dönüş ve İlk Türk Operası

Ahmet Adnan Saygun, 1931 yılında Türkiye’ye dönerek Musiki Muallim Mektebinde öğretmenliğe başladı. 1934 yılında Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasında şeflik yaptı. O yıl Atatürk’ün özel isteği ile Türkiye’ye gelecek olan İran devlet başkanı Şah Rıza Pehlevi şerefine Türkiye’nin ilk operası olan “Özsoy Operası” nı 1 ay kadar kısa bir sürede yazdı. Özsoy Operası, Türk milletinin doğuşunu ve Türk İran kardeşliğini ifade etmekteydi. Firdevsi’nin Şeyh Name’sinden uyarlanan, librettosunu Münir Hayri Egeli’nin yazdığı, sahnelenen ilk Türkçe opera olan Özsoy Operası, 1 perde ve 12 tablodan oluşmaktadır. 1934 yılında da yine Atatürk’ün isteği ile Cumhuriyet insanını doğuşunu anlatan “Taş Bebek” operasını besteledi.

En Ünlü Oratoryo “Yunus Emre”

1936 yılında İstanbul Devlet Konservatuarına öğretmen olarak atandı. 1939’da CHP’nin müzik danışmanı ve Halkevleri Müfettişi oldu. Türkiye’nin her tarafını dolaşma fırsatı buldu. 1940 yılında Ankara’ya gelip Nazi baskısı sebebi ile tekrar dönmeyen Budapeşte Kadın Orkestrası üyesi olan Macar asıllı Irén Szalai (Türk vatandaşı olup Nilüfer adını almıştır) ile evlendi. Hiç çocukları olmadı. Aynı yıl “Türk Müzik Birliği” korosunu kurdu ve düzenli oda konserleri vermeye başladı. “Halkevlerinde Musiki” adlı bir kitap yayınladı. 1942 yılında İzmir Kemeraltı Çarşısının Dervişler caddesinde ( bugün Anafartalar Caddesi Mevlevihane’si) bulunan Mevlevi dervişlerinden dinlediği ezgilerden esinlenerek yazdığı Yunus Emre Oratoryosu ‘nu tamamladı. Bu eser 25 Mayıs 1946 tarihinde Ankara’da DilTarih Coğrafya Fakültesinde seslendirildi ve çok büyük bir başarı yakaladı. Bu eser Ahmet Adnan Saygun’un en önemli eseri olarak kabul edilir. Yunus Emre Oratoryosu Paris’te ve takiben 1958 yılında Birleşmiş Milletler kuruluş yıldönümünde New York’ta ünlü orkestra şefi Leopold Stokowski yönetiminde seslendirildi. Daha sonra bu eser İngilizce, Fransızca, Almanca ve Macarca ’ya çevrilmiştir.

İlk Devlet Sanatçısı

Ahmet Adnan Saygun 1946 yılında Ankara Devlet Konservatuarı’na Kompozisyon ve modal öğretmen olarak atandı. Davetli olarak Londra ve Paris’e gitti. Buralarda halk müziği üzerine çalışmalar yapıp konferanslar verdi. Eserleri New York NBC, Orchestre Colonne, Berlin Senfoni Orkestrası, Northern Sinfonia, Julliard Quarttet gibi topluluklar birçok eserini seslendirmişlerdir. Başarıları üzerine 1948’de İnönü Armağanı, 1949’da Fransız Milli Eğitim Bakanlığı Akademik Nişanı, 1950’de Akademi Madalyası, 1951’de İtalya İtalya Devlet Nişanı ve Uluslararası Müzik Sosyetesinden Sibelius Bestecilik Madalyası verilmiştir. 1971 yılında çıkarılan Devlet Sanatçılığı Kanunu ile Türkiye’nin ilk Devlet Sanatçısı unvanını aldı. 1981 yılında Atatürk Sanat Armağanı, 1985’te Sanatçı Profesör unvanı verildi.



Ölümü

Ahmet Adnan Saygun; Cemal Reşit Rey, Necil Kazım Akses, Ulvi Cemal Erkin ve Hasan Ferit Alnar ile birlikte müzik dünyasında Türk Beşler olarak adlandırılan gurupta yer alır. Eserlerinde Türk Halk ve Türk Sanat müziği etkilerini orijinalliğe dokunmadan görebiliriz. Saygun, 6 Ocak 1991 yılında yakalandığı Pankreas Kanseri nedeniyle İstanbul’da hayatını kaybetti.

Ahmet Adnan Saygun’un Eserleri

Kitapları: Türk Halk Musikisinde Pentatonizm (1936), Halkevleri ve Mektepler için Gençliğe Şarkılar- Rize, Artvin, Kars Havalisi Türkü, Saz ve Oyun Hakkında Bazı Malumatlar (1937), Halk Türküleri: Yedi Karadeniz Türküsü ve Bir Horon (1938), Halkevlerinde Musiki (1940), Yalan (1945), Karacaoğlan (1952), Lise Müzik Kitabı 1-2-3 –Halil Badi Yönetken ile (1955), Musiki Temel Bilgisi (1-1958, 2-1962, 3-1964, 4-1966), Mod Öncesi Ezgilerin Sınıflandırılması (1960), Toplu Solfej (1-1967, 2-1968), Töresel Musiki (1967), Bela Bartok’s Folk Music Research in Turkey (1976), Atatürk ve Musıki: O’nunla Birlikte, O’ndan Sonra (1982).

Eserleri: Birçok eseri vardır. En önemlileri;

Divertimento-1930

Manastır Türküleri-1933

Özsoy Operası, Taşbebek, -1934

Geçen Dakikalarım-1941

Yunus Emre-1942

Üç Türkü-1945

Kerem-1952

Partita-1954

Töresel Musıki-1967

Gılgamış-1970

Köroğlu-1973

Atatürk’e ve Anadolu’ya Destan-1981

Poem-1986

Kumru Efsanesi-1989


İhsan Devrim kimdir?



İhsan Devrim, 7 Ocak 1914'de İstanbul'da dünyaya geldi. İhsan Naim, İhsan Aygün, Enis Bülent Yedek, Aşık Devrim, Öksüz Memet imzalarını da kullandı. Üsküdar Sokullu Mehmet Paşa İlkokulu ve Darüşşafaka Lisesi mezunu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okudu, eğitimini tamamlamadı. 1943 yılında Salah Birsel ve Burhan Arpad ile birlikte ABC Kitabevini, 1944’te kendi adına Devrim Kitabevini kurdu.1930 yılında Darüşşafaka’da başladığı tiyatro çalışmalarını 1932’de Üsküdar’da kurduğu Gençler Mahfilinde yürüttü. 1951’de oyuncu olarak başladığı İstanbul Şehir Tiyatrolarında bir süre de yöneticilik yaparak 1973’te emekliye ayrıldı. Tiyatronun yanı sıra sinema çalışmalarına da katılarak otuz civarında sinema filmi ile Yuva, Belene, Dönemeç, Süper Baba, Yeni Hayat, Zeybek Ateşi, Baba Evi gibi televizyon film ve dizilerinde oynadı.Öykü, deneme ve şiirleri Varlık, Yücel; 1936 yılında çıkardığı Gündüz dergileri ile Hakimiyet-i Milliye gazetesinde yayımlandı. Öykülerinin bir bölümü yabancı dillere çevrildi, Bir Martı Gibi adlı şiiri Mustafa Şükrü, Gözü Bende Kaldı şiiri Bora Ayanoğlu tarafından bestelendi.“Bir dönem edebiyata merak salan, "Evimiz", "Hatıralar" ve "Yemen Türküsü" adlı yayımlanmış üç kitabı bulunan Devrim’in yazın dünyasındaki yolculuğu da Darüşşafaka’daki yıllarında başlıyor: “1930’lu yıllarda edebiyata merak saldım. O yıllarda Resimli Ay diye bir mecmua çıkıyordu. Bir de Küçük Hikâyeler Koleksiyonu adlı yine bir ilave mecmua yayımlanıyordu. Bunlar, bir hikâye müsabakası açtı. Yedinci sınıftayım. Benim Darüşşafaka’daki numaram 918, bir de yanımda arkadaşım var: 919 Rüştü… İki hikâye yazmışım, ikisini de müsabakaya sokmak istiyorum. Bir hikâyemi Rüştü’nün adına soktum ve o hikâye müsabakayı kazandı. Resimli Ay Matbaası Rüştü’ye on, on beş cilt kitap ve mecmua hediye etti. Yarışmayı kazandıktan sonra Varlık dergisine abone oldum, hikâyelerim Varlık’ta çıkmaya başladı. 1934 senesinde imzam iyice meşhur olmuştu, Sait Faik, İhsan Devrim ve Ümran Nazif…”

Darüşşafaka'dan sonra hukuk fakültesine devam eden İhsan Devrim,

"1938’de hukuk fakültesindeyim. Üç arkadaş, ABC Kitapevi’ni açtık: Hikâyeci ve gazeteci Burhan Arpad, şair Salah Birsel ve ben… Daha sonra Burhan ve ben ayrıldık. ABC Kitapevi’nin karşısında bir kasap vardı. O dükkânı kiraladım ve Devrim Kitapevi’ni açtım. Devrim Kitapevi uzun yıllar devam ederdi fakat Rıfat Ilgaz’ın ‘Sınıf’ kitabını ben bastım.”

İhsan Devrim sahnelerde…

Tiyatroyla tanışması da Darüşşafaka yıllarına rastlıyor Devrim’in: “Daha okuldayken, Üsküdar Gençler Mahfeli diye amatör bir tiyatro topluluğu kurduk. Böylelikle Darüşşafakalı ve Üsküdarlı arkadaşlarımla beraber piyesler hazırlamaya başladık. Üsküdar parkının karşısında Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) binası vardı ve CHP salonunu bize verdi. Cumartesi-pazar günleri o salonda temsiller vermeye başladık. Üsküdar halkı bizi kucakladı”

Perde açılıyor

İhsan Devrim, birinci senenin sonunda hukuk eğitimini bıraksa da, okulda tanıştığı bir üst sınıftan İlhan Hanım ile 1940'ta hayatını birleştirmiş: “Evlendim, Bakırköy’e yerleştim. Bakırköy Halkevi’nde çalışmaya başladım. Tam amatör bir tiyatroculuk hayatımız vardı. İyi bir oyuncu olan Turhan Göker de halkevinde bizimle çalışıyordu. Aynı zamanda Şehir Tiyatrosu’nda da vazifeliydi. Israrla benim Şehir Tiyatroları’na müracaat etmemi istiyordu: 1950 veya 1951 yıllarında Şehir Tiyatroları’ndan bir mektup aldım. Tepebaşı’ndaki Şehir Tiyatroları’nda Yönetmen Mahmut Moralı’yı görmem isteniyordu. Meğer Turhan Göker benim adıma Şehir Tiyatroları’na müracaatta bulunmuş.” Böylece Şehir Tiyatroları’nda suflör olarak çalışmaya başlayan Devrim, 1973 yılında emekli oluyor.

Bir diziyle gelen şöhret

1993-1997 tarihleri arasında bir özel kanalda yayına giren “Süper Baba” adlı dizi emektar oyuncunun geniş kitlelerce tanınmasına vesile olmuş. Belki de bu nedenle o dizide oynadığı Sürmeneli Yakup dede rolünün kendisini en fazla heyecanlandıran rol olduğunu söylüyor: “Dizi beş sene devam etti, onun arkasından ‘Baba Evi’ geldi. Seyirci beni beğendi. Ben de o beğeniye layık olmaya çalıştım.”

ESERLERİ:

ÖYKÜ: Evimiz (1937), Yemen Türküsü (1943).

ŞİİR: Hatıralar (1938).


Prof. Dr. Muharrem Ergin kimdir?



1923 yılında Azerbaycan'ın Ahıska bölgesinde doğdu. 1943 yılında Balıkesir Lisesini ve 1947 yılında İ.Ü.Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi.

Bir süre öğretmenlik yaptıktan sonra mezun olduğu bölüme asistan oldu (1951). 1963'te doçent, 1971'de profesör oldu. Bölüm başkanlığı yaptı.

Dil sahasındaki araştırmaları yanında, Ortadoğu gazetesinde fikir yazıları da yazdı. Aydınlar Ocağı yöneticiliği yapmıştır.


Muharrem Ergin'in Eserleri

Kitaplar: Araştırma-İnceleme:

  • Azeri Türkçesi (1971, 1981)

  • Dede Korkut Hikayeleri-Dede Korkut kitabı (1969,..., 1999)

  • Dede Korkut kitabı : (inceleme) (1958, 1963, 1966, 1981)

  • Dede Korkut kitabı : Metin-sözlük (1964)

  • Ebülgazi Bahadır Han:Türklerin Soy Kütüğü (1974)

  • Edebiyat ve Eğitim Fakültelerinin Türk Dili ve Edebiyatı (1988, 1989)

  • Kadı Burhaneddin Divanı (Hazırlayan) (1980)

  • Oğuz Kağan Destanı (Yayına hazırlayan) (1988)

  • Orhan Şaik'e cevap- : Biz şaşmadık (1964)

  • Orhun Abideleri (1973,1980,1983,1984,1998,1999,1988,1970, 1999)

  • Osmanlıca Dersleri (1958, 1962, 1980, 1981,1986,1987, 1989, 1982)

  • Sovyet emperyalizmi, Balkanlar ve Türkiye (1974?)

  • Türk Dil Bilgisi (1958,..., 2002)

  • Türk Dili (1986, 2002)

  • Türk Dili : Lise I (1976)

  • Ahmet ve dedesi (1999)

  • Türk Dili Kompozisyon : lise I,II,III,IV. dönemler (1994, 1995)

  • Türk Dili ve Edebiyatı : Edebiyat-kompozisyon-Türkdili, 1992

  • Türk Dili: lise 1 (1991)

  • Türk Dili, Lise II. Dönem (1992)

  • Türkiye'nin Bu Günkü Meseleleri (1975)

  • Türkoloji Tezleri, 1922-1961 (1962)

  • Üniversiteler için Türk Dili (1987, 1988, 1992, 1994, 1995, 2001)

Makaleler:

  • Bursa Kitaplıklarındaki Türkçe Yazmalar Arasında, , İ. Ü. Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, c. IV Sayı 4, (İstanbul 1952) , s. 107-132

  • Cami-ül-Meani'deki Türkçe Şiirler, İ. Ü. Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi c. III Sayı 3-4, s. 539-569.

  • Dede Korkut Kitabı Üzerinde I, İ. Ü. Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, c. V, (İstanbul 1953) , s. 121-151.

  • Dede Korkut Kitabı Üzerinde II, İ. Ü. Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, c. VI, (İstanbul 1954) , s. 91-118.

  • Kadı Burhaneddin Divanı Üzerinde Bir Gramer Denemesi, İ. Ü. Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi c. IV Sayı 4, (İstanbul 1952) , 287-327. Melihi, İ. Ü. Edebiyyat Fakültesi Türk Dili Ve Edebiyatı Dergisi c. II Sayı 1-2 (İstanbul 1947) , s. 59-78.

  • R. Rahmeti Arat'ın Eserleri, İ. Ü. Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, c. XI, (İstanbul 1961) , s. 1-10

  • Türk Dili ve Edebiyatını İlgilendiren Neşriyat, İ. Ü. Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi c. II Sayı 3-4 (İstanbul 1948) , s. 301-326.

  • Türkçe ve Dil Bilgisi Öğretimi (1974) , Türk Kültürü 33 (382) 2. 95, s. 1-3.

  • Türkoloji Bölümü Çalışmaları II. Tez Çalışmaları, İ. Ü. Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, c. X, (İstanbul 1960) , s. 133-160.

  • Türkoloji Bölümü Çalışmaları II-Tez Çalışmaları, İ. o. Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, c. XI, (İstanbul 1961) , s. 109-128.


42 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentários


bottom of page