Merhaba!
Hoş geldiniz!
Tarihin her döneminde “toplumsal duyarlılığın azlığı” yakınma konusu olmuştur. Sosyo-ekonomik, toplumsal, kültürel, çevresel sorunlarda toplumun “tepkisiz kalması”, sorunları çözme durumunda olanları her zaman rahatlatmıştır. Bu durumu göz önünde bulunduran ünlü yazarımız Aziz Nesin’in bir saptamasını her zaman anımsarım:
Bilindiği gibi, 33 yıl Osmanlı İmparatorluğu’nu baskıcı bir düşünceyle yöneten Abdülhamit, en yakınında bulunanlardan Mithat Paşa’yı, toplumda sevgi ve saygı uyandıran gücünden korkarak Taif’e sürgün etme kararı alır. Mithat Paşa’nın bindirildiği gemi, padişahın emriyle 48 saat Kız Kulesi açıklarında bekletilir; amaç toplumdan bir tepki gelip gelmeyeceğini ölçmektir. Toplumun “duyarsız, tepkisiz, sağırlaşmış” olduğunu gören Abdülhamit, iç huzuruyla Mithat Paşa’yı Taif zindanlarına gönderir ve yıllarca sonra (1884’te) orada boğdurur.
Aziz Nesin bu olayı anımsattıktan sonra, şöyle yazar:
“Bu olay beni çok düşündürür. Mustafa Kemal’i düşünürüm. Milletin kurtuluşu uğruna yalnız rütbelerini saltanatın suratına çarpan değil, canını ortaya koyan Mustafa Kemal’i. Saltanat makamının elinde onun idamı için ölüm fermanı vardır.
İdamına fetva verilmiş olan Mustafa Kemal’i padişahçı emperyalist uşakları ele geçirip yakalamış olsaydı, Mithat Paşa’yı hapsettiği gemiyi İstanbul limanında 48 saat bekleten Sultan Abdülhamit gibi, Sultan Vahdettin de Mustafa Kemal’i darağacına göndermeden önce 48 saat, 48 gün, 48 hafta bekletseydi ne olurdu dersiniz?
Uğruna canını ortaya koyduğu insanlar Mustafa Kemal için ne yapardı?...
Toplumumuz Mithat Paşa dönemi sağırlığından bugün ne oranda bir duyarlığa gelmiştir?”
Sevgili Aziz Nesin, bu saptamayı yapıp, bu soruları sorduktan sonra, “karamsarlığa kapılmamak gerektiğini” belirtmek için, şöyle bitirir yazısını:
“Sağır bir ortam! Ama gerçek ulusseverler ortamın sağırlığına kızmazlar. Bilinçle, duyarlı bir ortam yaratmak için yine de çalışırlar.”
Bugün ne durumdayız ve ne yapıyoruz; “çalışıyor muyuz?” Düşünelim…
Hoş bulduk!
Alâettin BAHÇEKAPILI
Comments